Aşk ve şevk konusu, insan hayatında yer alması gereken mühim bir konudur. Hayatın her alanına yerleştirilemediğinde çöküntü ve direnç kaybı başlar.
Şöyle bir tahlil edilirse, en çok keyf alınan anlar ve en verimli üretimler iştiyak içinde hareket edilen anlardır. Başarıların çoğu coşku içindeki anlarda gerçekleşmiştir. Bu hal içindeyken başarısız olunmuşsa bile, coşku ve heyecanın kuşattığı insan ruhu, yenilgilerini bile olgunca kabullenir, yıkılmaz. Olumsuz neticeler de ise güçlü kalmayı sağlayan yine aşk ve şevkin varlığıdır.
Sahibi olduğu sanılan değerler kaybedilince, gam çekmeden ve elem duymadan hayata devam etmenin sırrı ise; rahmeti ve şefkati herşeyi kuşatan Cenab-ı Hakkın Vedud ve Baki oluşunun hissedilmesinde olmalıdır….
Allah’ın Vedud ve Bekası varlıkların ilelebet yok olmasına razı olmaz. Nihayetsiz Vedud olan Cenab-ı Hak vedudiyeti gereğince kendini ve varlığı sevdirir... Bediüzzaman’a göre içimizdeki ebediyet aşkı Allah’ın varlığına, kemaline ve bekasına yönelmiş içten bir muhabbettir. İnsan gaflet yüzünden yolunu şaşırmış, gölgeye yapışmış ve güneşe değil, güneşin kırık bir ışığını yanıstan aynanın bekasına aşık olmuştur.
***
Hayattaki işleyiş; aşk ve şevk üzerine örgülenmiştir, hayat hep cıvıl cıvıl ve neşelidir. Buna paralel, insan da canlı ve heyecanlı bir hayatta nefes alıp vermektedir. İnsan, heyecan hislerince canlı ve hayattar kalmayı ve üretmeyi başarabilmektedir..
Aksi halde yaşanır, bir şeyler yapılır, ama robottan farklı olunmaz...
İnsanlığın bugünkü ulaştırıldığı elim tabloda izlenen manzara ne feci! Duygulardan arındırılmış insan yığınlarıyla, etten ve kemikten Çin seddi duvarları örülmüş, aşktan ve şevkten uzaklaştırılmış, madde boyutunda bırakılmış mânâdan bihaber yaşayan yığınlar halinde canlı makineler oluşturulmuş. Böylesi makinelerdeki aşk, şevk, sevgi, şefkat adına değerler yoksunluğu neticesinde bencillik, hırs, hased, kibir ilişkileri kasıp kavururuken iyi ile kötünün çatışması sürüp gitmektedir....
3. Lema’da aşkın Allah’a tahsis edilmesinin üzerinde durulur. “Tüm güzelliklerin üzerinde fanilik damgasını gören kalp bunlardan ilgiyi kesip “Madem sen bakisin, bu bana yeter. Herşeye bedelsin, madem sen varsın, her şey var” diyerek hakiki Baki Olan Allah’a dönmelidir.”
Allah (cc) hayatın aşkla ve şevkle geçmesini murat etmiş. İştiyak içinde hayat sürmemizi bizim hamurumuza koymuş. Bize verdiği bu duygu Allah’ın kendi ahlâkından sadece bir cüzdür. Cenab-ı Allah varlığı yaratırken aşkla yaratıyor. Ve bu özelliği insanın fıtratına da derc ediyor…İnsanın mahiyetinde ki şiddetli beka aşkından dolayı baki âlem yaratılmış. Fani, kısa, faydasız bir ömrü; baki, uzun ve faydalı yapmak için, ömürleri Baki-i hakikinin yolunda aşkla ve şevkle sarf etmek, Bekanın cilvesine mazhar olmaktır.
Leziz meyveler, güzel ahlâklar, bütün güzellikler ve bütün hayat sahipleri, maddî ve manevî güzel simaları ile Ya Vedud! Ya Rahim! isimlerini zikretmektedirler.. (sözler s-576)
Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulup, mutlu oluyor...Dillerdeki Vedud zikri kalplerde tasdik edildiğinde aşk da şevk de Allah için, Allah’a olur . Artık Allah için sevilir, Allah için yaşanır, Allah için coşulur vesselam...
***
Hayat iniş ve çıkışları olan, zaman zaman insanı rahatsız eden, insanın şevkini kıran bir dizi hadiselerle doludur. Bazen istediğimiz şeyleri değil istemediklerimizi yapmak zorunda bırakılabiliriz. Bu da şevki kaybetmeye sebep olabilir. Hayatı bütün olarak algılayamadığımızda ve olayları kopuk kopuk yorumlamaya çalıştığımız da aşkımızı ve şevkimizi yitiriveriyoruz.Hayat bir bütündür. Acısıyla tatlısıyla, sevinciyle kederiyle hayat sürer gider.
Bu durumda kendimize şunu sormalı:
Bu hayattan tümüyle memnun muyum?
Bu hayatı halen istiyor muyum?
Allah beni isteyerek ve severek yaratmış. Peki ben Allah’ın yarattığı bu hayatı seviyor muyum?
Bu sorulara evet denilebildiğinde; aşk ve şevkin temel taşları insan âlemine yerleşmeye başlayacaktır.
Allah’ın insana ikram ettiği hayat severek, beğenerek yaşanmıyorsa, şikâyetler varsa aşkı ve şevki yakalamak zorlaşıyor... Böyle elim bir durum yaşandığında, çok geçmeden hayatın muazzam bir nimet olduğu fark edilerek , bu nimet tefekkür edilip hissedildiği oranda lazım olan şevk-i mutlak yakalanacaktır…
İnsanoğlu sonsuzluğa gidiyor...
Şimdiki hayatın ve daha önceki hayatın muhasebesi yapılırken, barışçıl ve sevgi yüklü kalabilmek başarılmışsa, hayatın içindeki zorluklar aşılırken aşk ve şevk hiç yitirilmeyecektir..
Biz ilk önce hayata sıkı sarılabilmeliyiz.Hayatın değerini anlamalıyız… Hayatın içindeki cevherleri bulup çıkarabilmeliyiz. Böylece muhabbetullaha ulaştırılabiliriz..
16.05.2008
E-Posta:
|