15 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Yaşamak da, yaşatmak da güzeldir

Bu yazı bir diyaliz arabasında dikkatimi çekti. Yaşamak da, yaşatmak da güzeldir. Tabiî ki yaşatmak, hayat vermek Allah’a mahsus. Fakat benim asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu farklı. Şimdi diyorum, sadece geçici dünya hayatını bu derece önemsersek, sağlığımıza kavuşunca sevinirsek, sağlığımıza kavuşmamıza vesile olan doktora şükran hissi, minnet hissi duyarsak; acaba ahiret hayatı, ebedî hayatı kurtulan bir insan ne yapmalı? Veya onun adına nasıl sevinmeli? Nitekim Peygamberimiz (asm): “Seninle bir kişinin imana gelmesi, sahralar dolusu kırmızı koyunu sadaka vermekten hayırlıdır” 1 buyuruyor. Niçin? Çünkü ebedî bir hayatın kurtulmasına vesile oluyorsun. Sonsuz bir hayatı içine alıyor. Dünya ile ahiret kıyas kabul etmez. Aynen daimî akan az bir suyun, küçük bir göle üstün gelmesi veya üstün tutulması gibi. Çünkü biri daima takviye ediliyor, büyüyor. Diğeri ise sınırlı, sabit bir hacime sahip, büyüyemiyor, genişleyemiyor, sabit duruyor. Hatta buharlaşarak azalıyor.

Niçin iman üzerinde bu derece duruyoruz?

Çünkü iman, cennetin mânevî bir çekirdeğidir. Onu taşır. İmanla, daha dünyadayken ahiret nimetlerinden istifade etme imkânı buluruz.

İman; daimî, ebedî bir saadeti kazandırır.

İman; elemleri, üzüntüleri izale eder, giderir. İnsanı üzüntülerden, kederden kurtarır.

İman, hayata hayattır. Belki hayatın hayatıdır. Gerçek hayatın ta kendisidir.

İman, insana her şeyi güzel gösterir. Bu güzel görüş, insanın güzel düşünmesine ve hayattan lezzet almasına da sebeptir.

İman bir istinattır, dayanaktır. Güçsüz bir insanın kâinatın sahibi olan Allah’a dayanmasıdır.

İman, istimdattır. Sonsuz güç ve kuvvet sahibi Cenâb-ı Hak’tan yardım istemektir. O’na dayanmak, O’ndan, sonsuz hazine sahibinden yardım istemek, harika bir duygudur.

İman, kemâlâta da sahiptir. Onun menbâıdır. İnsanı mükemmelliğe, olgunluğa ulaştırmaya sebeptir.

İman; ölümü terhis tezkeresine çevirir. Yok oluş olmadığını, bir tebdil-i mekân, yer değiştirme olduğunu kavratır.

İman, sevinç ve ferahlık verir.

İmanda, her insan için hususî bir cennet vardır.

İman ile insan, Allah’a bağlanır. Bütün mü’minlerle irtibatlanır. Kur’ân hizmetkârı olur. Kur’ân ahlâkı ile dolu olur.

Ahirzaman müceddidinin üç vazifesinden en ehemmiyetlisi de, yine imanı kurtarmak vazifesidir.2 Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un deyimiyle: “Zaten şu dünyada imanı kazanmak ve imanla bu dünyadan dar-ı saadet-i bâkiyeye gitmek insanların her meselesinden üstün en büyük dâvâsıdır.” 3

Hakikî imanı elde eden bir insan, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (asm) gibi, tek başına kâinata meydan okuyabilir. Çünkü; istinatgâhı, Kâinatın Sahibi’dir.

Dipnotlar:

1- Buhari: 3/57.

2- Şuâlar, 14. Şuâ, s. 688.

3- A.g.e., s. 872.

CİHAT ERDOĞ [email protected]

15.05.2010


“Kâinatın nağmelerini dinleyen adam”ın serencamı - 5

Muhabbet Fedaileri "asırların adamı” Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin hayatını ve dâvâsını konu edinen fevkalâde “biyografik roman”ın son kitabı.

“Bediüzzaman Beşlemesi” adlı dizi-romanın bu beşinci kitabı, Üstad’ın 1960 baharında vefatıyla başlayıp 1971 baharındaki askerî darbeyle bitiyor.

