Görüş |
Sanayi üretimi ve istihdam
Sanayi üretimi bir ülkenin büyümesinin yönünü tayin eden en önemli göstergelerden biridir. Büyümenin hangi yönde olacağı ve resesyondan çıkışın sinyali sanayi üretiminden geçiyor. Sanayi üretimi üç ana sektörü barındırıyor; Madencilik ve Taşocakçılığı Sektörü, İmalat Sanayi Sektörü ve Elektrik, Gaz ve Su Sektörü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 yılı Ocak ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı. İlk defa bültende, toplam sanayi üretim endeksi ile başlanan mevsim ve takvim etkilerinden arındırma çalışmalarına madencilik, imalat sanayi ile elektrik, gaz ve su sektörleri de dahil edildi. Aylık bazda karşılaştırmalar kolaylaşmış oldu. Mevsimsellik, sanayi üretim endeksinin açıklanan döneminde, yılında veya ayında verileri etkileyen hava şartları gibi tabii faktörler, sosyal, kültürel ve dinî gelenekler gibi etkenlerin arındırılmasını ifade ediyor. Takvim etkisi ise hafta sonları yanı sıra resmî tatil günlerinin, dinî bayram günlerinin sayısının arındırılmasını, yani çalışma günlerinin göz önüne alınmasını ifade ediyor. Takvim Etkisinden Arındırılmış Endeks, 2010 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 16.1 artış gösterirken, Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Endeks bir önceki aya göre yüzde 0.3 artış göstermiştir. 99,2 olan Üretim Endeksi 2007 Ocak ayının 1,6 puan ve 2008 Ocak ayının 13,4 puan gerisinde ve endeks kriz öncesi rakamlara ulaşmadan toparlanmaya girdik diyemeyiz. Aylık bazda karşılaştırdığımızda toparlanma başlamış olsa da yavaş seyrediyor. Fakat bizdeki bu gelişmenin ABD, AB ve Japonya’dan daha iyi olduğunu da göz ardı etmemeliyiz. 2009 yılının ikinci yarısından itibaren düşüş hız kesmeye başladı, bunda yetkililer tarafından alınan tedbirler ve teşviklerin etkisi büyük. Sanayi üretiminin yıllık bazda yüksek düzeydeki artışlarında geçen yıl krizin etkisiyle üretiminin düşük seyretmesi büyük rol oynuyor. Geçen yıl Ocak ayında sanayi üretimi yüzde 21.4, Şubat ayında 24,4 düşmüştü. Yıl içinde yüksek artış rakamlarının, geçen yılın bu baz etkisi dolayısıyla devam edeceği görülüyor ve Şubat ayında üretimde büyük artışlar yaşanması sürpriz olmayacak. Üretim artışında en büyük etkiyi, ihracata dönük sektörlerin büyük bir sıçrama göstermesi sağlıyor. Fakat, hâlâ ihracatımızda yüzde 50’den fazla payı olan Euro Bölgesindeki sıkıntıların ihracatın önünü tıkaması ve iç talebin yeteri derecede canlanmaması sanayi üretiminin yavaş seyrini devam ettirecek gibi. Sanayi üretimi, millî gelirimizin büyük kısmını oluşturuyor. Bizim için bu çok önemli. Çünkü, üretim olmazsa ihracat olmaz, istihdam artmaz, gelir düşer, harcamalar azalır, ithalat olmaz dolayısıyla dış ticaret hacmi genişlemez…Büyümenin lokomotifi sanayi üretimidir. Bizi en çok ilgilendiren ise sanayi üretiminin istihdama yansıması. İstihdamın olmadığı bir ülkede sonuçlar malûm… Yoksulluk… Açlık…TÜİK verilerine göre, 2009 yılında işsizlik yüzde 14’e yükseldi. İşsizliğin bu kadar artmasında işgücüne yeni katılanların etkisi büyük. Geçen yıl işgücüne katılan 943 bini kişinin sadece 83 bini istihdam edilebildi. 2009 yılında sanayinin daralmasıyla sanayide istihdam kaybı, 311 bin ve bu azalmanın 286 bini imalat sanayinin. Diğer sektörlerde aksine 395 bin artış oldu. Eğer sanayi üretimi daralmasaydı istihdam kaybı olmayacaktı ve işsizlik oranları daha düşük seviyelerde kalacaktı. İç ve dış talep canlanmazsa sanayideki artışlar cılız kalacak ve istihdamda yüksek artışlar olmayacak. Göstergelerin seyri ne olmuş önemli değil… Sanayi büyümüş büyümemiş ne anlamı var… İstihdamı şahlandırmayan bir ekonominin büyümesi sadece millî gelirden büyük pay alanları memnun eder…
GİRAY ŞAN |
11.03.2010 |