11 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ali OKTAY

İstiklâl Marşı nasıl bestelendi?


A+ | A-

12 Mart 1921, İstiklâl Marşımızın kabul edildiği tarihtir. 724 eser arasından seçilen Mehmed Âkif ‘in yazdığı şiir, bu tarihten itibaren Millî Marşımız olarak söylenegelmiştir. Bu yazıda ise zaten pek çoğumuzun gayet iyi bildiği o marşın nasıl birinci seçildiğine dair tarihi süreci anlatmayacağız. Ama bir çok kimsenin merak ettiğini düşündüğüm, İstiklâl Marşı’nın nasıl bestelendiği, hangi yarışma sürecinden geçtiği konusunu paylaşmak istiyorum.

Millî mücadelenin bütün hızıyla sürdüğü o yıllarda marşın şiiri seçildikten sonra bunun bestelenmesi de gerekmiştir. Maarif Vekâleti İstanbul Maarif Müdürlüğü’nden bir beste yarışması açılmasını ister. Kurulan komisyona 55 marş bestesi katılır. İşte bu isimlerden bazıları: Ali Rıfat Çağatay, Giriftzen Asım Bey, Hasan Basri Çantay, Hüseyin Sadeddin Arel—ki Türk Müziği’nin ses sisteminin kurucularındandır—, İsmail Hakkı Bey, Lem’i Atlı, Mustafa Sunar, Rauf Yekta Bey, Hafız Sâdeddin Kaynak—kendisi için 20. yüzyılın en büyük bestekârıdır denebilir—, Zati Arca, Zeki Üngör, Bimen Şen—ki kendisi Ermeni gayrimüslim vatandaşı meşhur bir bestekârımızdır—Suphi Ezgi, Santuri Ethem Efendi, Leyla Saz Hanımefendi ve hatta şaşıracaksınız belki biraz, ama Doğu Orduları Komutanı Kâzım Karabekir Paşa.

İşte böyle değerli isimler ve önemli bestekârların katıldığı yarışmanın sonucunda Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi birinci seçilir. Seçilir seçilmesine, ama bu durum beraberinde bazı tartışmaları da getirir. Kazanlar kaynamaya başlatılır. Onlara göre Ali Rıfat Bey, Türk Müzikçisidir ve Batı müziğini bilmez. Dolayısıyla marş batı formlarında olmalıdır. Tartışmalar uzayınca komisyon marşı yabancı bestecilere bile yaptırmayı düşününce başta Kâzım Karabekir Paşa olmak üzere, bir çok milletvekili karşı çıkar ve bu girişim yarıda kalır. Ancak karmaşa da devam etmektedir. Şöyle ki; o sıralarda Edirne’de müzik öğretmenliği yapan Ahmet Yekta Madran Edirne, İzmir’de müzik öğretmenliği yapan İsmail Zühdü Bey İzmir ve Eskişehir’de kendi bestelerini yaymaya çalışıyordu. İstanbul’da ise Zati Arca ve Ali Rıfat Bey’in bestesi çalınıyordu. Nihayet bu karmaşaya son vermek için Maarif Vekâleti 1924’te Ankara’da bir komisyon kurarak Ali Rıfat Beyin bestesini millî marş olarak kabul edecektir. Bu tartışmaların hüküm sürdüğü dönemde henüz ilkokul çağında bir çocuk olan, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Türk müziği Korosu’nun şefi hocam Süheyla Atmışdört, bir koro çalışması sırasında, çocukluğunda okula giderken Ali Rıfat Beyin bestelediği marşı okullarda söylediklerini anlatmıştı bir gün bize.

1930 yılına kadar bu marş çalınmakla birlikte, o yıl ne olduysa Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün bestesi marş olarak çalınmaya başlar.

Peki bu marş nasıl bestelenmişti?

Kaynakların yazdığına göre Millî Mücadele sırasında Mızıka-yı Hümayun’da görev yapan Zeki Üngör, Şişli’deki evinde Türk ordusunun İzmir’e girdiğini duyunca kalkar ve büyük bir heyecanla içine doğan melodileri piyanoya döker. İki gün çalıştığı bu besteyi arkadaşları da çok beğenince Viyana Konservatuvarı direktörüne gönderilir. 10 gün sonra gelen cevapta eserin çok beğenildiği ifade edilir. Daha sonra millî marş yarışması açıldığında Zeki Bey bu bestesini Âkif’in şiirine uyarlamış ve yarışmaya böylece katılmıştır. Birinci seçilmemesine rağmen 6 yıl sonra ne olduysa bestesi millî marş olarak kullanılmaya başlar. Bu dönemden beri müzisyenler, müzikologlar besteyi sürekli eleştirmişlerdir. Bu eleştiriler halen de sürmektedir. Yapılan eleştirilerin başında eserin bazı bölümlerinin Carmen Silva adlı operetten alındığı, bize ait çizgiler taşımadığı, prozodi—uyum—hataları taşıdığı yönündedir. Yine merhum Yıldırım Gürses’in 1998 yılında bir gazeteye verdiği beyanattaki tabir, aslında çok güzel özetliyordu bu durumu. Diyordu ki merhum Gürses, “Marşın melodik yapısı, sanki tipik bir Osmanlı beyefendisiyle Batı kültürünü temsil eden bir bayanın izdivacı gibidir.”

Aslında çok da haksız sayılmaz bu eleştiriler. İlkokuldan beri büyük bir istekle coşkuyla söylediğimiz millî marşımızı topluluk halinde doğru dürüst söylemeyi bir türlü başaramadığımız bir gerçek. Bakınız millî maçlardan önce, okullarda, törenlerde eseri söylerken çoğu defa nefes alma ihtiyacı duyuyor, bir çok kelimeyi alâkasız yerlerinden bölmek zorunda kalıyoruz. Meselâ öğrencilik yıllarımızda toplu olarak İstiklâl Marşını okuduğumuzda tek bir ağızdan ve tek bir ses olarak okuduğumuzu hiç hatırlamam. Bir dalga halinde bir grup hızlı, diğer grup daha yavaş söyleyip tam bir uyumsuzluk örneği sergilerdi. Bugün de çok farklı değil aslında. İşte bu durum, söz ile beste arasındaki uyumsuzluğun en güzel bir örneğidir.

NURDAN DAMLALAR

“Hem …merhum Mehmed Âkif gibi insaflı, Risâle-i Nur’u fevkalâde takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatların hatırı için biz İstanbul hocalarına dostuz, onlardan gücenmeyiz…”

Said Nursî Emirdağ Lâhikası s. 144 .




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

11.03.2010

E-Posta: alioktay@alioktay. net


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (25.02.2010) - Sevdim Seni, Mâbuduma Cânan diye sevdim...

  (18.02.2010) - Vefat yıldönümünde Sâdeddin Kaynak

  (11.02.2010) - Ormancı türküsü

  (04.02.2010) - Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, sahiplerini buldu!

  (28.01.2010) - Kâzım Karabekir Paşa’nın bilinmeyen bestecilik yönü

  (21.01.2010) - Vefatının 19. yılında Yesâri Asım Arsoy

  (17.12.2009) - NURDAN DAMLALAR

  (10.12.2009) - Hollandalı bir Mevlânâ aşığı

  (02.12.2009) - Dede Efendi

  (18.11.2009) - Hani Çarşamba günü derse gidecektik, Şaban Ağabey?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl