Raşit YÜCEL |
|
Zulüm damarı |
Hayat bu… Kaç çeşit hâlleri vardır... Bunlardan biri de “zulüm”dür. Bu damar insanlarda olduğu gibi bazı hayvanlarda da vardır. Zulüm şiddeti doğurur, şiddet ise nefrete zemin hazırlar. En mülâyim zannettiğimiz insanların bile kimi zaman nasıl canavarlaştığını görürüz. Bu, insanın bir yerlerinde gizlidir. Yeri geldiği zaman, yuvasından çıkan bir canavar gibi saldırıya geçer. O zaman yaptığı tahribâtı tarif etmek mümkün değildir. Yakar, yıkar, dağıtır, her şeyi alt-üst eder. Neticesi korkunçtur. Ya bir cana kıymış, ya bir gönül kırmış, ya da bir yerleri dağıtmıştır. Bu haller zulüm damarının şâha kalktığı anlardır. Bunu frenleyecek olan ise, akl-ı selimdir. Zulmün yaşandığı ortamlarda ya gözyaşı vardır, ya da şiddetin doğurduğu karşı nefret halleri... Küçük bir mesele yüzünden dağ gibi şeyler yerle bir olur. Mesele, tamiri mümkün olmayan bir hâl alır. Sonucu ya hapishanelerdir veya gönül zindanlarıdır. Bunun cezası bedenle çekilen bir bedeldir ya da vicdan azabıdır. İş işten çoktan geçmiştir. Gönüller kırılmış, hisler hayata hâkim olmuştur. Bu haller ya aile hayatında yaşanır veya hayatın diğer alanlarında. Hiç önemi yoktur (!); “öfke baldan daha tatlı” hâle gelmiştir. Bunun çaresi bellidir. Taşkınlıkları ve zulüm damarını harekete geçirmeden önce “Öfkelenme!” hadisini hatırlamamız gerekiyor. Bu ültimatom bize rehber olmalıdır. Zulüm damarı haklı konularda dahi olsa müsbet netice vermesi zordur. “Kavl-i leyyin” denilen güzel davranış yabana atılmamalıdır. Cenâb-ı Hak insana sadece bu zulüm damarını vermemiştir. İnsaf düsturunu, müsamahayı, hoşgörüyü, kusura bakmamayı, affediciliği neden unuturuz? Yersiz öfke ve neticeleri, hayatın acı halleridir. Bir çok insanı yakar ve kavurur. Hayat o zaman çekilmez hâller almaya başlar. Tamir edilmeyecek bir duruma gelir. Cehaletin ve kaba davranışların yaşandığı bu ortamlarda insî ve cinnî şeytanlar cirit atmaya başlarlar. Şeytanların istediği şey de zaten budur. Asude bir hayat çoğu zaman tatile çıkar. Ailede ve iş hayatında asık simalar sergilenmeye başlar. Bir tebessüm ve bir güzel kıvılcım, her şeyi silip süpürür halbuki. Fakat bunu her insan da yapmaz ve yapamaz. Çünkü, zulüm damarı hâlâ vazifesini devam ettirmektedir. Nice haneleri nice gönülleri yıkarak... 17.12.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (10.12.2009) - Yastık altındaki altınlar... (19.11.2009) - Yollar ve yıllar (05.11.2009) - Acı haber ve Şaban Döğen |