Osman ZENGİN |
|
Urfa’da, Bediüzzaman’sız Ramazan olur mu? |
Metroya yetişmek için istasyonun altından hızla geçerken, bilbordda yazılı bir reklâmın başlığını okumuştum, ama net olarak değil. “Ramazan Bursa’da yaşanır“ şeklinde okuduğum ibareyi yorumluyordum “Her halde bizim büyük şehir belediyesinin, yine Bursa’yı tanıtıcı bir reklâmı” dedim kendi kendime. Ev dönüşünde, altında yazan yazıları da okumak niyetiyle tekrar baktığımda şaşırmıştım. Bilboarddaki yazının başlığının doğrusu şuydu: “Ramazan Urfa’da yaşanır.” Bir mânâ verememiş, düşünmüştüm. Urfa’dan tâ Bursa’ya ne alâka? Acaba eskiden Bursa-Urfa kardeş şehirdi, ondan dolayı mı, yoksa bizim valimiz Şahabeddin Harput’un daha önce Urfa valisi olmasından dolayı mı, bu reklâmları buraya astırmışlar? derken alttaki küçük yazıları okumaya başladım, bir taraftan da heyecanlanıyordum; Ramazan-Urfa ikilisi zikredilince, “Onları tamamlayan bir de Bediüzzaman vardır her halde” diye. ”Muhakkak” dedim, “bununla alâkalı bir şey, muhakkak Üstadımı da zikretmişlerdir.” Fakat, hepsini okuyunca şaşkınlığım çoğalmıştı, devamında şöyle yazıyordu, satır, satır: “Hz. İbrahim’in makamında tevekkülü, Hz. Eyyub’un mağarasında sabrı, Hz. Elyasa’nın köyünde hicreti, Harranî Hazretlerinde tefekkürü hissetmek için, Bu Ramazan Urfa’dayız” diyordu. Tahminimde yanılmıştım. Urfa’da Ramazan, ama Bediüzzaman’sız bir Ramazan, olacak şey miydi? Halbuki isimleri zikredilen bütün hazeratın, o bahsedilen sıfatlarının hepsini de şahsında toplayan Bediüzzaman, üstelik de “taşıyla toprağıyla mübarek” vasfını verdiği Urfa’da, daha doğrusu Urfa Belediyesince, isminin zikredilmesi unutulmuştu. Ankara’daki kardeşimle konuştuğumda, oraya da bu bilboardların asıldığını öğrendim ve ilgili siteden baktığımda şöyle bir bilgi öğrendim.
“RAMAZAN URFA’DA YAŞANIR" BİLBOARDI Şanlıurfa Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, inanç turizminde önemli bir yere sahip Şanlıurfa’ya dikkat çekmek, İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer metropol şehirlerde yaşayan vatandaşların Ramazan ayını Peygamberler şehri Şanlıurfa’da geçirmeleri için dâvet niteliğinde olan bazı bilboardlar hazırladı. Türkiye’nin birçok ilinde bilboardlarda yerini alan çalışma sayesinde Ramazan ayı boyunca şehre sayısız yerli turistin gelmesi bekleniliyor. Hayretim geçmemişti. Urfa ve Ramazan kelimeleri yan yana gelince; bizim aklımıza hemen onların mütemmimi, tamamlayıcısı Bediüzzaman kelimesi gelir. Urfa’da, neredeyse yarım asırdır, her Ramazan’ın 25. gecesi yapılan Bediüzzaman mevlidleri, artık Urfa’nın en az Balıklı Gölü kadar, Hz. İbrahim’in ( as) mekânı kadar iştihar bulmuştur. Belediye, inanç turizminden bahsediyor. 1974 yılında, Ankara’dan oraya gitmemiz hayal olan, ilk Urfa seyahatimizin sebebi neydi? Bizi genç yaşımızda Urfa’ya getiren saik neydi? Elbette ki Bediüzzaman Mevlidiydi. Ve her sene o tarihlerde Urfa’ya binlerce Nur Talebesi, gerek yurdun çeşitli bölgelerinden ve gerekse dünyanın değişik memleketlerinden gelmektedir. Bir anda binlerce insan Urfa’yı ziyaret etmektedir. Bundan iyi, bundan büyük inanç turizmi mi olur? Urfa Belediyesinin muhterem erkânı bunu nasıl dikkate almamıştı da, Ramazan ve Urfa’nın yanına, nasıl olmuştu da, Bediüzzaman’ın ismini zikretmeyen bir reklâm yapmışlardı. Acaba birilerinin şerrinden korktukları için mi bahsetmemişler, ismini zikretmemişlerdi Bediüzzaman’ın? Halbuki Bediüzzaman, son demlerini yaşadığı günlerde arabanın şoförüne Urfa’yı istikamet olarak gösteriyordu. Ecdadı İbrahim Aleyhisselâmın yanına gidiyordu. Onun dergâhına, onun makamına doğru… Gerçi her ne kadar hayatında ona rahat yüzü göstermeyen hainler, vefatından sonra da, nebbaşlık vasıflarını göstererek, aziz naaşını bilinmeyen bir yere götürdülerse de; O, yine dergâhta, Halil-ür rahmanda, onun kabri, kabir yeri, oracıkta duruyor. Her gün binlerce kişinin ziyaretleriyle, Fatiha okumalarıyla beraber…. 10.08.2010 E-Posta: [email protected] |