21 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Akıbetini unutanlar


A+ | A-

Hayatımızın arşivi olan hafızamız, en kıymetli mânevî uzuvlarımızdandır. İnsan hayatı boyunca öğrendiklerini burada saklar. Yaşadıklarının kaydı burada tutulur. Lüzumsuz ve zararlı mâlûmatlar nisyan perdesine sarılarak hafıza arşivinin karanlık dehlizlerinde unutmaya terk edilir. Yani kayıtlardan silinir. Şayet yaşadığımız her olayın kaydı hafızamızda her an canlı tutulsaydı, hayat bir ızdırap hâline gelebilirdi. Zira öyle olaylar yaşıyoruz ki, onları bir an evvel unutmak ve hafızamızdan silip atmak istiyoruz. İnsana acı ve elem veren olayların unutulması, yüreklerdeki yangını söndürdüğü için, böyle durumlarda unutmak, bir nimet olarak karşımıza çıkıyor.

Kötü olayları, acı veren hatıraları, lüzumsuz ve zararlı mâlûmatları unutmak bir nimet olduğu gibi, hiçbir zaman hatırdan çıkarılmaması gereken çok önemli şeyleri hafızadan silip atmak da tam bir felâkettir. İşte o zaman bir nimet olan unutmak, bir nikmet hâlini alır. Onun için hafıza denilen hayatın arşivini öyle düzgün kullanmalı ki, her zaman hatırlamak durumunda olduğumuz mâlûmatlar arşivin ön raflarında ve hep göz önüne bulunurken, lüzumsuz ve zararlı hatıralar arşivin arka raflarında tutularak unutulmaya terk edilmelidir.

İnsan hem cahil hem de gafil olduğundan, kendisi için en lüzumlu şeyleri gaflet perdesine sarıp nisyana terk ederken, lüzumsuz ve zararlı olanlarını hep hafıza arşivinin ön raflarında hazır bulundurur. Çünkü nefis, zararlı mâlûmatları insanın kulağına fısıldar durur. Nefsin sesine kulak verenler de bu mâlûmatları hep hatırda tutarken, insanın ebedî saadetini temin edecek olan aklın ve imanın telkinlerine kulak tıkarlar. Bu durum ise, insan için en büyük felâkettir.

Hafıza denilen nimet, en başta Allah’ı hatırlamak için istimâl edilmelidir. Cenâb-ı Hakk’ın kulu olduğunu, ruhlar âleminden gelip dünyadan, kabirden, mahşerden, sırattan geçerek ebedî hayatın menzillerine doğru yol aldığını hatırından çıkarmayan bir insan, hayatını ona göre tanzim eder. Sahip olduğu vücudun, sıhhatin, rızkın ve ömrün, kendisine emanet olarak verildiğini, bir gün hepsinin geri alınacağını ve bunları veriliş amaçlarına uygun olarak kullanıp kullanmadığının sorulacağını düşünür.

Akıllı bir insan, sadece geçmişte yaşadığı olayların acı veya tatlı hatıraları ile hayatını geçirmez. Yakın geleceğini düşündüğü gibi, uzak geleceğini de düşünür. Zaten “bütün gelecekler yakın” olduğuna göre, uzak gelecek diye bir şey de yoktur. Elli sene önceki hayatımız, zaman seli ile nasıl akıp gitmişse, elli sene sonra da yine zaman seli bizi yeni bir hayata taşıyacaktır. Bizim gibi ellisini aşanlar, “Ben elli sene sonra hayatta olmayacağım ki” diye düşünebilirler. Halbu ki, ömür sona erer ama, hayat devam eder. Bizim gibiler, elli sene sonra dünyada olmaz belki ama, hayatın bir başka boyutunda yaşamaya devam ederler. Bedenler toprak olacak, kafataslarına kumlar dolacak ama, ruhlar bâkî kalacaktır.

Geleceğini düşünmeye meraklı olan insan, ölümün de bir gün geleceğini, kabir kapısından içeri gireceğini hatırlamalıdır. Ölümü düşünmek, gafleti dağıtıp kalbi uyanık tuttuğu için, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından ümmetine tavsiye edilmiştir. Efendimiz (asm) “Lezzetleri acılaştıran ölümü sıkça hatırlayınız” buyuruyor. Ölümü hatırlayıp, hayatının hesabını vereceğini düşünen bir insan, gaflete dalıp günah işlemeye devam edemez. Bütün bunlar da Allah’ı hatırlamakla, hatta hiç hatırdan çıkarmamakla mümkün olacaktır.

Allah’ı unutmanın ne kadar büyük bir felâket olduğunu, Cenâb-ı Hak, şu âyet-i kerime ile bizlere hatırlatıyor: “Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi akıbetlerini unutturmuştur.” (Haşir Suresi, 19) Akıbetini, yani sonunu düşünmeyen insanların bu dünyada bile ne büyük sıkıntılara maruz kaldıklarını biliyoruz. Üç günlük dünya hayatında insanların en büyük kaygılarından birisi, “Yarın ne olacağım” endişesidir. Bugün sağlıklı ve varlıklı olanların yarın ne hâle geleceklerini kimse bilemez. Onun için atalarımız, “Ne oldum deme, ne olacağım de” diyerek, sadece bu günümüzü değil, asıl sonumuzu düşünmemiz gerektiğini bildirmişlerdir.

Her zaman geleceğinden endişe etmek gibi bir zaafiyet taşıyan insan, Allah’ı hiç hatırından çıkartmazsa, hayatını Allah’ın emrettiği şekilde tanzim edecek, akıbetine ait en ufak bir endişe duymayacaktır. “Ya Bâkî, ente’l-Bâkî” diyecek, bekaya mazhar olduğunu bilecektir.

KİM TUTAR ELİMDEN

Mahrum etme rahmetinden nurundan,

Gaflete düşmekten kurtar Allahım.

Ayrı koyma beni hiç huzurundan,

Kalbim senin için atar Allahım.

Korkuyorum zalim nefsin şerrinden,

Yine Sana sığınırım ben senden,

Bir lem’a yollasan Settar isminden,

Tüm günahlarımı örter Allahım.

Musibetler İzzetine bir perde,

Şâfî ismin şifa olur her derde,

Seni anan hazır bulur her yerde

İsmin imdadıma yeter Allahım

Ruhumu sıksa da yeis halkası,

Kalbimi kaplasa hüzün dalgası,

Nur isminin gölgesinin gölgesi,

Gönlüme bir güneş katar Allahım.

Baş başa kalırsam kederle gamla,

Sonsuz aczim, fakrım ve ihtiyacımla,

Rahmetinden vereceğin bir damla,

Bütün hâcatıma yeter Allahım.

Çok mahçubum, başım önüne eğik,

Biliyorum Rabbim kusurum büyük,

Yardımın olmasa çekilmez bu yük,

Elimden başka kim tutar Allahım.

21.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.05.2010) - Hizmetteki lezzet

  (05.03.2010) - Bir lisan bir insan ise

  (04.02.2010) - Hırs yemler, rehavet demler, korkaklık gemler

  (08.12.2009) - İnsanın kalbi karnından geniş olmalı

  (27.11.2009) - Kesilecek çok kurbanlarımız var

  (18.11.2009) - Kardeşlerimizin meziyetleri ile iftihar ediyor muyuz?

  (03.11.2009) - Cumhuriyet fazilet ise...

  (02.11.2009) - Emekli, rahmetli (mi?)

  (25.10.2009) - ÖLÜMDEN DÖNMEK

  (05.10.2009) - Hayata tutunmak


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.