Raşit YÜCEL |
|
Sakın sakın... |
Bazı işaret taşları vardır. Hayat insanlar ile devam eder. Diğer canlılar da insana hizmet eder. Her işin bir işaret rehberi vardır. Durulması gereken yerler, girilmemesi gereken yerler, çıkmaz sokaklar, tâlî yollar, kapalı yollar, kontrollü geçişler, hız limitleri…. İnsan hayatında buna benzer şeyler yaşanır. İnsandır… Dilinin kemiği yoktur. Ağzına geleni söyleyen nice insanlar vardır. Ne hatır bilir, ne de gönül. Yunus Emre böylesine seslenir: “Döğene elsiz gerek, Söğene dilsiz gerek. Derviş gönülsüz gerek, Sen derviş olamazsın.” diyerek bize asırlar öncesinden dersler verir. Eskiler “Bin düşün bir söyle” demişlerdi. Bediüzzaman Hazretleri bu noktalara işaret eder. Bazı bahislerin başında “Sakın, sakın” ikazında bulunur. “Bin haysiyetim olsa kardeşlerimin arasındaki muhabbete ve samimiyete fedâ ederim” der. Ve şair Nabi’ye kulak veriniz: “Sakın terk-i edepten makam-ı Mustafadır bu” der. Kırılan gönüller çabuk tamir edilmez. Tamir edilse bile izleri kalır. İhlâs işte buralarda çokça lâzım insana. Gıybet ve bed muâmeleler ile sürüp giden bir hayatın kime ne tadı kalır? “En büyük düşmanlarımın zulümlerine aldırmadım, bir dostumun attığı sertçe bir gül beni yürekten yaraladı” demişti bir gönül sultanı. Bizim en büyük sıkıntılarımız bunlardır. “Bir göz için çok gözler sevilir” sözünü unuturuz. Artıları ve eksileri nazara almadan bir kalemde dostluğu yok ederiz. Hayatın mizanı bozulur. Aileler birbirine yıllarca küskün kalır. Ne hadis-i şerifler nazara alınır, ne âyet-i kerimelerin ikazına kulak verilir. Kardeşler birbirine hasım olur. Eşlerin huzuru bu yüzden bozulur. İş hayatı alt üst olur. O zaman hep bu ikazlar karşımıza çıkar. Böyle bir hâle muhatap olduğumuzda bizler ”Oruçluyum” der, muhatabı nazara almayız. Dönüşü olmayan yollara girmemeliyiz. Ağzımızdan çıkacak, simamızdan yansıyacak halleri önce akıl ve kalbimize gönderip, sonra dilimiz ve simamız ile başkalarına iletmeliyiz. Dünya ne ki…. Bir nizaya değer neyi var ki? Atalarımız öyle demişti: “Dilim, senden çektiğim zulüm” Zira sırtında yumurta küfesi taşıyan insanlar rast gele hareket edemez. “Sakın, sakın” sözü bir mekanizmadır. 19.08.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (12.08.2010) - İstanbul’da Ramazan (29.07.2010) - Aynaların anlattığı... (01.07.2010) - Şöhretin bedeli (24.06.2010) - Bir Bekir Berk vardı (12.06.2010) - Bir Kadir Eren vardı |