Müellif “ön söz” mahiyetindeki yazısında (“Beşinci Kitap İçin”), kitabın adı konusunda şu açıklamayı yapıyor:

“’Muhabbet Fedaileri.’ Aslında Said Nursî’nin tavsifiydi bu. ‘Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur.’ diyen Bediüzzaman, muhabbet fedaisi olmayı ‘Nur Talebesinin şiarı’ hâline getirmişti. Onun vefatından sonra, tam bir muhabbet hareketi olan Risâle-i Nur hizmetini, her şeyini feda eden bir fedaî sadakati ve feragatiyle yaşatan Nurcular da, bu sıfatı taşımaya lâyık olduklarını göstermişlerdi.”

Kitapta dönemin önemli olayları şöyle sıralanıyor:

*Üstad’ın naaşının büyük bir cenaze merasimiyle Urfa’da defnedilmesi. *DP hükûmetinin, 27 Mayıs 1960’ta askerî darbeyle devrilmesi. *Birkaç ay sonra nebbaşların, naaşını kabrinden kaldırıp meçhul bir yere nakletmeleriyle, Üstad’ın “mezarının gizli olacağı” öngörüsünün gerçekleşmesi. *”İhtilâlin manevî lideri” İsmet İnönü’nün, Nurcularla uğraşmaya devam etmesi/Gizli ”Nurculukla Mücadele Komitesi”nin (!) kurulması. *Terzi Mehmet Oğuz’un, gözaltında işkenceyle şehit edilmesi. (s. 87-88) *Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile Adnan Menderes’in asılarak öldürülmeleri. *İhtilâlcilerin Nurculuk aleyhine broşürler (Emekli general Saadettin Evrin’den “Nurculuk Hakkında,” muvazzaf general Faruk Güventürk’ten “Nurculuk”) neşretmeleri. *Nurcuların neşriyat sahasına girmeleri (“Bediüzzaman,” “Bediülbeyan,” “Hilal” dergileri; “İhlas,” “Zülfikâr,” “Uhuvvet” gazeteleri). *Zübeyir Gündüzalp’in, “Üstad sonrasında Risâle-i Nur hizmetinde meydana gelen dağınıklığı toparlamak” adına Risâle-i Nur Külliyatı’ndan “Hizmet Rehberi”ni derlemesi. *A. Ceylan Çalışkan’ın vefat etmesi. *Eşref Edip Fergan’ın “Risâle-i Nur Muarızı Yazarların İsnatları Hakkında İlmî Bir Tahlil,” Av. Bekir Berk’in de “Adil Türk Hâkimlerinin Verdiği Beraat Kararları” adlı kitaplarının yayınlanması. *DP’nin devamı olan Adalet Partisi’nin (AP) 1965 genel seçimiyle iktidara gelmesi. *Üstad’ın kayıp mezarının bulunması, fakat gizlenmesi. (s. 214-218) *Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Şevket Eygi gibi dindar yazarların, Nurculara karşı tavır takınmaları; NFK’nın, “Son Devrin Din Mazlûmları” başlıklı (sonradan kitaplaştırılmış) tefrikasında şeyhini öne çıkarmak için Üstad’ı tezyif edici ifadelerle anlatması. (s. 225) *Mehmet Nuri Güleç’in (Fırıncı Ağabey): “Keşke lahana yaprağı kadar da olsa bir gazete çıkarabilsek!” diyerek, Nurcuların gazete ihtiyacını dile getirmesi; gazetemiz “Yeni Asya”nın öncüsü “İttihad”ın doğması. (s. 231-234) *Başörtüsüne yönelik engellemelerin başlaması. *Tahirî Mutlu’nun, “hizmet” için İstanbul’a yerleşmesi. *”Nur dersaneleri”nin açılmaya ve “vakıf eleman” istihdamına başlanması. *Nur maznunlarının bir dâvâsında bilirkişi olarak müsbet rapor vermiş olan akademisyen Çetin Özek’in, bilâhare kaleme aldığı kitapla (“Türkiye’de Gerici Akımlar ve Nurculuk”) Nurcuları karalaması. *Devlet başkanı Cemal Gürsel’in, (Ali İhsan Tola’nın “dolaylı” bedduasıyla) girdiği bitkisel hayattan çıkamaması. *Fransa kaynaklı ”68 Kuşağı” hareketiyle Türkiye’nin de anarşi ortamına sürüklenmesi. *Urfa’daki “Bediüzzaman mevlidi”nin Van ve Isparta vilayetlerine de yayılması. *”Anayasa Nizamını Koruma Kanunu” tasarısının, Nurcuların muhalefeti üzerine Meclis gündeminden