‘Halksız olan topraklar, topraksız olan halka’ adlı kökünde zulüm yatan bir sloganla yola çıkan Siyonistler, Filistin’i ele geçirmek için yaş-kuru ne varsa yakmış yıkmış, katliâmlar yaparak kadeh kadeh şehid kanı içtikten sonra, 14 Mayıs 1948’de kuruluş bildirisini dünya kamuoyuna açıklamıştır. Ne yazık ki, dünya milletlerinin bir çoğu, akıtılan Filistinli kanını görmezden gelmiş ve adına İsrail denen bu devleti tanımıştır.
1920 yılında Filistin’i ziyaret eden bir grup Polonyalı gazeteci, İsrail’in demir yumruklu kadın başbakanı Golda Mair’e “Gelin çok güzel! Ama ona sahip çıkan bir damat (Filistinliler) var” diye Filistin hakkındaki izlenimlerini getirirler. Golda Mair de bu söze karşılık olarak “Allah’a şükür olsun ki damat çok zayıf, gelin kolayca elinden alınabilir” der. (Orijinal Sins, sh. 78.)
Gerçekten de Golda Mair’in dediği çıkmış, akrabalarının ve Hakka inanmışların desteğinden yoksun kalan damat, o mübarek ve bereketli gelinin elinden alınmasına engel olamamıştır.
Kaçırılan bu güzel gelin 60 yıldır ayrılık acısıyla kan ağlamaktadır. Gözü yolda, sevgilisinin gelip kendisini kurtarmasını beklemektedir.
Mazlûmun duâsı kabul olur diye, Âkif’in diliyle kurtuluş için duâ etmektedir herdaim.
“Ya Rab! Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi biçarelerin felahı?”
Biz de diyoruz ki: Bu karanlık gecenin sonu elbette vardır ve gelecektir.
Çekilen bunca acı sona erecektir elbet. Çünkü şair Mehmed Emin Yurdakul’un da dediği gibi, demir ve ateşle hiçbir vatan ve ırk ölmemiştir. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlâka, zengin bir şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırkî ve vatanî hatıralara malik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermemiştir.
Hür irade, öyle demirden ve betondan duvarlar içine hapsetmekle, aç-susuz bırakılmakla yok olmaz. Cehennemî bir ıztırap dahi verilse, sönmez vatan sevdalının aşk alevi. Hak olan dâvâya adadı mı insan kendini, gözlerinde alev alev yanan hürriyet ateşidir onun meşalesi. Onunla görür önünü. Yaralarını kendi derisiyle sarar hürriyet âşığı. Ekmek yerine yabanotu yer; taştan çıkarır suyunu. Yaralı da olsa kükrer zalimlerin yüzüne ve asla boyun eğmez. Direniş şarkıları söyler, ta ki son nefesine kadar....
Kaydet
Kaydet!
Arab’ım...
Kart numaram ellibin.
Sekiz çocuğum var, dokuzuncusu yazın sonunda
Kızıyor musun?
Kaydet!
Arabım... Lâkabı olmayan bir ismim ben.
Bu diyarda, öfke kazanı içinde yaşayanların
En sabırlısıyım ben.
Kaydet!
Arabım...
Dedelerimin üzüm bağlarını çaldın.
Çocuklarımla beraber sürdüğüm toprağı,
Sen yağmaladın.
Bana ve torunlarıma şu taşlardan başka bırakmadın.
Denildiğine göre hükümetiniz bunu da alacakmış?
Öyle ise kaydet!
Ta sayfanın başına
Ben nefret etmem insanlardan.
Kimseyi yağmalamam.
Ama aç kalırsam,
Yerim etini beni gasp edenin.
İkaz ediyorum... İkaz ediyorum
Açlığımdan ve öfkemden kork benim..
Mahmud Derviş
***
Yirmi imkânsız
Sanki yirmi imkânsızız biz.
Burada.....
Göğüslerinize çökmüş bir duvar gibiyiz.
Aç kalırız, açıkta kalırız.
Meydan okuruz şiirlerimizle...
Sanki yirmi imkânsızız biz.
Lüd’de... Remle’de... Celil'de...
Kalıcıyız burada.
Gidin de deniz suyu için siz
İncirin, zeytinin gölgesini bekleriz biz.
Fikirlerimizi ekeriz... Hamur içinde eriyen maya gibi.
Sinirlerimiz.... Buzul soğukluğu
Kalbimiz.... Cehennem ateşi gibi
Susadığımızda taşı sıkarız.
Acıktığımızda toprak yeriz
Gitmeyiz...
Pak kanımızı feda etmekten sakınmayız.
Burada... Mazimiz... Hazırımız... Müstakbelimiz
Tevfik Ziyad
***
İnsan
Ağzını zincirlediler
Ellerini musalla taşıyla bağladılar
Ve dediler ki: Katilsin sen
Aşını, üstünü, başını.... Bayrağını aldılar
Sonra da ölüler zindanına attılar
Ve dediler ki: Hırsızsın sen
Kovdular onu her limandan
Küçük sevgilisini aldılar elinden
Sonra da dediler ki: Sığınmacısın sen
Ey elleri ve gözleri ağlayan
Sona erecektir gecen
Neron öldü, ama baki kaldı Roma...
Savaşır gözleriyle
Kurusalar da buğday tanelerin
Başaklarla dolacaktır vadin..
Mahmud Derviş
***
Direniş
Kirpiklerimizle hüznü ve dikeni kökünden sökeriz,
Gülü severiz,
Ama buğdayı daha da severiz,
Gülsuyunu severiz,
Ama başaklar ondan daha temiz.
Başakların boynunu sıkı tut
Hançere sarıldığın gibi
Toprak... Çiftçi ve ısrar
Söyle bana nasıl yenilir
Bu üç temel
Söyle bana nasıl yenilir?
Mahmud Derviş
Kaynaklar:
Orijinal Sins “Reflections on the History of Zionizm and İsrail”Benjamin Beit Hallahmi. Olive Baranch Press 1993
Şuara El-Arad El-Muhtelle Dr. Abdurrahman Yağı.
Kâzıma linneşr ve’l tercüme Kuveyt 1982
Not: Beyitler kısaltılarak alınmıştır.
14.05.2008
E-Posta:
|