Raşit YÜCEL |
|
Mektuplar |
Bir zamanlar hâlimizi onun ile anlatırdık. Mektuplar gelirdi, Mektuplar giderdi. Günümüzde ise nostalji haline geldi. Kimi sevenlerine, kimi sayanlarına gönderdi mektupları. Kimi mektuplar sevinçli, kimi ise hüzünlü idi. Ve anneye mektuplar yazıldı. Kâğıtların üzerine gözyaşları damlatıldı. Kimileri ise mektup kâğıdının arasına gül sıkıştırırdı. Ağabeyine yazdığı mektubun arka sayfasına kendi elini ve parmak izlerini çizerlerdi çocuklar. Zaman geldi, zaman geçti. Mektuplar sadece resmî belgeler ile sınırlı kaldı. Ve asker mektupları vardı. Anneler bu mektubun kâğıdını ve zarfını yüzlerine sürerlerdi. Gözyaşları içinde, okuma bilen birisine defalarca okutturulurdu, “Ne olur bir daha, ne olur bir daha” diye. İki Cihanın Serveri Peygamber Efendimiz (asm) mektuplar yazmıştı devlet başkanlarına. Onları İslâmiyete dâvet etmişti. Şanlı ve cesur sahabiler bu mektupları ulaştırdılar. Bir örneği Topkapı Sarayı’nda mukaddes emanetler bölümünde sergilenmektedir. Son asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretleri birçok mektup yazdı talebelerine. Cevâbî mektuplar yazıldı. Daha sonra bu mektuplar kitap hâline geldi. Üstada mektuplar, Üstaddan talebelerine mektuplar... Başlıkları çok samimî ve hasbî idi. “Aziz, sıddîk, mübarek, kahraman, müşfik, vefadar, vefakâr, muhlis“ ifadeleri ile başlıyordu bu mektuplar. Bu mektuplar daha sonra bizlere kadar ulaştı. O zamanki talebelerine bir teşvik ve takdir hisleri ile bizlere de aynı mânâları anlattı. Aslında bu mektuplar bir irşad metodu haline gelmişti. Bir çok merak edilen mesele, bu mektupların satırlarında cevap bulmuştu. Bir çoğu elle ulaştırılırken, bazı mektuplar müsteâr isimler ile gider gelirdi. Bediüzzaman Hazretlerinin postahanelerden mektup göndermesi ve ona mektup yazılması dahi yasaktı, hatta suç idi. Şimdi bunun yerini internet aldı, telefon tuşları aldı. Hatta canlı görüntülerle görüşme imkânına kavuştuk. Fakat mektuplar başka idi. Postacılar için türküler yakıldı, şarkılar bestelendi. “Aman postacı, canım postacı” diye. Bu mektuplar hâlâ saklanır. Zaman zaman çıkarılıp koklanır. Hangi lisan ile olursa olsun fark etmez. Mektup mektuptur. 16.09.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (02.09.2010) - Uzak diyarlar ve Nurs Köyü (12.08.2010) - İstanbul’da Ramazan (29.07.2010) - Aynaların anlattığı... |