01 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Dünden bugüne


A+ | A-

“26 Ağustos 1922 de Kahraman Türk Ordusu Büyük Taarruz yaparak Yunan ordusunu Afyonkarahisar’dan büyük bir bozguna uğratmıştır. Dumlupınar’da tekrar toparlanmaya çalışan Yunan ordusu ile Dumlupınar Meydan Muharebesi yapılmıştır. Burada da bozguna uğrayan Yunan ordusu, önüne gelen köyleri yakıp yıkıp, insanları öldürüp malları talan ederek soluğu İzmir’ de almıştır. Bizim köyümüz Selkisaray Dumlupınar’ın 15 km. doğusunda ve düşmanın geçtiği güzergâh üzerindedir. Bu sebeple köyümüzde taş üstünde taş bırakmamışlardır. Ben o zaman dört yaşımda olduğum için, fazla hatırlamıyorum. Ancak hayatım oralarda geçtiğinden, savaştan sonra olanları hatırlıyorum. Dumlupınar’a 6 km. uzaktaki Çal Köy yanında Adatepe denilen ağaçlık, ormanlık yüksekçe tepeye düşman birlikleri sığınarak kendilerini savunmaya çalışmışlarsa da Türk ordusunun karşısında tutunamamışlardır. Ağaç Köy, Büyükarslanlar, Çaydere’den Dumlupınar’a ulaşarak oradaki tren istasyonundan trenle kaçmak istedilerse de, tünellerden biri ve tren yolu tahrip edildiği için İzmir’e kadar atla, katırla ve yayan kaçmışlardır. Bozguna uğramış düşman askerinin giderken bıraktıkları malzemeler, mühimmat, askeriye tarafından teslim alınmıştır. Düşman askeri kaçarken silâhların bir kısmını da ele geçmemesi için dağa, toprağa, siperlere gömmüşlerdir. Daha sonra yapılan kazılarda birçok silâh, askeri mühimmat ve malzeme çıkmıştır. O bölge hâlâ askeriye tarafından korunmaktadır” diye hatıralarını anlatıyor Selkisaray’lı 93 yaşındaki Osman Olçun...

Bu gün memleketimizin her yerinden toprağa gömülmüş meçhul silahlar, mermiler, lav silâhları, askeri mühimmat çıkıyor. Bu silâhlar neyin nesidir? Nereden temin edilmiştir? Ne maksatla toprağa gömülmüş, denize atılmıştır? En önemlisi kime karşı kullanılacaktı? Bunların failleri kimlerdir? İşte bütün bu soruların cevabını bağımsız mahkemelerimiz vererek toplumu rahatlatacaktır.

Osman Olçun Amca hatıralarına devam etti: “1970 li yıllarda köyümüzden şoför Fikret Kılıçaslan yeni bir minibüs almıştı. Bizi Afyonkarahisar’a gezmeye götürmek istediğini söyleyince kabul ettik. Afyonkarahisar’a geldik, gezip ihtiyaçlarımızı karşıladık. Bir de kahve almak için, pasaja girerken sivil bir polis yakama yapıştı ve kim olduğumu, ne yaptığımı vb. sorular sordu. Ben saygılı bir şekilde cevaplar verince, soruların sonunda başımdaki örgü takkeyi çıkarmamı söyledi. “Bunu giymek yasak, yakalanınca iki bin lira para cezası ve iki ay hapis cezası var! Görmemiş olayım. Başından çıkar, hemen buralardan kaybol” dedi. Yakımı oradan kurtarınca suçlu gibi, takkemi cebime saklayıp hızlı bir şekilde minibüsün yanına vardım. Baktım şoför yok. Etrafıma bakınırken benim telaşla ve merakla arandığımı gören başka bir polis, kimi aradığımı sordu. Ben de şoförü aradığımı söyleyince, Fikret isminde birisinin, başındaki takkesi nedeniyle karakola götürüldüğünü söyledi.

Hemen Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. Mazeretler söyledim. Bilememiş, bir daha olmaz. Onun köyün arabasının şoförü olduğunu, yolcuların mağdur olduğunu… şeklinde dil döktükten ve yalvardıktan sonra bana: 'Git iki bin liralık ceza parasını yatır, makbuzu getir' dediler. Gittim parayı yatırdıktan sonra Emniyet Müdürlüğü karakola yazı yazdı ve bizim arkadaş nezaretten kurtuldu. O zamanlarda Eskişehir sıkıyönetim komutanının bir baskın esnasında insanların üzerinden çıkan tespih ve takkeleri suç unsuru olarak tutanaklara geçirdiğini gazeteler yazmıştı.”

Vanlı Raif Zernekli anlatıyor: “1960'lı yıllarda Akrabam Selahattin Akyıl, Van’da ticaret yaparken Erzincan’lı Rafet Kavukçu onun işyerine bir tabela yapmış. Tabelada dağın arkasından bir güneş çıkıyor, her tarafı aydınlatan bir manzara var. Altında da “Nur Ticarethanesi Selahattin Akyıl” yazılıydı. Bir gün savcının emri ile polisler geldi. İşyerinde arama yaptılar. Levhayı suç unsuru taşıdığı gerekçesi ile sökerek adliyeye götürdüler. O esnada dükkân komşusu polislere levhayı götürürken bir bezle örtmelerini söyledi. Polisler nedenini sorunca da komşu: 'Hani bu levha suçlu ya, suç unsuru taşıyor ya! Yolda giderken vatana millete zararı dokunmasın. Yolda giderken bu levhayı okuyanlar da suç işlemiş olurlar. Örterseniz zararı önlemiş olursunuz” deyince polisler kızdılar ve 'sen kendi işine bak' diye o kişiyi azarladılar. O tabelanın mahkemesi üç yıl sürdü ve sonunda berat etti.”

Bu gün hâlâ daha karikatürist İbrahim Özdabak, 27 Nisan e-muhtırası Türk Malı isimli, 27.04.2010 tarihinde gazetemizde yayınlanan karikatüründe: Bir vatandaşa yanlışlıkla meçhul bir yerden gelen telefondaki konuşmanın baloncuklarında: "Laiklik elden gidiyor! Kur’ân okuma yarışması tertiplemişler… Çocuklara ilahi okutmuşlar… Kutlu Doğum şöleni hazırlamışlar…İrtica faaliyetleri artmış..." suçlarını sıralayan meçhul kişi, karikatürdeki vatandaşın: "Yanlış numara kardeşim!" demesiyle kendine gelip sesi kesiliyor.

Evet dünden bugüne kadar hâlâ daha bu şekilde sorunlar, sıkıntılar, baskılar, zulümler devam diyorsa, bunlar karikatürlere, yazılara konu oluyorsa ve hâlâ daha çocuklarımız okullarına başörtüsü ile gidemiyorsa; inanç hürriyeti, insan haklarına saygı, demokrasi vb. konularda yıllardır alabildiğimiz mesafe için, elimizi vicdanımıza koyarak çok, hem de çok düşünmemiz gerekir!

01.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.05.2010) - Düz çizgi

  (25.05.2010) - Sabrın ve tahammülün meyvesi

  (18.05.2010) - Abdi Amca’nın kedileri

  (11.05.2010) - Bir Cuma günü

  (04.05.2010) - Ceberut devri

  (10.04.2010) - Bursa’da sükûnet, Haliç’te coşku

  (06.04.2010) - Kırık daldaki çiçekler

  (30.03.2010) - İnsanlar ve hayvanlar

  (26.03.2010) - Asiye Teyzenin umre hazırlığı

  (17.03.2010) - Bir çaresizlikten kurtulmak için gayret


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.