Cevher İLHAN |
|
“Cambaza bak” ve İsrail OECD’de... |
Medyanın marifetiyle günlerdir kamuoyu “Baykal görüntüleri” ve “suikastı”na odaklanırken, Türkiye’nin gerçek gündemi gözden kaçırılıyor. Başta işsizlik olmak üzere iç borçdış borç, sıcak parayla ayakta duran ekonominin durumu, Dünya Bankası’nda Türkiye’nin dünyanın en pahalı petrol ürünlerinin tüketildiği ülke oluşu, tartışma dışı kalıyor. Bu süreçte tam da “Çanakkale geçilmez!” söylemleriyle Başbakan Erdoğan’ın katıldığı Çanakkale’de zaferinin 95. yıldönümü törenlerine katıldığı günün coşkusunda ve iktidar partisinin “Anayasa değişikliği mini paketi”ni açıkladığı günde, Meclis’te “GDO yasası” olarak bilinen “genetiği değiştirilmiş bozdurulmuş gıdaların ve ürünlerin üretimini ve ithalini düzenleyip yasallaştıran “biyogüvenlik yasası” çıkarılıyor. Peşinden de yine hararetli “paket” tartışmaları gürültüsünde iptal edilen “GDO yönetmeliği” bir iki fıkrasına yapılan makyajla yenileniyor… Bu arada Türkiye’nin son sekiz yıldır sistemli bir biçimde çökertilen tarım ve hayvancılık politikası gündem dışına bırakılıyor. Dünyada gıda bakımından kendi kendine yeten birkaç ülkeden biri olan Türkiye’nin gıda ve et ithali kararı konuşuluyor. Yanı başındaki Bulgaristan’dan altı kat pahalı etin ucuzlaması için alelacele yapılan ve kameralardan kaçırılan iki ihale, bizzat Tarım Bakanlığının “yeterli rekabet şartları oluşmadığı” gerekçesiyle iptalinin üzerinde durulmuyor…
TÜRKİYE, İSRAİL’İ ÖDÜLLENDİRDİ! Sadece iç gündeme dair önemli olaylar perdelenmiyor. Dış politikaya dair başarısızlıklar da sunî gündemin gürültüsüne getiriliyor… Bunlardan biri de Türkiye’nin İsrail’in Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üyeliği önerisine sadece “şerh” düşerek kabul etmesi. Oysa öncelikle insan hakları alanında çalışan birçok sivil toplum kuruluşu delegasyonu, İsrail’in özellikle yıllardır amansız bir ekonomik ambargo altında tuttuğu Gazze’deki insan hak ve özgürlükleri ihlâllerini nazara verip, Müslüman bir ülke olan Türkiye’den bu zulmü ödüllendirmemesini istediler. Üç yıl önce İsrail’in üyeliğini “onaylayan” Ankara’nın en azından Erdoğan’ın “One minute!” çıkışından sonra azan soykırım ve zulmüne haklı tepki göstermesini beklediler. İsrail’in uslanmaz ve hiçbir hak ve hukuk tanımaz işgal politikalarına karşı, tek Müslüman üye olan Türkiye’nin OECD üyeliğini reddetmesi çağrısında bulundular. İsrail’i ikaz etme ve gaddarâne zulmünden caydırma açısından “Türkiye’nin tavrı”nın “samimiyeti”ni göstermesi açısından bir fırsat olduğunu belirttiler… Bu hususu ilk kez nazara veren gazetemiz yazarlardan Halil İbrahim Can, Türkiye’nin “İsrail’in OECD üyeliği”ndeki rolünün stratejik önemine dikkat çekti. Türkiye’nin açık açık tavrını göstermesi gerektiğini; ve “Filistin sorunu çözülene kadar ‘hayır’ demesi”nin gereğini yazdı. (Yeni Asya, 8.5.2010) Ne var ki AKP hükûmeti bu çağrıların hiçbirini kaale almadı. İsrail’in OECD üyeliği başvurusunu “veto” etmek yerine, “kabul” edip, tıpkı “YAŞ kararları”nı kabulde olduğu gibi bir işe yaramayan “şerh”le yetindi… Şu paradoksa bakın; Ortadoğu’daki barışı dinamitleyen, katliâmlarda bulunan İsrail, Türkiye tarafından OECD üyeliği”yle ödüllendiriliyor.
“KASET KARGAŞASI” KARAMBOLÜNDE… Neticede, tıpkı Başbakan Erdoğan’ın Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e “one minute!” çıkışından sonra her fırsatta Gazze saldırısında çoğu çocuk, kadın ve yaşlı bin beşyüz Filistinliyi katledip, beş bin masum sivili yaralayan İsrail’in amansız ambargoyla bölgeyi kuşattığını hatırlatmasına karşılık, yine Erdoğan’ın açık ifâdesiyle AKP iktidarı döneminde “İsrail’le daha geniş çok yönlü işbirliği ve ilişkiler resmen ve hukuken aynen devam ediyor.” İsrail’e tank ve silâh ihâleleri veren, helikopter ve uçak satın alan AKP hükümeti, “ona minute” öncesi ve sonrası hiçbir anlaşma ve işbirliğini iptal etmiyor; üstelik İsrail’le tam kapasite her türlü stratejik işbirliğini arttırıyor. Türkiye’nin Telaviv Büyükelçisi’ne reva görülen “alçak koltuk krizi”nin ardından Ankara’ya gelen İsrail Millî Savunma Bakanı Barak’la bir dizi anlaşmayı imzalayan Millî Savunma Bakanı’nın İsrail’le anlaşmaların 60 vardığını ikrar ediyor! İsrail’le ciddî hesaplaşma bir yana, ekonomik mutâbakat zabıtlarına, savunma sanayii ve askerî anlaşmalara, silâh alımı ihâlelerine yenilerini ekliyor. İsrail’le yoğun ilişkilere ve işbirliğine tam hız devam edilirken, hiçbir yaptırımı ve anlamı olmayan “kuru kınama”larla kalınıyor. Zaman zaman “sert demeçler”le gazı alınan kamuoyu avutuluyor, oyalanıyor… Bir yandan İsrail’e karşı bir “tavır” içinde olduğu havası pompalanıp “İsrail’e karşı” sahte propagandası yapılırken, diğer yandan işbirlikleri kotarılıyor. Türkiye’nin onayıyla İsrail ödüllendiriliyor… İç politikadaki “kaset kargaşası” karambolünde , âdeta “cambaza bak!” taktiğiyle… 13.05.2010 E-Posta: [email protected] |