düşmesi. *Emin Çayırlı’nın (Çaycı Emin) vefat etmesi. *Millî Nizam Partisi (MNP) hareketinin, “dini siyasete alet edeceği” endişesiyle Nurculardan yeterli desteği bulamaması. (s. 280-285) *”Emirdağ Lâhikası”nın devamının (ikinci cilt) neşrinin zarurî hâle gelmesi. *Yine şartlar mucibince, Risâle-i Nur Külliyatı’ndan “Beyanat ve Tenvirler”in derlenmesi. *Yurt dışı sürgününden dönen “14’ler”den, Nurculara düşmanlıkta İnönü’yle yarışan Alparslan Türkeş’in ele geçirdiği Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) “Milliyetçi Hareket Partisi” (MHP) adını alması. *MHP’nin “Türk-İslâm Sentezi”ni benimsemesi ve Nurculara “çengel atması.” *Mustafa Nezihi Polat ile Av. Bekir Berk’in ortaklaşa hazırladığı “İslâmî Hareket ve Türkeş” isimli broşürün yayınlanmasıyla (s. 289-291 ve 300-302), Nurcular ile Ülkücülerin karşı karşıya gelmesi (s. 304…) *Fethullah Gülen’in, başmüellif Mustafa Nezihi Polat’ın şahsında “İttihad” gazetesine muhalefet bayrağı açması. (s. 314-315) *Nurcuların, “günlük gazete” ihtiyacını duyumsaması. (s. 317) *1969 genel seçimini de AP’nin kazanması. *Seçim öncesinde AP lideri ve Başbakan Süleyman Demirel’in milletvekilliği teklifini kabul etmeyen Av. Bekir Berk’in, AP hükûmetinin kıl payı güvenoyu almasında önemli rol oynaması. (s. 323-325 ve 338) *”41’ler”in AP’den ayrılarak, Celal Bayar’ın himayesinde Demokratik Parti’yi oluşturmaları. *MNP’nin resmen kurulması. *Haftalık ”İttihad”ın yerine 21 Şubat 1971’de, isim babalığını Av. Bekir Berk’in yaptığı günlük “Yeni Asya” gazetesinin neşriyata başlaması. (s. 343-347) *”Yeni Asya”nın kardeş kuruluşu Mihrap Yayınları’nın (bilâhare Yeni Asya Yayınları) ilk olarak, Ömer Okçu’nun “Hekimoğlu İsmail” müstear ismiyle yazdığı “Minyeli Abdullah” adlı kitabını neşretmesi. (s. 348) *Mustafa Nezihi Polat’ın vefat etmesi. *12 Mart 1971’de askerî muhtıra üzerine AP hükûmetinin çekilmesi. *”Milliyetçi” ve “mukaddesatçı”ların bile muhtıracıları desteklediği bir ortamda ”Yeni Asya”nın “ses getiren manşetleri”ni başlatarak (“Partilerüstü(!) başbakan bulundu: CHP milletvekili Nihat Erim”) “Demokratların sesi” hâline gelmesi (s. 381) *2 Nisan 1971’de Zübeyir Gündüzalp’in vefat etmesi. *Nur Talebelerinin, “şahs-ı manevî” düsturunu esas tutmakta karar kılmaları. *Dr. Sadullah Nutku’nun vefat etmesi. *Ankara’da askerî hâkimlik yapan ve “Türkeş’in adamı” olarak bilinen Baki Tuğ’un, tevkif edilmiş olan Hüsrev Altınbaşak ve sevenlerine yardım edip tahliyelerini sağlarken, aynı suçtan karşısına çıkan bir grup Nur maznununu yedişer yıla mahkûm ederek Nurculuk tarihinin en ağır hapis cezasını vermesi. (s. 410) *Bekir Berk’in, müdafaalarını üstlendiği maznunların dâvâsında bir yıl hapis cezasına mahkûm olması…

Eserde Av. Bekir Berk’in, söz hakkını kısıtlamak isteyen askerî hâkimle tartışmasını muhtevî bir sahne var ki (s. 430-431), okuduğunuzda sizin de hisleneceğinizden eminim!

Velhâsıl, bir dizi-romanın, merkezine aldığı kahramanın vefatı üzerine onun dâvâsını aynı mücadele azmiyle yürüten “iman, Kur’ân hizmetkârlar”ını anlatan, gerçekten önemli bir çalışma.

***

MUHABBET FEDAİLERİ

Yazarı: İslâm Yaşar. Sayfa Sayısı: 448. Ebatları: 13,5x21 cm. Türü: Roman. Yayınlayan: Yeni Asya Neşriyat. Yayın Tarihi: Mart 2008.

Orhan GÜLER

15.05.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım