Saygıdeğer okuyucular;
Sizlere:
Boğasçı.
Çulha…
Dökmeci.. gibi bazı kelimeleri söylesem.
Yahut şunları desem:
Foyacı, hanot, kalcı… Kalemkâr….
Bir de şunları yazsam:
Başlıkçı, döğücü, divitci… Ebrucu….
Maktacı, minacı, mühürcü, mühreci, münadi, remakçı, savatçı, vassaleci.
Bu ve benzeri bazı kelimeleri alt alta yukarıdaki gibi sıralasam….
Bilmem ki;
Ne tepki verirsiniz?
Acep ne düşünürsünüz bu kelimeler hakkında?
***
Bunlar;
Osmanlı’daki bazı sanatlar ve meslek erbabı idiler ve daha geçen yüzyılın başlarında varlıkları devam ediyordu!
Ankara, tiftik sof kumaşları ile,
Ayaş, şekerci ustaları ile,
Bursa ve Basra,
Çeşmibülbül, inci ve kumaşı ile,
Dağıstan-Kafkas,
Altın, gümüş, fildişi kılıç ve kamaları ile….
Ve;
Yine:
Diyarbakır; kuyumculuk ve kumaşları ile; Çanakkale ise halı, rıh ve zağ ile….
Edirne ise tezhip, hat, katıa ve cilt sanatı ile meşhur illerimizden idiler!
***
Ayrıyeten:
Halısı ile Hereke.
Tuğla ve kiremidi ile Haliç-İstanbul...
Tüylü valensa ve işlemeleri ile;
Girit…
Halı, semer ve gülyağı ile;
Isparta!
Eski çelik işlemeleri ile Mudurnu.
Kâğıt depoları ile Semerkand ve silâhları ile Tiran….
Çakmalı bakırları ile “Yemen ellerimiz” vardı!
***
Sayfalar dolusu sıralayabileceğimiz:
Vüssale, mütteka, verdimuhammedi, hakkaklık, kaşağı..
Ve de;
Sedefçilik..
Tüfenk, simkeşlik…
Suzani, halile, gümüşçülük gibi sanat ve sanat erbabına….
Bunları üretmekle meşhur topraklarımıza ve daha nicelerine ise bu yazının muhtevası içerisinde sıra gelmesine imkân ve ihtimal yok!
Beylikler dönemi dahil tarihimizin hiçbir döneminde toplum olarak bu kadar hedefsiz kalmamış idik…
Hedefi sapmış ve idealsiz bir toplum.
Ne kadar acı!
Bu yüzden de tarih boyunca:
Üretken bir millet olmadığımıza, inandırmayı başardılar, bizleri.
Geçmişler ola...
15.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|