Mehmet KARA |
|
Öymen, Dersim, CHP ve Lagendijk |
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in 10 Kasım günü Meclis’te yapılan görüşmelerde sarfettiği “Dersim”le ilgili sözleri tartışılmaya devam ediyor. Öymen ne demişti oradan başlayalım: “Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp ‘Bu savaşı bitirelim’ demedi. Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Kimse ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım’ dedi mi?” Öymen’in bu sözleri açılım görüşmesindeki kavga, gürültü arasında önce pek dikkat çekmemişti. Belki de kimse Öymen’in önce ne söylediğine dikkat etmemişti. Ettiğinde de eleştiri okları ona yöneldi. Sivil toplum kuruluşlarından, eski ismi “Dersim” olan Tunceli’den ve Türkiye’nin değişik bölgelerinden açıklamalar, protestolar ve tepkiler gelmeye başladı. Görüşmeler sırasında konuşmayı CHP’lilerle birlikte alkışlayan ve aslen Tuncelili olan CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tunceli ziyaretindeki açıklamasında Öymen’in istifa etmesini ima ederek “Gereğini yapsın” sözünün ardından da parti içinde kaynamalar başladı. “Marifetli” bir diplomat olan Öymen’in bu işin içinden nasıl sıyrılacağını çok iyi bilmeli ki, hemen Mustafa Kemal’e sarıldı. “Ben mi bastırdım Dersim isyanını? O zaman Atatürk niye böyle davrandı? Celal Bayar Başbakan’dı. Fevzi Çakmak da Genelkurmay Başkanı. Onlar da mı faşistti?” derken kimsenin Mustafa Kemal’e bir şey diyemeyeceğini hesap etti ama öyle olmadı. Öymen, buna sarılırken de korkutmasını da bildi. Marifetli(!) dedik ya… “Ben Atatürk’ün devlete silâh çekenlerle nasıl mücadele ettiğini anlattım. İtiraz edenler bana niye itiraz ediyor. Atatürk’ün yaptıklarını anlattım. Cesareti olan Atatürk’e itiraz etsin, Atatürk hata yaptı desin, Atatürk bile bile yanlış yaptı deyin… ” diyerek kendisini savunmaya(!) geçti. (Bugün, 13.11.2009) Sonrası malum, Öymen, yanlış anlaşıldığını söyleyip özür diledi ama sözlerini geri almadı. Genel başkanının yanında gülücükler saçarak partisinin grup toplantısına girdi. Partinin “grup” başkanvekili olan Kılıçdaroğlu ise “grup” toplantısına gelmedi. Genel başkanına ters düşmemek için geri adım atmak zorunda kaldı. Son olayda galip gelen Öymen’in oldu. Şimdi görülüyor ki, aslında iyi bir polis-kötü polis oyunu oynanmış. * * * Gelinen noktada Öymen “artık konuşmayacağım” deyip sözlerinin unutulmasını sağlamaya çalışıyor. Başbakan bile “Dersim katliamı” dedi. Dersimde o tarihlerde öldürülen 13 bin kişiyi, yerlerinden yurtlarından sürülen 12 bin kişiyi bilmeyenlerde bu sayede öğrenmiş oldu. Aslında Baykal’ın sahiplenme duygusu ilk değil. Daha öncede Önder Sav’ın hacca gitmek isteyen yaşlı bir partiliye ‘Boş ver Araplara para kaptırma’ tavsiyesinin(!) ardından alaycı bir üslupla ‘Bakarsın Muhammed seni bırakmaz’ dediğinde büyük tepkiler çekmiş, onun da istifası istenmişti. Ancak Sav ne özür dilemiş ne de istifa etmişti. Toplantılara katılmayarak, ortalıkta pek görünmeyerek kendisini ve olayı unutturmaya çalışmıştı. Tıpkı şimdi açık açık Öymen’e sahip çıkan Baykal o dönemde de Sav’a sahip çıkmıştı. Aslında bu konuşmadan günler önce CHP’nin niye iktidar olamadığını Kılıçdaroğlu, “Birinci neden, bizim yüzümüzden” şeklinde açıklanmıştı. Böyle giderse de Kılıçdaroğlu haklı çıkacaktır. Bırakın iktidarı son olaya tepki gösterenler “CHP’den utanıyoruz” noktasına geldi. Öymen’in “Atatürk’ün partisine mensup birisi olarak Atatürk’ün yaptıklarından utanç mı duyacağım” sözünü duyduğumuzda aklımıza başka bir “utanç” sözü geldi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk Yeni Şafak’ta yayınlanan röportajında şöyle demişti: “Türkiye’de AB karşıtı bir parti kolay iktidar olamaz, çünkü toplum AB’yi istiyor. CHP’nin düştüğü duruma bakın ki, bir zamanlar yenilikçi olan CHP şimdi AB’ye tavır alarak politika yapıyor. CHP’den utanç duyuyorum…” ( 20 Nisan 2009) Bu olaydan sonra Alevi vatandaşlar utanıyor. Sav’ın sözlerinden sonra dindarlar utanmıştı. Zaten demokratlar her zaman utandı. Kala kala kaldı ulusalcılar. Onların da bazıları MHP’yi destekliyor. Bir de “Atatürkçülerin” desteğini unutmayalım. Baykal, Öymen ve Kılıçdaroğlu, “o iş artık bitti” deseler de bu iş daha çok su götürür, kapanması da uzun zaman alır. Seçimlere iki yıldan daha az bir süre kaldı. Şimdi CHP’nin politikalarından utananlar, utandıklarını unutmazlarsa CHP’nin hali hiç iyi değil. 21.11.2009 E-Posta: [email protected] |