28 Eylül 2009
Anasayfa| Güncelr| Dünya| Ekonomi| Spor| Görüş| Lahika| Röportaj| Yazarlar | Ramazan | Gün Gün Tarih
Yeni Asyadan Size |
|
Bayat ekmek, eski gazete |
Gazetemizin hem fahrî bir yazarı, hem de 40 yıllık kadîm ve aktif bir okuyucusu olan Osman Zengin’in bu köşeye uygun düşen yeni bir yazısını daha birlikte okuyalım:
*** Cenâb-ı Hakkın çok kıymetli bir nimeti olan ekmeğin, bizim kültürümüzde ve inancımızdaki yeri ayrıdır. Ecdadımızdan, anamızdan, babamızdan bize tevarüs eden bir hisle ona hürmet gösteririz. Yerde bir küçük parçasını görsek, ayak altında basılmasın diye, alıp yüksek bir yere koyarız. Hatta bu hürmetten dolayı ve israfa da girmemek için, ekmeğin bayatı dahi ziyan edilmez. Rahmetli annemin yaptığı üzere, kızartması, ekmek balığı, ekmek karıştırması, tirit, v.s. gibi birçok şekilde değerlendirilir. Çünkü bu nimetin devamlılığı da ancak şükür ve iktisatla sağlanır. Gazetenin ekmekle münasebetine gelince: Bizim için nasıl ekmek maddî vücudumuzun idamesinde bir vazgeçilmezse, Risale-i Nur’un matbuat âlemindeki naşiri olan Yeni Asya da, manevî âlemimizdeki vazgeçilmezlerimizden biridir. Çünkü o Nurcuların dünyaya açılan tek temsilcisi olma özelliğine haizdir. Biz kırk senedir istikametimizi, gazetemizin Risale-i Nur hâdimliğinden, onun prensipleriyle yol göstericiliğinden dolayı kaybetmedik, şükürler olsun. Sabah erkenden kapımıza bırakılan ekmek ve gazete ikilisini aldığımızda, kahvaltıya başlamadan, yani ekmeği yemeğe başlamadan önce gazetemize şöyle bir göz atarız. Kahvaltımızı yaptıktan sonra da derinlemesine okuruz. Bazen gazetenin dağıtıcı bayi tarafından aksatılıp gelmediği günlerde, gazetemizi bulmak için üç-beş market dolaştığımız olur. Hatta bundan bir hafta kadar önce de böyle oldu. Markete gidip sordum, ama işin peşini bırakmadım, dağıtıcı bayiye telefon açtırıp sitem ettirdim, benim yanımda marketin sahibi bayiye ”Benim abonemin gazetesini niye aksatıp, müşterimle beni karşı karşıya getiriyorsunuz? Lütfen bundan sonra gazeteyi aksatmayın” diyerek serzenişte bulundu. Nur’lara muhtaç milyonların, bizim ulaşamadığımız kimselerin Risale-i Nur’dan haberdar olması için gazetemizin daha çok kişiye tanıtılması lâzım. Hidayet Allah’tandır. Birçok kimsenin Yeni Asya’yı tanıyıp okuduktan sonra Risale-i Nur’la müşerref olduğunu biliyoruz. İşte böyle özelliklere sahip ve her zaman da medar-ı iftiharımız olan gazetemizi çeşitli şekillerde, bazı yerlere—eski sayıları da olsa—ulaştırıyoruz. Böyle bir gazetenin varlığından ilk defa haberdar olan birçok kimsenin “Allah Allah! Türkiye’de böyle bir gazete de mi var?” dediğini çok işitmişizdir. Bizim memleketimizde, okunan eski gazeteler toplanıp genellikle bir poşetle çöpe atılır. Ben en son aklıma gelen şeyi yaptım. Poşette biriken eski gazeteleri sakladım ve seyahate de sık çıktığımdan, terminale giderken onları yanıma aldım. Bavullarımı otobüse yerleştirdikten sonra, gazeteleri poşetten çıkarıp, yazıhanenin bekleme salonundaki masaların, kanepelerin üzerine, bazı insanların da şaşkın bakışları altında, tek tek bıraktım. Sonra da bir tur atıp durumu müşahede için geriden baktım. Hemen hemen herkes gazetemizi eline almış, okumaya, incelemeye başlamıştı bile. O kadar tarifsiz bir sevinç aldım ki o halden. Diğer gazetelere benzemeyen özelliğinden dolayı, herkesin okuyacak birşeyler bulabildiği eski tarihli gazetelerimizin dahi nasıl değerlendiğini görüp müşahede ettikten ve gazetelerimizin boşa, çöpe gitmeden, bu şekilde okunmasından dolayı da “Elhamdülillah” dedim. *** Bir açıklama ve özür Daha önce vereceğimizi duyurduğumuz okul seti taahhüdümüzü, elimizde olmayan sebeplerle yerine getiremiyoruz. İkitelli’yi felç eden selde, set için anlaşma yaptığımız firmaların depolarını da su bastı. Milyonlarca liralık zarara uğrayan firmalar, bizimle yaptıkları anlaşmaları iptal etmek zorunda kaldılar. Biz de verdiğimiz sözü tutamamış olduk. Anlayışla karşılayacağınızı umuyor, ileride telâfi etme temennîsiyle özür diliyoruz. 28.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Diğer bölümler