Osman ZENGİN |
|
Ha Somali korsanları, ha İsrail korsanları! |
Dün sabah kalktığımda haber verdiler alçak saldırıyı. TV’yi açtığımda, ilk bilgilere ulaşınca gördüklerime şaşırdım ve ağzımdan “Ha Somali korsanları, ha İsrail korsanları” cümlesi döküldü. Aslında Somali korsanları, o devleti ve milleti tamamen bağlamayan çapulcu bazı zavallılardan meydana geliyor. Ama, ya İsrailli korsanlar? Onlar, devlet olarak, millet olarak; alçak, hain, nankördürler. Kendi peygamberlerine yapmadıkları kalmayan bu hainler, zulüm altında inleyen atalarına merhamet edip, alıp getirip Selânik’e yerleştiren Osmanlı’ya en büyük ihaneti yapmadı mı? Her türlü fitnenin kaynağı olan Selanik Yahudileri ile koca Osmanlı’nın yıkılması sağlanmadı mı? Hadisenin seyrine bakıp, İsraillilerin söylediğini duyunca, babamızın bize çocukken sık sık anlattığı Yahudi taktiği olduğunu anlıyoruz tabi. Hani Yahudi adamı dövüyormuş, etraftan görenler olunca ağlamaya başlıyor ve avazı çıktığı kadar da bağırıyormuş “Ne vuruyorsun be!” diye. Aynı taktik hiç değişmemiş. Sen tut, her türlü nizam ve usûle aykırı olarak uluslar arası sulardaki sivil ve savunmasız insanların bulunduğu gemiye silâhla saldırıda bulun, masum insanları öldür, yarala. Can havliyle oradakilerin de, ellerine geçirdikleri bir-iki sopayla karşılık vermelerini dünya kamuoyuna “Onlar bize saldırdı da, biz ondan hücum ettik” de. Diğer taraftan, o gemilerin o şekilde sevk edilmesinin de yanlışlığı malûm. İsrail tehdit ediyor “Gelirsen vururum” diye, sen de elini kolunu sallayarak o gemileri, masum insanları yolluyorsun. Halbuki uluslar arası alınacak tedbir neyse onu alarak yollamak lâzımdı o gemileri. Nasıl Somalili korsanların—ki açıkça ortada her zaman görünmemesine rağmen— tedbir olarak birkaç kruvazör yolluyorsun. Niye burada aynı şeyi yapmıyorsun ki? Alçaklığın ve hainliğin her türlüsünü işleyen tescilli katil İsrail, bunların hesabını verecektir elbette. Çok korktukları ölüm, bugün veya yarın başlarına gelince anlayacaklardır zulmün cezasının nasıl verildiğini. Hani sık sık tekrarlanır ya “İsrail 1967 öncesi sınırlarına çekilmedikçe huzur gelmez” diye, ben de diyorum ki, aslında tarih boyunca zillet içinde yaşamaya alışmış olan Yahudilerin, geçmiş peygamberlerinin hürmetine şimdilik muvaffak olmuş gibi gözüktükleri o işgal edilmiş topraklardan, 1948 öncesine dönmesiyle ancak, huzur gelir, barış gelir. 02.06.2010 E-Posta: [email protected] |