Recep TAŞCI |
|
Ayağını yorganına göre uzat... |
Diye öğüt vermek kolay. Tutmak zor. Dünya nimetlerine odaklanıp üretmeden tüketmek yaklaşımı benimsendiği sürece... Ayaklar hep açıkta kalacaktır. Çözüm... Ayakları toplayıp, yorganı büyütmeli. Bu emek, sabır, fedakârlık gerektirir. Zahmetlidir. O yüzden tercih edilmez. Onun yerine eksik gedik borçla kapatılır. Kötü mü? Şartlara bağlıdır, net bir cevap verilemez. Eğer... Vadesinde... Özkaynakla... Ödenebilecekse... Eyvallah. Hele... Tüketim değil de verimli bir yatırım içinse... Borç yiğidin kamçısı olabilir. Faydalıdır. Tersi durumda ise... Sefalettir. Felâkettir. Cinayettir. Kişiler veya ülkeler fark etmez. Benzerlik arz eder. Son çarpıcı örnek Yunanistan. El parasıyla sefa sürmüş. Gırtlağına kadar borçlanmış. Nefesi tükenmiş. Şimdi... Borçlarını çeviremiyor. İflâsın eşiğinde. Sonunda halk ayaklandı. Ortalık kana bulandı. Neyse ki nazlanarak da olsa AB imdadına yetişti. 110 milyar Euro’luk bir yardım paketi hazırladı. Ama faturası ağır olacak. Ücretler indirilecek. Vergiler arttırılacak. Kemerler sıkılacak. Anlayacağınız kabak yine halkın başında patlayacak. Siz bu yazıyı okurken bizler Yunanistan’da olacağız. Bizler derken Başbakan ve beraberindeki heyeti kastediyoruz. Bakalım nasıl izlenimlerle döneceğiz. Konumuza devam edersek; Komşumuzdaki krizden ülkemiz de etkilendi. Hafta içinde; Borsa sert bir şekilde düştü. Faizler çift haneyi gördü. Dolar 1.6 TL’yi zorladı. Altın tırmandı. Dünya ekonomileri de sarsıldı. AB ve IMF’nin katılımıyla oluşturulan 750 milyar Euro’luk ekonomik paket haberi, piyasaları şimdilik yatıştırdı. Şimdilik, çünkü ekonomiler bıçak sırtında. Özellikle Portekiz, İspanya ateş hattında. Acı reçetelerini halklarına kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu hengâmede Devlet Bakanı Ali Babacan, uzun süredir beklenen Malî Kural Yasa Taslağını açıkladı. Malî Kural nedir? Teknik detayına girmeyeceğiz. Özetle; Borçlanmaya sınır getiriyor. Kamu dilediği kadar borçlanamayacak. Sınır da şu: Kamu açıkları millî gelirin yüzde 1 seviyesinde tutulacak. Bu çıpa merkezi bütçe dışında, Sosyal Güvenlik Kurumu, mahallî idareler, KİT’ler, döner sermayeli işletmeleri de kapsıyor. Malî Kural’da diğer bir hedef, büyümeye ilişkin. Orta ve uzun vadede büyüme hızı yüzde 5 olarak öngörülmüş. Raporlama ve denetim Maliye Bakanlığı ile Sayıştay tarafından yerine getirilecek. Malî Kural’ın yürürlük tarihi 2011. Değerlendirmeye gelince; Hedeflerin konması bile belirsizlikten iyidir. Kamunun yüzde 1 açık hedefi hayli iddialı. Avrupa Birliğinde yüzde 3. Büyüme rakamı makul. Umarız istihdam da sağlar. Bunun dışında bazı çekincelerimiz de olacak. Birincisi; Malî Kural’dan sapılması halinde uygulanacak bir müeyyide yok. İkincisi; Denetimin uluslar arası çevrelerin saygısını kazanmış bağımsız kuruluşlarca yapılması daha isabetli olurdu. Son olarak; sınırları tam çizilmemiş istisnaların sulandırılıp harcamaların arttırılması tehlikesine işaret etmeliyiz. Malî Kural netice itibariyle kamu harcamalarını belli esaslara bağlayan bir yasa. Hükümetler malî disiplinden taviz vermek isterlerse yasayı her an değiştirebilirler. Bu sebeple kimi ekonomist, Malî Kural’ın anayasada yer alması gerektiğini savunuyor. Bazıları ise “ekonomi politikalarında esnekliğin kaybolacağını” ileri sürerek karşı çıkıyorlar. Tartışmaya açık. Yalnız şu hususun altını çizelim. Köklü yapısal reformlarla desteklenmediği takdirde Malî Kural tek başına işe yaramaz. Öncelikle de vergi reformu hayata geçirilmelidir. Yoksa bütçelerin açık vermesi önlenemez. 17.05.2010 E-Posta: [email protected] |