Nejat EREN |
|
“I. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni”ne iştirak edelim |
Bu yazım, münhasıran 16 Mayıs 2010 Pazar Günü Ankara’da yapılacak “I. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni”ne davet hususundadır. Türkiye’nin her köşesinden bu davete ciddî olarak katılımın olacağını, gençlerimizin büyük emek verdiği ve bir “ilk olan” bu tarihî hadiseye bigâne kalmayacağınızı umut ediyorum. O, yani asrın mânevî tabibi, asırların çilekeşi, Peygamberlerin varisi, iman dâvâsının en samimi ve mütevazı hadimi, hizmetkârı, müdafii! Gariplerin bu asırdaki yardımcısı, temsilcisi. Helâket ve felâket asrının müceddid rehberi; Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, insanlığın bütün sınıf ve kademelerine reçete yazmıştı. Alâka duymuştu. Onların dertleriyle hemhâl olmuştu. Ama bilhassa “gençlere” ve “gençliğe” ayrı bir alâkası, yakınlığı, himmeti, gayreti ve candanlığı vardı. Onun diliyle “nesl-i cedid”in hem bütün insanlık, hem de “Kur’ân hizmeti” için çok başka bir yeri vardı. “Nesl-i cedid”, yani “gençler” onun nazarında; gelecek zamanın enerji ve güç kaynağıydı. Tâ asrın başında haykırışı vardı. Gençlerin önünde durmak isteyen “statükocu zihniyet”e çok sert bir ihtarı ve ültimatomu vardı. “İşte, ey iki hayatın ruhu hükmünde olan İslâmiyeti bırakan iki ayaklı mezar-ı müteharrik (ölü konumunda olan) bedbahtlar! Gelen neslin kapısında durmayınız. Mezar sizi bekliyor, çekiliniz. Tâ ki, hakikat-i İslâmiyeyi hakkıyla kâinat üzerinde temevvüc-sâz edecek (dalgalandıracak) olan nesl-i cedid (gençlik) gelsin!” (Münâzarât) İşte o “nesl-i cedid”, Yeni Asya misyonu ve bayrağı altında 16 Mayıs Pazar Günü başkent Ankara’da, bu asırlık davete “Sadakte (doğru söyledin) Üstadım!” diyecek şahane bir organizasyon ve program hazırladı! Bir “ilk”e imza atacaklar onlar! Onları yalnız bırakmak yakışır mı ehli hizmete ve hamiyete? Kars’tan, Ağrı’dan, Van’dan, Batman’dan, Diyarbakır’dan; İz
mir’e, Balıkesir’e, Çanakkale’ye, Bursa’ya, Edirne’ye, Samsun’dan, Ordu’dan, Trabzon’dan, Adana’ya, Antalya’ya, Mersin’e; Kayseri’den, Erzurum’dan, Konya’ya, Kahramanmaraş’a, Gaziantep’e, Şanlıurfa’ya, Kastamonu’ya, Isparta’ya, Denizli’ye, Eskişehir’e, İzmit’e Adapazarı’na, İstanbul’a kadar... Seksen bir ilin, sekiz yüzden fazla ilçenin, elli bine yaklaşan köy, belde ve mezranın; kısacası yetmiş iki milyonun vefakâr evlâtlarının adına, karanlığa bir mum yakmak için, mânevî gül ve bahar mevsiminin havasını bu millete, Müslümanlara ve insanlığa bizlere teneffüs ettirmek için “1. Risale-i Nur Gençlik Şöleni” adı altında bir hizmet kervanı başlattılar. Bir yıldan fazla bir zamandan beri çalışıyorlar. Bizleri davet ediyorlar ve bekliyorlar! Başta “Hakkın” rızası için, sonra Hz. Peygamber (asm) ve Üstadımız için ve nihayet kendi maharetlerini ve kabiliyetlerini, hedeflerini ve gayelerini görüp göstermek için, duâlarımızı almak ve destek vermek için Anadolu’daki “şahs-ı manevî”yi Türkiye’nin payitahtına; başşehri Ankara’ya davet ediyorlar! Binden fazla gencimiz “Bilgi Yarışması, Fotoğraf Yarışması, Karikatür Yarışması, Kısa Film Yarışması, Şiir Yarışması” adı altındaki faaliyetlerle yarıştılar, ter döküp, mesai harcadılar. Yüzden fazla genç kardeşimiz de; Ankara’daki Yeni Asya Ayaş Tesislerinde “I. Risâle-i Nur Gençlik Kongresi” adı altında; “Kur’ân Medeniyeti ve Gençlik” başlığıyla bir ilki gerçekleştirip kongrelerini ve masa çalışmalarını yaptılar. İşte, 16 Mayıs Pazar Günü Ankara’da bu hizmetlerin neticelerini, güzelliklerini sadece bizler ve bu millet için değil; aynı zamanda iki milyara yaklaşan “İslâm Dünyası”yla da bu ortak inancın, kültürün, manevi değerlerin insanlık için ne kadar önemli ve zaruri olduğunu kendi açılarından seslendirecek, dillendirecek, bizlerle ve bütün insanlıkla paylaşmaya çalışacaklar. “I. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni”ne katkı sağlamak, aynı zamanda da “Kur’ân Medeniyeti ve Gençlik” adı altındaki kongrenin sonuç bildirgesini onların dilinden dinleyip mânevî haz elde etmek için; Cennet vatanın her köşesinden, her kademeden katılımcıları bütün gençler adına, şahsım olarak ben de Ankara’ya davet ediyorum. Binden fazla genç fidanımızın, istikbal çiçeklerimizin maharetlerini, emeklerini, mesâilerini bizzat yaşamak, görmek, paylaşmak, “teâvün, sadakat, metanet, şirket-i mâneviye, a’mâl-i uhreviye, uhuvvet, şevk alıp verme, kardeşlerinin dertleriyle hemhâl olma… vb” düsturlara uymak için Ankara’da gençlerimizle birlikte olmalıyız. 16 Mayıs 2010 Pazar Günü Ankara’da buluşmak, gençlerimizle ve birbirimizle kucaklaşmak dilek ve temennisiyle... 13.05.2010 E-Posta: [email protected] |