Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Aileyi koruyalım, ama nasıl?



Ailenin tehdit altında olduğu bir vak’a. Ama bu tesbiti sadece bir ‘slogan’ olarak değerlendirmekle bir yere varamayız. Aileyi tehdit eden sebepleri bilmek, araştırmak ve çare bulmak durumundayız.

Gerek boşanma sayısında artış ve gerekse ‘sokak çocukları’ gibi konular tehlikeyi görmemize yeter. Ancak bunların da bir netice olduğu unutulmamalı. “Aman boşanmayın, aman çocuklarınıza sahip çıkın” demek tek başına çare olmuyor. Zaten olsaydı, hem boşanmalar hem de aile içi tartışmalar çoğalmazdı...

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, ailede yaşanan tehlikeyi teşhis edip sıkıntıyı dile getirmiş. Hızlı şehirleşme ve iç göç gibi sebeplerin Türkiye’de de aileyi bir dağılma ve parçalanma sürecine soktuğunu belirten Çubukçu, ‘’Bu süreçte, çocukların ve gençlerin hayata hazırlanmasında, özürlü ve bağımlı nüfusun bakımı ve rehabilitasyonunda, suç ve kötü alışkanlıklarla mücadelede aile kurumu üzerinde hassasiyetle eğilmemiz gereken bir kurum haline gelmiştir’’ demiş.

12-17 Mayıs Aile Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda, ailenin toplumdaki kültürel kimliğin, insânî değerlerin ve tarihî sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısı olan evrensel bir kurum olduğunu da vurgulayan Çubukçu, ‘’Aile kurumu, günümüz toplumlarında işlevlerinden bazılarını diğer kurumlara devretmesine karşılık, başka bir şekilde yerine getirilmesi mümkün olmayan temel işlevleri nedeniyle varlığını ve önemini sürdürmektedir’’ şeklinde konuşmuş.

“Yetkili bir isim” olarak konuşan Bakan Çubukçu’nun tesbitleri elbette doğru. Fakat bu tesbitleri ifade etmek, aileyi korumak ve muhafaza etmek için yeterli olur mu? İşte bu noktada tereddütler sözkonusu.

Elbette, “hızlı kentleşme ve iç göç” gibi sebepler aileyi bir dağılma ve parçalanma sürecine sokmuştur, ama tek ve en büyük sebep bu mudur? Asıl tehlikenin farkına varamadıktan sonra, aileyi koruma çalışmalarından da netice almak zorlaşır. Aileyi tahrip eden, fakat görmediğimiz, belki de unuttuğumuz en büyük tehlike; mevcut televizyon yayınlarıdır. İzleyenlerden duyduğumuza göre, ‘ailece’ izlenebilecek televizyon programları bir elin parmaklarından daha azdır. Sürekli ‘kötü’ örnekleri televizyonlara çıkaran, ailedeki huzuru değil de ‘kavga’yı konu eden programlarla bir yere varmak mümkün müdür? İki kişinin kendi arasında bile yapmaktan sıkılacağı konuşmaları, TV ekranlarına taşıyan ve adına da ‘kadın programları’ denen uygulama hakkında bir şeyler yapmak gerekmez mi?

Tabiî ki suçlu tek başına televizyonlar da değil. Bu belânın en büyük yardımcısı, müstehcen yayın yapan gazete, dergi ve internet siteleridir. Bunları da görüp, çare ve teşhisi ona göre yapmakta fayda var. Bu yönüyle bakıldığında, müstehcen yayınlar ile zararlı tv programları aileyi kökünden tahrip etmektedir. Göç ve benzeri sebeplerin verdiği zararlardan daha büyük zarar veren bu ‘aldatıcı programlar’a karşı halkı ikaz etmek gerekmez mi?

Aileyi tahrip eden sebepler sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın da problemidir. Bu bakımdan hem dünyada hem de Türkiye’de aileyi korumak isteyenler en önce ‘müstehcenliğe’ karşı çıkmalı, onun zararlarını en aza indirmenin yollarını aramalıdır. Bu da sadece ‘yasak’lamakla değil, aile fertlerini bilgilendirerek ve eğiterek yapılabilir.

Evet, aileyi koruyalım; ama önce ‘sorumlu’yu iyi teşhis edelim...

13.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.05.2008) - Avrupalı ‘mürteci’ler

  (11.05.2008) - İçki reklâmları engellenemez mi?

  (10.05.2008) - ‘Keçi’lerden özür dileriz

  (09.05.2008) - AB'nin önüne gelecek dosya

  (08.05.2008) - ‘Cunta’lar, daha fazla zarar verir!

  (07.05.2008) - İstanbul esir alınmadı, fethedildi

  (06.05.2008) - Ümitsizlik, başka kapıya!

  (05.05.2008) - Madde değişti, sıra uygulamada

  (04.05.2008) - Hedefler değişirken

  (29.04.2008) - Önce ‘aile’, sonra yine aile

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT