Osman ZENGİN |
|
TRT’nin Ramazan ayı programları |
Ramazan aylarında radyo ve sonrasında TV’lerden yapılan yayınlarla yarım asırdır alâkadarız. Tabiî “Alâkadarız” derken, dinleme ve seyretme alâkadarlığından bahsediyoruz ve bu yayınların da o günden bugüne hiç kesintisiz devam ettiğini de zannetmeyelim. M. Kemal ve İnönü’lü CHP’nin baskıcı yıllarında, dinî hiçbir değere atıf yapılmadığı gibi, mübarek Ramazanlarda bu aya has yayınlar da yapılmıyordu. Ne zaman ki, Demokratlar iş başına gelmiş, o zaman milletin hissiyâtına tercüman olarak radyolardan (o yıllarda Türkiye’de TV yoktu) en azından Kur’ân yayını ile de olsa, Ramazan programları yapılır olmuştu. Rahmetli Menderes’in son yıllarında, babamla birlikte radyodan dinlediğimiz Kur’ân yayınlarını hatırlıyorum. Ne kadar sevinirdi babam ve rahmetli annem. 1960 ihtilâl-i hainanesi yapıldıktan sonraki Ramazanlarda, dinî programlar “şak” diye birden kesilmişti. Artık ipler, haksız yere din ve millet düşmanlarının eline geçmişti. Daha doğrusu milletin hakkını gasbetmişlerdi. Helâl reylerle gelen iktidarı alaşağı ederek bu hakkı çalmışlardı yani. O yıllarda da, yine hatırlarım, babam hem Arap memleketlerinin radyolarını bulur oradan Kur’ân dinlerdik, hem de burnundan soluyarak ihtilâlcilere, İnönü’ye, CHP’ye veryansın ederdi ”Mendeburlar, bizim radyolarımızdan kaldırdılar Kur’ân okutmayı” diye. 1965’ten sonra Demokrat misyonun takipçisi AP hükümetleri iş başına geldikten sonra, yine radyodan Ramazanlarda program yapılmaya başlanmıştı. Gençliğimizin ilk yıllarında TV yayını sadece Ankara’da başlamıştı. (Zannedersem 1968 yılıydı) Ama o zaman daha TV’de Ramazan yayınları yoktu, sadece radyodan yayın vardı. Tabiî 1971 ihtilâli de, bu yayınlara sekte vurmuştu. Daha sonra AP’nin başını çektiği 1975 yılında işbaşına gelen MC hükümetleri zamanında, yine Ramazan programları başladı. Bir de “moral kuşağı” ismiyle idi zannedersem, dinî yayınlar artık radyo ve TV’lerden verilmeye başlanmıştı. 1980 senesindeki AP azınlık hükümeti iktidarında bu yayınlar zirveye çıkmıştı. O zamanlar dinî yayınlar müdürlüğünü de, annem tarafından hemşehrim olan Asaf Demirbaş yürütüyordu. Hatta o günlerde rahmetli Mustafa Özsoy Ağabey ile onu TRT’de ziyaret etmiş, kendisine Küçük Sözler ve İhlâs Risâlesi hediye ederek biraz sohbet etmiştik. Ama, o zatın yaptığı programlar da, klâsik ve insanların intibahına pek faydası olmayan şeylerdi. Uzun müddet TRT’deki bu Demirbaş sultası devam ettikten sonra, 2000’li yılların ortalarına doğru, bir Ramazan ayında TRT’nin ilk iftar programını seyrederken şaşırmıştık, mest olmuştuk. Senai Demirci kardeşimizin o yumuşak ve kulaklara hoş gelen sesiyle yaptığı ve “asrın idrakine söyletilen bir İslâmiyetin” anlatıldığı programı karşımızda görünce ne kadar sevindiğimizi hiç unutamıyorum. Değişik bir program, değişik yüzler, değişik ilâhiler v.s. Herkesin sevip kucakladığı ve ihlâsla o işi yerine getiren kimseler vardı programda. Hele bir de, dünyanın gözbebeği güzel İstanbul’umuzun ortasındaki boğazda, bir gemiden programın yapılması daha da bir güzellik katmıştı. Yayının sonunda program yapımcısının ismini okuduk: Adem Özkan. Ve sevincimiz daha da çoğaldı. Yakından tanıdığımız kibar bir beyefendi olan Adem kardeşimize böyle bir program yapımcılığı çok yakışmıştı. Sahur programında da yine Adem Özkan’ın imzasını görmüştük. Adem Özkan, klâsik anlayışı kaldırmış, bu asrın anlayışına uygun bir İslâmiyeti anlatmaya başlamıştı programlarında. Ve herkes tarafından çok sevilmiş, takdir edilmiş, sonraki yıllarda da bazı TV’ler tarafından taklit edilmişti. Tabiî, fitne-fesat şebekesi boş durmuyor, hemen ilk andan itibaren Adem Özkan’ın aleyhinde; yalan, iftira gibi şeylerle karşı atağa geçiyor, hakkında ipe sapa gelmez bir sürü saçmalıklar yapıyorlardı. Ama TRT’nin o zamanki genel müdürü olan zat bunlara aldırmadığı gibi, Adem Bey’i takdir de ediyordu. O seneki Ramazanın sonuna doğru, bu minvaldeki güzel programların sene boyunca da yapılması için, çok istekte bulunuluyordu Adem Bey’den. Çalışkan ve işinin ehli olan Adem Özkan, Ramazan dışında da, özellikle mübarek gecelerde mevlid yayınları için Türkiye içi ve dünyanın bir çok yerinden aynı anda canlı yayın da yapıyordu (Kâbe dahil buna). İyi hatırlarım, bir zaman bir canlı yayındaki mevlid programında birkaç provaktör ajanın yaptığı densizlik yüzünden mevlidler canlı yayından verilmez, banttan verilir olmuştu. İşte, bu vehmi de ortadan kaldırarak, mevlid yayınlarına da canlılık getiren Adem Özkan’ı bu seneki iftar ve sahur programlarında, “program yapımcısı” olarak göremedik. “Acaba, geçen dönemdeki TRT genel müdürlerine tesir edemeyenler, değişik bir taktik uygulayarak, kendisinin hüsn-ü niyetini bildiğimiz ve tanıdığımız genel müdür İbrahim Şahin Beye, birtakım yalan ve iftira ile tesir ederek Adem Özkan’a el mi çektirdiler yoksa?” dedik. Evet, bu merakımıza cevap verilirse memnun olacağız! Sahi, TRT’nin bu seneki Ramazan programında Adem Özkan niye yok? 18.08.2010 E-Posta: [email protected] |