Gerek İstanbul Üniversitesi Türk Müziği Korosunda gerekse Bakırköy Mûsıki Cemiyetinde hocam olan Mehmet Güntekin Bey geçenlerde ailece katıldığı bir televizyon programındaydı. Yıllardır İstanbul Devlet Klâsik Türk Müziği Korosundaki san'atçılığının yanı sıra koronun müdürlüğü görevini de yürütüyordu. Derken sunucu, Mehmet Beyin 15-16 yaşlarındaki oğlu Mehmet Turgut’a da sordu? ‘”Ne tür müzikler dinlemekten hoşlanıyorsun? ‘’
Böyle bir babanın oğlu da tabi ki Türk Müziği dinler, ya ney üfler, ya da ud çalar herhalde diye düşünmüşsünüzdür belki de benim gibi.
Ama delikanlı dedi ki “fazla hard (sert) olmamak şartıyla rock ve pop müzikle uğraşmaktan, dinlemekten hoşlanıyorum.’’ Bu cevap doğrusu bana çok içten ve sıcak geldi. Öyle ya kimse babasının sevdiği, dinlediği bir müzikle uğraşmak ya da dinlemek zorunda değil ki. Hele bu kimse daha gencecik bir insansa.
Zaman zaman eş dost sorar. “Ya bizim çocuk müziğe merak sardı. Ama gitar çalmak istiyor. Oysa ben ud çalsın istiyorum.’’ “ Bizim kız ney üflesin istiyorum, ama o pek istemiyor. Ne yapalım?” Ben ise şu şekilde düşündüğümü paylaşıyorum: Hiç paniğe gerek yok. Onlar henüz çok genç insanlar. Müzik bir gönül, sevgi işidir. Zorla dayatıp yönlendirilecek bir şey değil. Ne ile mutlu oluyorlarsa onla meşgul olsunlar. Bir süre sonra su akar, yatağını bulur.
Kendi çocukluk ve gençlik dönemlerim aklıma geliyor da, Türk Müziği ve Tasavvuf Müziği dinlemek ne kadar sıkıcı gelirdi bana. İlk şarkıdan sonra salondan çıkasım gelir ya da bir an önce bitsin isterdim. Ama yaş ilerledikçe insan fıtratı kendi ruh durumuna en uygun müziği dinlemeye başlıyor. Bizim müziğimiz belli bir yaşı ve belli müzik aşamalarını geçmeyi gerektiriyor biraz. Meselâ çevrenizde 50, 60 yaşın üstündeki insanlara bir bakın. Hiç pop, rock müzik dinleyeni var mı? Ya eski şarkıları, türküleri ya da ilâhileri dinlerler. Bir de çocuk ve gençlerimize bakın. Dede Efendi’den, Hacı Arif Beyin şarkılarından hoşlanan kaç kişi bulabilirsiniz? O yüzden paniğe, karamsarlığa gerek yok. Çocuğun müzikle ilgilenmesi, bir şey çalmaya çalışması güzel bir gayret. Ona destek olmak lâzım. Bunu söylerken kontrolsüz ve ölçüsüz de davranmamak gerek. Onu türkülerimizden, şarkılarımızdan, ilâhilerimizden tamamen mahrum da bırakmayın. Çünkü onlarında çok beğeneceği pek çok eser var. Meselâ gitarını alsın, bir ilâhiyi çalmayı denesin. Arada bir şarkılarımızı ve ilâhilerimizi dinleyebileceği – ama doğru örneklerini – konserlere gidin beraberce. Pek çok il ve ilçede müzik cemiyetleri, dernekler kurslar var. Bunlar ya ücretsiz ya da cüz'î ücretlerle müzik eğitimi veren yerler. Çocuklar burada kişiliklerini de bulabilecek, kendilerine güven duymayı da öğreneceklerdir.
Nazlı Misafir
Ey kendim!
İnsan kalbi taşıyorsun unutma
Kendine gel! Kendinde kal!
‘’ İnsan’’ olmanın adını koy!
Ayakların ne yöne?
Ne düşünüyorsan osun.
Her an bir nota ellerime verilen:
Do, re, mi, fa...
Topla dağıt notaları.
Bir beste yap sen de.
Yaşadığına dair...
Ey nazlı misafir!
Ali Hakkoymaz
Başsağlığı
Ud sazının ülkemizdeki en önemli icracılarından değerli müzik adamı Yurdal Tokcan'ın geçtiğimiz hafta eşi vefat etti. Merhume eşine Cenâb-ı Hak’tan rahmet, kendisine sabrı cemil niyaz ediyorum.
Nurdan Bir Damla
’’Güya, kâinat azim bir mûsıka-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamata karışmakla haşmetli bir letafet veriyor.Ve hâkezâ, kıyas et.”
Sözler, 24. Söz, 1. Dal.
13.05.2008
E-Posta:
alioktay@alioktay. net
|