Robert MİRANDA |
|
Amerika’da ırkçılığın panzehiri Risâle-i Nur |
Amerika’da, siyah ırkı kötülemek ve karalamak için doğrudan veya dolaylı olarak bir çok çaba sarfedilmiştir. Bu çalışmaların bir çoğu siyahi aileleri insanlıktan çıkarmak amacıyla yapılmış, baskıcı ve ayrımcı (apartheid) ekonomik ve sosyal politikalar uygulanarak, Amerika’nın siyah nüfusunun, orta sınıf Amerikan toplumu içinde erimesi ve yok olması istenmiştir. Siyah kanı ile beyaz kanının birleşmesi fikri bile, Beyaz Amerika’nın ekseriyetinin tüylerini diken diken etmeye yeter. Bu beyaz Amerikalıların çoğu, siyah kanın beyaz kan ile birleşmesinin, beyaz ırkın yüceliğine bir halel getireceği ve lekeleyeceğini düşünür. Bu şeytânî düşüncenin kökenlerini, bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri’nde en kötü hâliyle yaşanılan kölelik uygulamalarında görmek mümkündür. Bu lânetli düşünceler ciddî mânâda şerlidir ve bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri’nde kendilerini “Tanrı’nın hizmetkârları” olarak tanımlayan bir takım güçler tarafından uygulanmıştır. Bu tür beyaz gruplardan bazıları, Beyaz Hıristiyan Şövalyeleri (White Christian Knights), Ku Klux Klan, Dazlaklar (Skin Heads) ve The Breed (Soy) gibi ırkçı gruplardır. Amerika’nın bu yerel terörist grupları, Birleşik Devletlerin kırsal kesimlerinde faaliyet gösterir ve beyaz olmayan yahut Hıristiyan olmayan insanlar üzerinde sistematik bir terör uygularlar. Bir kaç haftadır Yeni Asya için yazı yazamıyordum, çünkü Ohio eyaletinin doğu kesimindeki küçük bir kasabada, yine böyle bir terörist grubun faaliyetlerini protesto etmek ve onlarla yapılan mücadeleye destek vermek amacıyla yapılan faaliyetlere katılmaktaydım. Ocak ayında, Batı Pennsylvania ve Doğu Ohio’nun Appalachian dağlarının eteklerinde yer alan bölgesinde faaliyet gösteren bir yerel aktivist grup, sözkonusu bölgede Ku Klux Klan ve beyaz militanlardan oluşmuş bir başka terörist grubun siyahi öğrencilere saldırılar düzenlediği ve Ohio’nun Nelsonville şehrinde siyah aileleri rahatsız ettiklerine dair bilgi vererek insanî kurum ve kuruluşları ve aktivistleri bu terörle mücadeleye çağırmıştı. Bu bölgede yaşamakta olan bir arkadaşımdan konu ile ilgili bir mail aldım ve durumun ciddiyetini kavradım. Zira arkadaşım özellikle Nelsonville’de bir teknik kolejdeki siyahî öğrencilerin tehlike altında olduğu ve sözkonusu terörist grubun bu okuldaki genç siyahî öğrencilerin öldürülmesi konusunda militanlarına çağrıda bulunduğu bilgisini verdi. “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Kur’ân-ı Kerim, 4:135) Ben de arkadaşımın bu yardım çağrısına kayıtsız kalamazdım. Ben bir Müslümanım! Adaletsizliğin karşısına dikilmek ve adaleti sağlamak için mücadele etmek benim birincil vazifemdir. Mazlûmun hakkını zalime karşı savunmayı ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü yerde İslâm’ın doğru yolunu ve adalet anlayışını duyurmayı boynumun borcu bilirim. Bir Müslüman, vatanını ve vatanı içinde yaşayan yurttaşlarını ve hemşehrilerini sever; aynı zamanda her nerede adaletsizlik ve zulüm olduğunu görse, gidip o kötülüğü def etmek için mücadele eder. “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman, 78) Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) hayatı şüphe bırakmayacak derecede bize gösteriyor ki, İslâmiyet, takipçilerinin mücadele etmelerini isteyen bir dindir. Zira Kur’ân-ı Kerim, kendisini okuyanları “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” konusunda defaatle teşvik etmektedir. Ohio’nun Nelsonville şehrinde, İslâm’ın barış ve adalet anlayışı konusunda bir konuşma yaptım. Türkiye’de Bediüzzaman Said Nursî’nin başlatmış olduğu nurlu ve büyük müsbet hareketten bahsettim. Bu küçük kasabadaki insanlar, Said Nursî’nin, sözleriyle İslâm’ın barış anlayışını, nefret ve düşmanlığa karşı nasıl kullandığını ve mücadele ettiğini can kulağıyla dinlediler. Şüphesiz Amerika’daki ırkçı gruplarla mücadelemiz devam edecektir. Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, bu kardeşiniz, Amerika’da Doğu Ohio’da küçük bir kasabada, daha önce hiç Said Nursî’nin adını duymamış bu insanlara, düşmanlıkla nasıl mücadele edeceklerini ve Risâle-i Nur’un aydınlatıcı fikirlerini anlatma fırsatı yakaladı. Gelecek yazımda Ohio’daki başka hatıralarımı da anlatacağım inşallah. Allahu Ekber.
