15 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Hüseyin GÜLTEKİN

Bazı hassasiyetlerimizi muhafaza edelim


A+ | A-

Hata ve kusurlar bize mahsus; günahlara girmek de beşer olmamızın bir gereği... Bilhassa günümüzde, bilerek veya bilmeyerek kusur, günah işlemeyen insan yok. Kaldı ki ne kadar mükemmel olursa olsun, ne derece dindar ve müttaki olursa olsun her insan, hata yapabilir, günah işleyebilir.

Kulunun bu yapısını, bu özelliğini nazara alan Yüce Allah, kulunun işlediği kusur ve günahlardan temizlenip, kurtuluşa ermesi için istiğfar ve istiâze yolunu açık tutmuş. İsteyerek veya istemeyerek işlediği hata ve günahlarından pişmanlık duyup istiğfarda bulunan kulunun bu nedametini kabul edip, günahlarını affediyor. Yeter ki kusurlarımızın farkında olalım, kusur ve günahlarda ısrarcı olmayalım, pişman olup, kusurlarımızı itiraf edip, Allah’tan affımızı dileyelim.

Bu noktada Bediüzzaman’ın; “Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiâze eder. İstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur” (Lem’alar, s. 138) tesbiti, kusur ve günahlardan temizlenmenin kısa ve etkili yolunu gösteriyor.

Bütün mesele işlediğimiz hata ve kusurlardan pişmanlık duyup, üzüntü çekip çekmediğimiz meselesidir. Bilerek veya bilmeyerek yaptığımız günah ve kusurlarımızdan dolayı iç dünyamızda bir rahatsızlık, bir vicdan azabı çekiyorsak, bu hâl bir nev’î pişmanlık ve nedamet işaretidir ve eninde sonunda bizi istiğfara götürerek affımıza vesile olabilir.

İşlediğimiz kusur ve yanlışlarımızdan ötürü herhangi bir rahatsızlık hissetmiyorsak, herhangi bir pişmanlık ve üzüntü duymuyorsak, işte o zaman bizim için tehlike çanları çalıyor demektir. Bu demektir ki yaptığımız hatalarımızı göremiyor, işlediğimiz günahları hafife alıyor ve dolayısıyla işlediğimiz günahları ve suçları itiraf etmek aklımıza gelmiyor. Ve bunun bir sonucu olarak istiğfar edip Allah’tan affımızı dilemek de aklımıza gelmiyor.

Bu mânada Bediüzzaman’ın; “Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa müstahak olur” (Lem’alar, s. 138) teşhis ve tesbitini iyi okuyup, yaşamakta fayda var.

Ortada acı fakat gerçek bir durum vardır ki, bazı hassasiyetlerimiz kırıldı. Ehl-i din olarak çok duyarlı, çok hassas olmamız gereken konularda dahi, olması gerekli dikkati ve titizliği gösterme noktasında üzerimize düşeni yapamaz hâle geldik. Dünyanın çekiciliği, modernizm ve maddiyât, ehl-i din olarak çoğumuzu sarstı ve sarsmaya devam ediyor. Çabuk toparlanıp, silkinip üzerimize sinen bu ülfet ve gaflet tozunu, pasını söküp atmazsak, dünyevî ve uhrevî hayatımızı tehdit eden bu tehlike daha da büyüyecek gibi görünüyor.

Avâm-ı ehl-i dinin nümûne-i imtisâl olarak bildiği ve benimsediği, rehber insan olarak tanımlanan insanlarda dahi dînî yaşantılarda müşahede edilen keyfemâyeşâ haller ve lâkaytlıklar hiç şüphesiz hayra alâmet olmayan durumlar olsa gerek. Toplum olarak günah ve hataları işlemekteki ülfet ve alışkanlıkların zamanla gafletlere dönüşerek, akıl almaz duyarsızlıklara ve oradan da işlenilen suç ve günahları savunmaya kadar götürmesi, gerçekten günümüz ehl-i dini adına acı ve ürkütücü bir hâldir.

Mü’minin hâli böyle mi olmalıdır? Bu duyarsızlığa, bu lâkaytlığa nereden geldik, nasıl düştük? İyi ve doğru bir muhasebenin yapılıp, silkinip yeniden kendimize gelmemiz lâzım.

Efendimizin (asm), “Kâfir, fâcir, günahını burnundan geçen bir sinek gibi hafif görürken; mü’min, dağ üzerine düşecekmişçesine korku ve endişe içerisinde olur” hadis-i şerifini iyi okuyup, doğru tahlil edip, nefis muhasebemizi yeniden yapmakta fayda var.

Ayrıca Bediüzzaman’ın; “İnkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır” tesbitindeki derin mânâyı da tefekkür etmekte zarûret var.

Yine bu meyanda Bediüzzaman’ın; “İman etmek, Kur’ân-ı Azimüşşan’ın ders verdiği gibi, O Hâlıkı, sıfatlarıyla, isimleriyle, umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek; ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tevbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir” (Emirdağ Lâhikası, s. 177) teşhis ve tesbitini de çok iyi tahlil edip değerlendirmek gerekir.

15.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.11.2009) - Meşveret-i şer’iye, her sıkıntının ilâcı

  (01.11.2009) - Hata ve kusurların hayırlısı olur mu?

  (25.10.2009) - Evvelâ Allah’ın rızası

  (18.10.2009) - Tesanüd şart

  (11.10.2009) - Boş zaman yoktur; boşa geçirilen zaman vardır

  (04.10.2009) - Tuhaf hâl ve davranışlarımız

  (27.09.2009) - “Zaman cemaat zamanıdır”

  (20.09.2009) - Eski ve yeni bayramlar

  (06.09.2009) - Kuru çubuk hükmünde olduğumuzu kabullenmek

  (30.08.2009) - Hizmette hırs göstermek doğru mu?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.