Recep TAŞCI |
|
Yargı reformu |
Gündemde. Mülkün temeli adaleti dağıtan yargı sistemi hakkında biz de bir kaç noktada kalem oynatmalıyız. Önce şunu ifade edelim. Anayasalar, yasalar kamu düzenini sağlar. Tartışılamaz. Ancak uygulanması da önemlidir. En mükemmel yasaya sahip de olsanız insan hak ve özgürlüklerini içselleştirememiş, demokratik kültürü özümsememiş uygulayıcıların elinde ölü metinlere dönüşür. Bu hususu vurguladıktan sonra şimdi numaralandırarak kısa kısa açıklayalım. Birinci nokta: Yargıyı etkileyebilecek beyan ve ifadelerden kaçınmak. TV kanalları, gazete köşeleri, meclis kürsüleri, partilerin grup toplantıları mahkeme salonlarına çevrilmemelidir. Toplumun bir bölümü savcı diğer bölümü avukat rolünü üstlenmemelidir. Savcılığa soyunanlar masumiyet karinesini unutmamalı, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” anlayışıyla insanları peşinen mahkûm etmemeli, avukatlığı seçenler de, delilleri yok farzederek dâvâyı baştan reddetmemeli. Siyasî hesaplaşmalar, kin ve intikam gibi duygular asla işin içine karıştırılmamalıdır. En iyisi susup adaletin tecellesini beklemektir. İkinci nokta: Sorgulama ve kovuşturmada usul hukukuna uyulmalıdır. Telefon dinlemeleri, delillerin toplanması, ev ve işyeri aramalarında kurallar çiğnenmemeli, toplanan bilgiler gazetelere sızdırılmamalıdır. Üçüncü nokta: Gözaltı süresi uzatılmamalı, şüpheli bir an önce hakim karşısına çıkarılmalıdır. Dördüncü nokta: Tutuklamalar cezaya dönüştürülmemelidir. Cezaevlerinde bulunanların yarısına yakını tutuklu ise sorun ciddî boyutta demektir. Aylarca tutuklu kaldıktan sonra dâvânın beraatla sonuçlanması telâfisi imkânsız zararlara yol açmaktadır. Bir insanın... Bir gün dahi suçsuz yere hürriyetinden mahrum bırakılması hukuk cinayetidir. Bunun altını kalınca çizelim. Sanığın... Yeni bir suç işleme... Kaçma... Delilleri karartma... İhtimali yoksa tutukluluk halinin sürmemesi gerekir. Kanun emri böyle. Uygulama tam aksi yönde. Beşinci nokta: Dâvâların yıllarca sonuçlanamamasıdır. Geciken adaletin adaletsiz olduğunu herkes bilir. Bazen dosyalar zaman aşımına uğrar, suçlular cezasız kalır. Süreç idarî düzenlemelerle hızlandırılabilir. Altıncı nokta: Çağımızda fikir suçlusu olmamalı. Hakaret ve şiddet içermediği sürece herkes fikirlerini rahatlıkla dile getirebilmelidir. İfade özgürlüğü demokrasilerde bütün özgürlüklerin anasıdır. Demokrasilerde yazarlar ve gazeteciler hakkında düşüncelerinden dolayı binlerce dâvâ açılması düşünülemez. Yedinci nokta: Yargının bağımsız ve tarafsız olmasıdır. En ufak bir şüphe yargıya güveni kaybettirir. Özellikle güç sahipleri uzak durmalı. Aksi halde bu, muhalefeti sindirme ve basını susturma girişimi olarak algılanır, o takdirde yargıçlar ve arkasındaki güç tarih huzurunda û Maalesef geçmişte bunun acı örnekleri çokça yaşanmıştır. Yazar, çizer, politikacı zindanlarda çürütüldü, asıldı... Sonra da isimleri havalimanlarına, caddelere, üniversitelere verildi. Tarihin tekerrür etmesine üzülürüz. Bunun içinde... Siyaset yargıya bulaşmamalı. Kimse kudretine güvenmemeli. Adalet herkese lâzım. Yarınların nelere gebe olduğu bilinemez. Sonuçta, yargı reformundan önce; insana değer veren, evrensel hukuk ilkelerine saygı duyan bir yaklaşımın benimsenmesi önemli.
15.03.2010 E-Posta: [email protected] |