Tercüme: Umut Yavuz
Risale-i Nur in America
In America, many efforts are made subliminally and directly to paint the Black race as inferior and violent. Much of this is done to dehumanize Black families so that economic and social policies of oppression and apartheid are maintained in order to contain America’s Black population from melting into the mainstream of American society.
A vast majority of White America deplores the notion of any mixing of Black blood with White blood. Many white Americans see the mixing of Black blood with whites as a deluding of white racial supremacy.
This evil notion is rooted in the inhumane practice of slavery which once permeated in the United States. These wicked ideas are evil and have been up held by forces in the United States who claim they are servants of God. Such white groups are known as the White Christian Knights of the Ku Klux Klan, Skin Heads and the Breed.
These American domestic terrorists groups roam the rural countryside of the United States and terrorize anyone who is not white or of the Christian faith as they see it.
For the past few weeks, I have been unable to write for Yeni Asya News because I have been engaged in a struggle to defeat these groups terrorizing a small town in the Eastern part of the state of Ohio.
In January, a local activist organizing in the region of the Appalachian foothills of Western Pennsylvania and Eastern Ohio alerted activist networks around the country that the Ku Klux Klan and a white power militia group was attacking Black students, and terrorizing Black families in a town called Nelsonville, Ohio.
I received an email from a friend in the area who informed me that the situation was serious and that Black students at a small technical college in Nelsonville were especially in danger because an edict by the terrorist organizations was made calling for the murder of young Black students at the school.
“O you who believe! Stand out firmly for justice, as witnesses to Allah; even though it be against yourselves, or your parents, or your kin, be he rich or poor, Allah is a Better Protector to both (than you). So follow not the lusts (of your hearts), lest you may avoid justice, and if you distort your witness or refuse to give it, verily, Allah is Ever Well Acquainted with what you do”. [4:135]
I responded to my friend’s call for help. I am a Muslim! It is my duty to stand against injustice and to promote justice. I see it as my obligation to defend the weak against the wicked, and to promote the way of Islam in times of injustice.
A Muslim loves his country and fellow citizens and residents, and at the same time, whenever a Muslim sees that any injustice is being committed, a Muslim should rise to expose the evil of the injustice. “Whoever among you sees an evil action, let him change it with his hand [by taking action]; if he cannot, then with his tongue [by speaking out]; and if he can not, then with his heart [by hating it and feeling that it is wrong] – and that is the weakest of faith” (Narrated by Muslim, 49)
There should be little doubt in anyone's mind that the Qur’an or the biography (Seera) of the Prophet Muhammad (peace be unto him)—that Islam is a religion that requires activism from its followers. The Qu’ran repeatedly exhorts its readers to be proactive in establishing good and preventing evil.
In Nelsonville, Ohio, I spoke of peace and Islam. I spoke of Bediuzzaman Said Nursi and his profound and enlightening movement in Turkey. I was able to get the people of this small town to listen to how Said Nursi stood against words of hate and used his words to promote peace and Islam.
Our struggle to defeat racist groups in the United States will continue, but at least for one moment in time, this Muslim was able to stand against hate groups and promoted the ideas of Risale-i Nur in a small town in Eastern Ohio.
Next week I will share my experiences with horses in Ohio.
Allah Akbar.
19.02.2010 E-Posta: [email protected] |