S. Bahattin YAŞAR |
|
Zararlıdan uzak durmak, aklın gereği |
Birisi, birisi hakkında bir konuyu bize danışmaya görsün, alimallah anasını ağlatırız. Hemen, hüküm veren pozisyonuna geçip, edalı edalı bir tavır içerisinde, şöyle biraz da kasılarak, ‘hımmm tanırım onu…’ kabilinden, biraz da bıyık altı gülerek, başlarız cümlelere.
Ne de kolay konuşuruz.
Hiçbir şeyin kalmaması için, ‘inciğini, cıncığını’ karıştırırız. Hatta bırakın bildiklerimizi, tahmin ettiklerimizi, hayal ettiklerimizi bile katarız onunla ilgili, yüksek fikirlerimizin içine (!) Sanki kendimiz sütten çıkmış ak kaşığız.
Birilerinin hatalarını konuşurken, neredeyse dudaklarımıza bal sürerler.
Oysa görsek ki, yanlışlıkla kamera kayıtlarına alınmış bir sohbette, biz konu edilmişiz. Ve kendimiz hakkında demediklerini bırakmamışlar. Hatta olmamış ve olması da mümkün olmayan ne çok şeyler de katmışlar.
Her halde, ne güzel olmuş, ne de güzel konuşuyorlar demeyiz, değil mi?
Ölçü ne kadar da yerine oturuyor. “Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir davranışı, başkasına yapmayınız.”
İnsanlar, acı ki, gıybet ederken, işledikleri cinayetin farkında bile değiller. Lâkayt bir yaklaşım var bu ciddî hastalığa karşı. Yıkım da bu zaten.
Oysa, aynı cümleleri ve tavırları kendisine söylenirken izlediğinde, içinde o söyleyenlere karşı ne kadar ciddî bir kirlenme hissedecektir.
Gıybetin, bireysel ve sosyal açıdan ne büyük bir kirlenme meydana getirdiği apaçık.
Hikâye ibretlik.
Bir gün bir tanıdığı büyük filozof Sokrat’a rastladı ve dedi ki:
‘Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?’
‘Bir dakika bekle’ diye cevap verdi Sokrat. ‘Bana bir şey söylemeden evvel, senin küçük bir testten geçmeni istiyorum.’
Buna ‘Üçlü Filtre Testi’ deniyor.
‘Üçlü filtre mi?’ diye sordu adam. ‘Evet, doğru’ diye devam etti Sokrat, ‘Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir.’
Ona üçlü filtre testi dememin sebebi:
Birinci filtre, ‘Gerçek Filtresi’. ‘Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?’
‘Hayır’ dedi adam, ‘aslında bunu sadece duydum ve …’ ‘Tamam’ dedi Sokrat, ‘öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, ‘İyilik Filtresini’.
Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey, iyi bir şey mi?
‘Hayır, tam tersi…’ dedi adam.
‘Öyleyse’ diye devam etti Sokrat. ‘Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat, yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.’
‘İşe Yararlılık Filtresi’.
‘Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?’
‘Hayır’ dedi adam.
‘İyi’ diye tamamladı Sokrat. ‘Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ne işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki?’
Demek, günlük konuşmaları böyle bir üçlü süzgeçten geçirsek, çok daha sağlıklı olacak. İnsanlığa yakışan da budur. Yoksa insanlar kendi kendini yiyip bitirecek.
Not: Bundan böyle 15 günde bir Salı geceleri 22.45'te uydudan yayın yapan Kanal Urfa televizyonunda Pozitif Pencere'yi okuyucularımın duâ ile izlemelerini bekliyorum. 28.02.2010 E-Posta: [email protected] |