Mikail YAPRAK |
|
Almanya’ya düşen ışık |
Bir Yeni Asya ürünü olan “Zamana Düşen Işık”ın yabancısı değilsiniz. Bırakınız “yabancısı” olmayı, ilk ortaya çıkışından itibaren ilâncısı, taşıyıcısı oldunuz. Hem zaten böyle bir medya ürünü çıkmadan da siz o ışığın hâdimleri, taşıyıcıları, meftunları ve pervanelerisiniz. Bu öyle bir medyatik üründür ki, çıktığından bu yana düştüğü yeri aydınlatıyor. İnterneti nimetlendiriyor, sanal dünyanın sanıldığı kadar korkunç olmadığını, hayra ve güzele de hizmet ettirilebileceğini ispat ediyor. Sahnelerimizi şenlendirip beyaz perdelerimizi renklendiriyor, çiçeklendiriyor ve bizleri ümitlendiriyor. Zira bu ışık, Kur’ân nurudur, Peygamber nurudur ki, hidayet saçıyor, iman neşrediyor. Bu ışık Bediüzzaman’dır ki, “Evet, ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır. İstikbalde, bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecektir” diyor. Bu ışık Risâle-i Nur’dur ki, Kur’ân’ın yüzden fazla tılsımlarını keşfetmiştir. En derin meseleleri herkesin anlayabileceği şekilde halletmiştir. Bu ışık risâle risâle, sayfa sayfa ve vecize vecize dünyayı dolaşıyor. Bu ışık, evlerimizi dersaneye, dersanelerimizi üniversiteye dönüştürüyor. Ve bu ışık, paneller, sempozyumlar, konferanslar ve anma programları olarak dünyayı dolaşıyor. Toplu bir ışık huzmesi halinde düştüğü yeri gözün alabildiği, nazarın ulaşabildiği ve fikrin erebildiği yere kadar aydınlatıyor. ««« Bu defa Almanya’nın Köln şehrine 22 Mayıs 2010’da “Çağın Tefsiri/die Korandeutung der Epoche” yorumu etrafında düşen ışığın yayılma alanı daha bir geniş oldu. Zira yelpaze geniş tutuldu. İşte dâvet edilen onur misafirleri ve konuşmacılar listesine bakınız: Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı, Selâhaddin Akyıl, Said Özdemir, Mehmet Kutlular, Müfid Yüksel, Hüsnü Bayram, Abdulkadir Badıllı, Mehmet Kırkıncı, Recep Unaz, Mehmet Uçar, Askerî Yıldız, Ali Demirel, Cemil Çelik, Abdul Muhsin Elkonevî, İslâm Yaşar, Kâzım Güleçyüz, Colin Turner, Karl-Josef Kuschel, Refet Kavukçu, Hasan Okur, Ahmed Aytimur, Robert Miranda, Wolf D. Ahmed Aries ve Prof. Süleyman Kurter. Gerçi bu isimlerin çoğu, çeşitli sebeplerden dolayı–hastalık, vize problemi vesaire—gelemediler. Gelemeyenlerin bir kısmı mesaj gönderdiler. Ama önemli olan yelpazeyi geniş tutmak ve kucaklayıcı olmaktı. Uhuvvet ve ihlâs kahramanı bir Üstadı anma programına yakışan da buydu. Dâvetiyeye yerleştirilen fotoğraf albümü de mesaj yüklüydü. Bediüzzaman’ın Almanya’da çekilmiş fotoğrafının etrafında pervane olan fotoğraflar: Bayram Yüksel, Ceylan Çalışkan, Dr. Tahir Barçın, Tahsin Tola, Molla Hamit Ekinci, Hasan Feyzi Yüreğil, Hulusi Yahyagil, Hüsrev Altınbaşak, M. Emin Birinci, M. Feyzi Pamukçu, Mehmet Fırıncı, Mustafa Sungur, Refet Barutçu, Said Özdemir, Tahirî Mutlu, Abdulkadir Badıllı, Zübeyir Gündüzalp, Abdullah Yeğin ve Av. Bekir Berk. ««« Bu anma programında, öncekilerden farklı olan bir çalışma da standlardı. Gençler standı, ihtiyarlar standı, Asa-yı Musa standı gibi. Her bir standda görev alan kardeşlerimiz, standın mânâsına uygun söylem ve gösteriler sergilediler. Programın detayları ve geniş yankıları ayrıca gazetemizde ve sitelerimizde yayınlanacaktır. Emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz. NOT: İstanbul’da vefat eden ablamın cenazesine yetişemedim, ama dostlar bu yabancı ülkede de bizi yalnız bırakmadılar. Hem buradaki dostlarımıza, hem de memleketimiz başta olmak üzere başka diyarlardan taziyetlerini bildiren kardeşlerimize teşekkürlerimizi ve saygılarımızı arz ediyorum. M.Y. 27.05.2010 E-Posta: [email protected] |