28 Eylül 2009
Anasayfa| Güncelr| Dünya| Ekonomi| Spor| Görüş| Lahika| Röportaj| Yazarlar | Ramazan | Gün Gün Tarih
Faruk ÇAKIR |
|
Futbol camiası yalan bir camia |
Geçen aylarda vefat eden futbolcu Sedat Balkanlı’nın hanımı Şükran Balkanlı, futbol dünyasıyla ilgili ‘uyarıcı’ tesbitlerde bulunmuş. Bugünkü şartlarda tedavisi olmadığı ifade edilen ve ‘milyonda bir görülen ALS (sinir hastalığı)’ sebebiyle vefat eden Sedat Balkanlı, sağlıklı döneminde Galatasaray ve Fenerbahçe formasını giymiş ünlü bir futbolcuydu. Bu vesile ile Balkanlı’ya Allah’tan rahmet dilerken, isterseniz eşi Şükran Balkanlı’nın tesbitlerine de kulak verelim: “Futbol camiası yalan bir camia. (Futbol dünyası) Sağlıklıyken yanımızdalardı. Ancak Sedat hastalanınca yok oldular. Futbol camiasında eşleriyle gerçek dost ve arkadaş olamadık. (...) Takım arkadaşları dışarda arkadaş değil. Birbirlerinin kuyularını kazıyorlar. (...) Şöhret elbette bitecek, ama güzel anılmak önemli olan.” “Modayı takip edebiliyor musunuz?” sorusuna karşılık da bayan Balkanlı şöyle demiş: “Eskiden ederdim. Futbolcu eşleriyle yarışabilmek için, ama artık pazardan giyiniyorum.” (Vatan g. Pazar eki, 10 Mayıs 2009) Keşke futbol ‘barış’ için olsa... Keşke herkes şöhretin geçici olduğunu kabullense... Keşke ‘moda’ya mahkûm olmasak... Ah, keşke! *** Aile, aile, aile! TV’lerdeki ‘dizi’leri ya da gazetelerin ‘magazin’ sayfalarını takip edenlerin yakından tanıdığını tahmin ettiğim, bir ‘aktrist’in boşandığı eşi olan Arzu Balkan, ‘hayata bakışı’nın nasıl değiştiğini anlatıyor: “Aile kavramına önem veriyorum ben, aile olmayı da çok istedim. (...) Anne olmak muhteşem bir şey. (...) Zaman içinde annemize benziyoruz. Anne olmak bütün bakış açımı değiştirdi. Ben sabır konusunda başka yerlerde sınandım. Anne olmakla birlikte hayatı yeniden keşfetmeye başladım. Çünkü bizim hiç şekillenmemiş beynimiz, algımız varken zaman içinde aldığımız eğitim, kurduğumuz ilişkilerle birtakım etiketlere, kalıplara sahip oluyoruz. Çocuklarda bu yok. Çocuklar çok saf, net ve sade bakıyor hayata. Hep o anı yaşıyorlar. O yüzden Zeyno’yla (kızı) hayata bakışım değişti. O da bana hayatı yeniden keşfetme şansı verdi. Ben artık gökyüzünün maviliğine, yapraktaki kurta, yani çok basit şeylere başka gözle bakıyorum. Bunlar da beni dinamikleştirdi, gençleştirdi. Daha basit bakmaya başladım hayata.” (Vatan g. Pazar eki, 10 Mayıs 2009) *** Genç bir annenin ümidi İkiz çocuk annesi Ayşe Aydın şöyle yazmış: “Tüm anneleri projelerine (çocuk yetiştirme) iyi çalışmaya dâvet ediyor, yaşlılığımda pırıl pırıl gençlerin ve aydınlık beyinlerin yönettiği, insanların birbirine saygı duyduğu, demokrasinin işlediği, refah ve huzur düzeyi yüksek bir ülkede yaşamayı ümit ediyorum.” (Vatan g. Pazar eki, 10 Mayıs 2009) *** Kendimizi tüketiyoruz “Usta” filminin başrol oyuncusu Yetkin Dikinciler, ‘hayal’ satanlara itiraz etmiş: “Bizim yerimize hayal modelleri sunuluyor. Bize site inşa edip oradan ev alma hayalleri kurduruluyor; 36 ay vadeli araba alma, üç boyutlu canlı görüşme yapılabilecek telefon alma hayalleri kurduruluyor. Bütün bunlar, bütün bu hayelleri kurduranların daha zengin bir hayat kurma hayalini besliyor sadece.” (Evrensel g., Hayat eki, 10 Mayıs 2009) Acaba israf ettikçe, aslında kendimizi tükettiğimizin farkına varabilecek miyiz? 28.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Diğer bölümler