Mehmet KARA |
|
Paşam, sen bilemezsin bunu! |
KEY ödemeleri ile ilgili konu Meclis Genel Kurulu’nda görüşülürken “darbe” tartışması yapıldı. Nereden çıktı demeyin. Meclis’te konuşulurken başka bir konuda da görüş bildirmek adeta gelenek haline geldi. CHP İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, halkın, müdahalenin zarurî hale geldiğine karar vermesi durumunda darbenin olacağını söylemesi tartışmaları alevlendirdi. Darbe, darbe planlamak gibi kelimeleri sık sık duyduğumuzdan her halde dikkatimizi çekiverdi. Meclis tutaklarında ki “darbe tartışması”nın bazı bölümlerini aktaralım: Esfender Korkmaz- Ben demiyorum ki “Türkiye’de illa müdahale olsun” ama halk, müdahalenin zaruri hâle geldiğine karar verirse olur. Bunu halka söyletmeyin. Ahmet Yeni (AKP, Samsun)- Siz bir milletvekili olarak nasıl söylersiniz bunu? Yılmaz Tunç (AKP, Bartın)- Ayıp… Ayıp… Demokrasiden korkma, demokrasiden! Esfender Korkmaz (Devamla) … Türkiye’de ortalama Kasımdan Kasıma TÜFE 5,53, buna mukabil Diyarbakır’da 7,83. Ee yazık değil mi, Diyarbakır halkı ne diye daha pahalı ürün alsın, ne diye bunu Diyarbakır halkı çeksin, neden çeksin? Mehmet Tunçak- Paşam, sen bilemezsin bunu! Paşam sen hâlâ darbeyi savunuyorsun Mecliste. Esfender Korkmaz- Ben, bunu senden de iyi bilirim. Senin yaşın kadar da benim tecrübem var. Tartışma böyle sürüp gidiyor. Artık şu “darbe” kelimesi ağızlara alınmasa daha iyi olmaz mı? Almayalım ki, demokrasiyi, milletin refahını, huzurunu konuşabilelim. * * * YÜZYÜZE GÖRÜŞEMEZ HALE DÜŞMEK Son yıllardaki liderler arasındaki söz düellosundaki üslup bozukluğu sık sık dile getiriliyor. Millete örnek olması gereken siyasiler bazen ağza alınmayacak sözler, hakaretler hatta küfürler söyleyebiliyor. Böyle olunca da yüzyüze bakmakta zorlanılabiliyorlar. Bu da işi kutuplaşmalara kadar götürebiliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Hiç ayrım yapmadan herkese söylüyorum. Herkesin ağzından çıkanı kulağı duysun. Ağzından çıkanı önce bir dinlesin” uyarısını yaptıktan sonra Köşk’te liderler zirvesini yapmayı düşündüğünü açıklamıştı. Bu teklife hem Erdoğan’dan, hem de Baykal’dan hemen “red” cevabı geldi. Erdoğan, “Hükümeti ihanetle, hıyanetle adeta hakarete maruz bırakan bir anlayıştan ben hiçbir şey beklemiyorum ve onlarla bir araya gelmeyi de arzu etmiyorum” derken Baykal “İktidar bu anlayışıyla devam ettiği sürece biz konuşsak da konuşmasak da bir şey değişmez” diyerek kapıları kapattılar. Bir başbakan anamuhalefet partisinin lideriyle 3,5, diğer muhalefet partisi lideriyle 6.5 yıldır görüşemiyorsa bir eksiklik yok mu? Unutmamak lâzım ki, demokrasilerde iktidar kadar muhalefette ödemlidir. Muhalefet olmazsa onun adı diktatörlük olur. Millet artık siyasilerden üslûplarına dikkat etmesini ve sorunlarına çözüm bulmasını bekliyor. * * * ONLAR SİZİN DENGİNİZ DEĞİL! YÖK Danıştay’ın kararından sonra çıkış yolu ararken, diğer yanda sınavı bekleyen yüzbinlerce öğrenci ve ailesi şaşkınlık ve merak içinde ne olacağını bekliyor. Danıştay’ın durdurma kararından sonra birçok sivil toplum kuruluşu tepkilerini değişik vesilelerle dile getirdi. Konunun direk muhatabı olanların da sesleri fazla çıkmasa da çıkınca da “büyükleri”ne ders verir nitelikte oldu. Kendilerine “Genç Siviller” diyen bir grup geçtiğimiz hafta içinde “eşitliği” sağlayan kararı durduran Danıştay binasının önünde bir eylem yaptı, Danıştay hâkimlerine noter yoluyla ihtarname gönderdi. Burada lisede okuyan bir öğrencinin okuduğu ortak metindeki mesaj pekçok şeyi anlatıyordu: “Paranoyalarınız için ne yaparsınız yapın, ama ne olursunuz çocuklarla uğraşmayın. Onlar sizin denginiz değil. Onlar daha çocuk. Size itiraz edemezler. Haklarını savunamazlar. Seslerini duyuramazlar. 13-14 yaşında verilmiş kararlara bütün bir ömrü mahkûm etmek zulümdür. Buna hakkınız yok.” Fazla söze gerek var mı? * * * ‘ŞART’A BAK YÖK’ün meslek liselerindeki katsayı eşitsizliğini kaldırmasından sonra Danıştay’ın bu kararı durmasının ardından meslek liseleri tekrar Türkiye’nin gündemine geldi. Meslek lisesi denildiğinde hep imam hatipler akla geliyor. Çünkü 28 Şubat döneminde YÖK’ün aldığı karar İHL’leri hedef almış, diğer meslek liseleri de “yaşın yanında kuru da yanar” atasözü gereği yanmışlardı! Meslek liselilerini ilgilendiren bir haber okuduk ki, şaşkınlık içinde kaldık. Genelkurmay’ın sitesinde “Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı ile bağlı birlikleri için açıktan memur alımı” başlığı ile bir ilân yayınladı. İkisi bayan toplam 14 güvenlikçi ve hizmetli kadrosu için alınacak personelde aranacak şartlar sıralanırken, “Lise mezunu (meslek liseleri hariç) olmak” notunun düşülmesi dikkat çekiciydi. Haberi okuduğumuzda aklımıza başörtüsü yasakçıların kafalarında yatan “Başörtülünün okumakta, çalışmakla ne işi olur, temizlik yapsınlar, tarlada çalışsınlar” mantıklarını getirdi. “Meslek liseli isen mesleğini yap. Git tornacı ol, kaynakçı ol, araba tamirciliği yap, imamlık yap. Ne işin var başka işlerde…” 14.12.2009 E-Posta: [email protected] |