Ey insanlar! Rabbinize sığınıp korunun. Çünkü o Kıyamet zelzelesi çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün her emzikli emzirdiğinden geçer. Her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün. Oysa sarhoş değildirler. Fakat bu sadece Allah’ın azabının çetin olmasındandır.”
Hac Sûresinin 1 ve 2. âyet-i kerîmeleri Kıyâmet gününü böyle anlatıyor.
İnsanların ıztıraptan, sıkıntıdan, telâştan kendi dertlerine düştükleri, başka hiçbir şeyi düşünmedikleri, terlerin yerlere kadar buram buram aktığı o güne bugünden hazırlık yapmak gerekiyor.
Bir de buna bu sıkıntıların binlerce sene süreceğini ekleyin. Hayali bile ağır gelir insana. O takdirde nasıl hazırlık yapmayıp vurdumduymaz, umursamaz davranabilir insan?
Kolaylık ve güzellikler dini olan İslâm bu hususta da bizi rahatlatıyor. Bazılarına uzun gelen o yıllar, o sıkıntılar inananlar için öylesine hafifletilir ki bir farz namazı kılmaktan daha hafif gelir. Açıkçası dinine bağlı, yaşama gayreti içinde olan mü’mine birkaç dakika gibi kısa gelir o günler.
O gün mü’minler nurdan kürsülere kurulacaklar, bir bulut da üzerlerinde gölge yapacaktır ve o gün, mü’minlere gündüzün bir saati gibi kısa gelecektir.
Peki, mü’min bu sıkıntılardan nasıl kurtulup bu kolaylığa kavuşacaktır? Bunun yollarını Peygamberimiz (asm) bir bir anlatmıştır. Meselâ bir hadis-i şerifte belirtildiğine göre, “Kim bir mü’minin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun Kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim fakir bir borçluya kolaylık gesterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da dünyada ve ahirette onun ayıbını örter. Kul kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da kulun yardımcısı olmaya devam eder.”1
Bir hadis-i şeriften de yedi sınıf insanın hiçbir gölgenin bulunmadığı o günde Arşın gölgesinde gölgelendirileceğini öğreniyoruz: Bunlar; adaletle hükmeden idâreci, Allah’a ibadet ederek büyüyen genç, kalbi camilere bağlı olan kimse; Allah için birbirini seven, bu sevgiyle bir araya gelip ve bu sevgiyle ayrılan iki kişi; güzel ve toplumda mevkî sahibi bir kadın kendisini kötü işe davet ettiğinde ‘Ben Allah’tan korkarım’ deyip yanaşmaktan kaçınan kimse, sağ elinin verdiği sol eli bilmeyecek derecede sadakayı gizli veren kimse, yalnız bir yerde Allah’ı hatırlayıp da gözleri yaşaran kimse.”2
O gün alınan abdestlerin, kılınan namazların faydaları daha çok görülecek. Namazın sağlayacağı faydayı “Namaz nurdur” hadîsi ile belirten Resûl-i Ekrem (asm) abdest hakkında da, “Muhakkak ümmetim Kıyâmet gününde abdest nurlarından yüzleri, el ve ayakları parlak olduğu halde çağrılırlar. Binâenaleyh gücü yetenler bu parlaklığı arttırsınlar”3 buyurmuşlardır.
Konuya inşaallah yarın da devam edelim.
Dipnotlar:
1- İbni Mace, Mukaddime: 17; Tirmizî, İlim: 2.
2- Camiü’s-Sağîr, 2:36.
3- Buharî, Vudu: 3; Müslim, Tahare: 34; Tirmlizî, Cumaa: 74; İbni Mâce, Tahare: 6.
15.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|