Raşit YÜCEL |
|
Keşif kolları |
Hayat her zaman bir istikamet üzerine gitmez. İnişleri vardır, çıkışları vardır. Acıları vardır, sevinçleri vardır. Bir de “keşif kolları” vardır. “Vücudunda tavattun eden hastalıklar” anlamına gelir bu. Bediüzzaman Hazretleri bu tesbitte bulunur. “Keşif kolları”dır. Belirli bir yaştan sonra çeşitli hastalıklar insana dâvetsiz misafir olarak gelir. Kimi midesinden, kimi kalbinden, kimi ciğerlerinden, kimi gözünden, kimi kulağından, kimi şekerinden, kimi bel fıtığından, kimi ayaklarından, kimi kollarından, kimi romatizmadan… Ve uzayıp gider “keşif kolları”... Bazen de dayanılmaz haller alır bu acılar. Sabredenler olur, sabrı taşanlar olur... İnsan işte böyledir. Et ve kemikten ibarettir. Yetmiş kiloluk bir vücudun ancak dört kilosu kemikten ibarettir. O da 35 yaşından sonra gitgide mukavemeti azalır. Onun için futbolcular genelde 35 yaşından sonra mesleğini yapamaz hâle gelirler. Dirençler azalır. Belimiz bükülmeye başlar. Vücudumuz kırışmaya devam eder. Dünyaya karşı his ve arzularımız azalmaya başlar. İşte hayat böyledir. “Keşif kolları” bir anlamda ikaz ve hatırlatma mekanizmasıdır. Ölümün öncü hayat halleridir. Bu vücut olayları mânevî hayatımıza yön vermelidir. Bu “keşif kolları” sadece yaşlılara has değildir. Bütün insanlara aittir. Genç yaşta bir takım hastalıklara muhatap olan nice insanlarımız vardır. Her yaşın bir imtihanı vardır. Zîrâ “Hayat musîbet ve hastalıklar ile tasaffî eder. Yeknesat istirahat döşeğindeki hayat hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade şerr-i mahz olan ademe gider ve ona yakındır” tesbitinde bulunan Said Nursî Hazretleri hayatın her şart ve şeklinde bir kader kaleminin ince çizgileri ile donatıldığını belirtir. İster engelli olsun, isterse sıhhatli olsun fark etmez. Hayat her insana aynı şartları sunar. Bazen refah ve zevk insanın felâketine sebep olur. Kimi zaman da musîbet ve hastalıklar insanın ebedî hayatının kurtuluşuna sebebiyet verebilir. Ve bizler bu “keşif kolları”nın sıcak temasları ile hayatımızı devam ettiririz. Bunlar ehl-i iman için musikînin nağmeleri gibi gelir. Not: Bu Cuma akşamı Balıkesir, Cumartesi Bandırma, Pazar günü ise Ankara Pursaklar’da saat 20.00’de “Nur hizmetinde Nurlu Hatıralar“ adlı seminerlerde okuyucularımız ve dostlarımız ile beraber olacağız. İnşallah.
18.02.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (21.01.2010) - Aynı hataya iki defa düşmek (10.12.2009) - Yastık altındaki altınlar... |