27 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Hüseyin GÜLTEKİN

“Zaman cemaat zamanıdır”


A+ | A-

Bediüzzaman, bu zamanın cemaat zamanı olduğunu söylüyor. Zamanın Bedii’si böyle diyorsa bu tesbiti ciddiye alıp, o istikamette bir duruş sergilemek, o doğrultuda bir tavır içinde bulunmak, bütün ehl-i dinin göz önünde bulundurması gereken bir vazife olsa gerek. Bilhassa hakkı tebliğle vazifeli olanlar, İ’lâ-i Kelimetullah’ı her şart altında yapmakla yükümlü olanların, Bediüzzaman’ın bu asırda cemaat olmanın ehemmiyetine dair tesbitini ve tavsiyesini dikkate alıp, kulak ardı etmemeleri gerekir.

İsterseniz, Bediüzzaman’a kulak verelim: “Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükmeder ve dayanabilir. Büyük bir havuza sahip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enaniyet ve şahsiyetini o havuza atmaktır ve eritmek gerektir. Yoksa, o buz parçası erir, zayi olur; o havuzdan da istifade edilmez.” (Kastamonu Lâhikası, s. 106)

Görüldüğü gibi ehl-i hakikat için cemaat olmanın önemini çok net bir şekilde nazarlara verdikten sonra Bediüzzaman, akabinde de herkesin, bir buz parçasına benzettiği enaniyetini ve şahsiyetini ortak olan bir havuzda eritmesi gerektiğini; buna uyulmadığında da, yani şahsiyet ve enaniyetlerden vazgeçilmediği takdirde de, bu kişilerin şu veya bu şekilde mânevî zararlarla karşı karşıya olacaklarını ihtar ediyor bizlere.

Konu ile alâkalı olarak Üstadın şu ifadelerine de bakalım isterseniz: “Şu zaman cemaat zamanıdır, şahıs zamanı değil. Şahıs ne kadar dâhî ve hattâ yüz dâhî derecesinde olsa, bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevîsini temsil etmezse, muhâlif bir cemaatin şahs-ı mânevîsine karşı mağlûptur.” (Mektubat, s. 425)

Açıkça görüldüğü gibi Bediüzzaman, şahısları bir değil, yüz dâhî derecesinde bile olsa bir cemaate dâhil olmadıkça, tek başına kaldığı müddetçe muhalif bir cemaate karşı mağlûp olacağını haber veriyor.

Bazı hizmet ehlinin gözden uzak tuttukları durum bu olsa gerek. Yalnız başına kalmanın, cemaatten uzak durmanın getireceği tehlikeyi nazara almadan hizmet edeceğim zannıyla yola çıkan bazı hizmet erbâbının, kısa bir zaman içinde ne gibi tehlikelerle ve zorluklarla karşılaştıklarını ve eninde sonunda çaresiz kalıp pes ettiklerini görüyoruz.

İnsanı, bir cemaat içerisinde bulunmaktan alıkoyan çok değişik sebepler bulunmakla birlikte, en çok görüleni, cemaatte gerçekten bulunan veya bulunduğu zannedilen bazı kusur ve hatalar; istemeyerek de olsa vuku bulan bazı incinmeler, kırılmalar; en önemlisi de insanın kendisine gerçekten verilen veya bazan da öyle vahmettiği bazı kabiliyet ve istidatların verdiği enaniyet ve gurur saikasıyla farkına varmadan içine düştüğü aşırı bir güven ile “Bir cemaate dahil olmadan da arzuladığım hizmetlerde bulunabilirim” gibi yanlış ve isabetsiz düşüncelerdir.

Hemen belirtelim ki, bu ve benzeri sebeplerin hiçbirisi, dünya ve ahiret hayatımızı her türlü tehlikeden koruyan cemaatten ayrılmamızı haklı kılmaz. Çünkü birlikte olduğumuz kardeş ve ağabeylerden ayrılmanın bedeli, faturası, bilelim ki evvelâ bize çıkar. Cemaate hiçbir şey olmaz, o yoluna, hizmetlerine devam eder.

Ayrıca insafla düşündüğümüz zaman, cemaatler de tıpkı insanlar gibidir. Hangi bir insan hatasız ve kusursuz oluyor ki, değişik huy, mizaç ve meşreplerden meydana gelen cemaat kusursuz, hatasız olsun? Keşke kusurlar, hatalar hiç olmasa... Ama arzu edilmeyen bazı kusurları bahane ederek kenara çekilmek çare midir? Kâr-ı akıl mıdır?

Diğer taraftan istenmeyen incinmeler, kırılmalar hususunda da, her yönüyle rehber olarak kabullendiğimiz Bediüzzaman’ın; “Bin haysiyetim olsa kardeşlerim arasındaki uhuvvete fedâ ederim... O çirkin sözlerin hepsini kendime alıyorum...” gibi ferâgat dolu sözlerini dinleyen ihvanlar, haklı dâhi olsa kırılmalara sebep olan kardeşlerine karşı nazar-ı müsamaha ile bakması gerekmez mi?

Son olarak, birer nimet mânâsında insana verilen bazı kabiliyet ve istidatlara güvenip, cemaati beğenmeme gibi ucb ve gururu akla getiren durumlar ise, elbette Nur Hadimleri için akla getirilemeyecek hallerdir.

27.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.09.2009) - Eski ve yeni bayramlar

  (06.09.2009) - Kuru çubuk hükmünde olduğumuzu kabullenmek

  (30.08.2009) - Hizmette hırs göstermek doğru mu?

  (23.08.2009) - Muzır manilerin de çaresi vardır

  (09.08.2009) - Bir itidal ve sabır örneği

  (02.08.2009) - Yaşlandıkça gençleşen adam

  (26.07.2009) - Ana-baba haksız da olsa, rızası alınmalı

  (19.07.2009) - İntisabın getirdiği sorumluluklar

  (12.07.2009) - Hata ve kusurlarımızı görebilmek

  (05.07.2009) - Nur Talebesinin tatili

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.