Aile |
3G sağlığımızı da koruyacak mı? 3G teknolojisini reklâmları bütün haberleşme vasıtalarında yayımlanıyor. 3G teknolojisiyle ilgili olarak uzmanlar farklı açıklamalarda bulunuyor. Kimileri 3G’li telefonların sağlığımıza faydalı olacağını ifade ederken, kimileri de tam tersine sağlığımızın daha da tehlike altına gireceğini belirtiyor. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker 3G teknolojisi ile ilgili çok önemli iddialarda bulundu. Prof. Şeker, özellikle erken ergenlik ve alerji vak'alarında artış gözleneceğini kaydederek şu sorulara cevap veriyor: “3G teknolojisinin çevre ve insan sağlığı üzerinde ne gibi etkileri olacak? Çocukların geleceğini nasıl etkileyecek? Hangi hastalıklarda artışlar görülecek? Peki, hem çevre hem de insan sağlığını korumak için çözüm ne?”
Çevre ve insan sağlığı üzerinde ne gibi etkileri olacak? “Bu sistemde iletişim aracı olarak kullandığımız, bir odayı dolduran bütün elektrik aksamını bir telefona soktular. Maalesef para kazanırken çevre ve insan sağlığını hiç düşünmüyorlar. Bu teknoloji ile beraber bugüne kadar 1 baz istasyonu olan yerde, artık 9 tane baz istasyonu olacak! Yani baz istasyonu sayısı çok artacak. İngiltere’de 3G ile beraber baz istasyonu sayısı 50.000–70.000 civarında artış göstermiş. Daha çok baz istasyonu; daha çok radyasyon, daha çok manyetik kirlilik demek! 3G hem insan, hem de çevre sağlığı açısından büyük riskler içeriyor. İsveç’te de, 3G’de bulunan 3 UMTS sistemini test etmişler. İnsan vücudu üzerinde çok önemli zararları olduğunu görmüşler. TV istasyonunda çalışan kişiler, çalıştıkları ortama girince bir ağırlık ve baş ağrısı hissederler, yoğun stres yaşarlar. Bunun sebebi o istasyonda bulunan alıcı ve vericilerdir. Bazı alış veriş merkezlerine giren insanlar da rahatsızlık duyarlar, rahat nefes alamazlar, kalp hastaları daha fazla rahatsız olur. Bunun sebebi de o alış veriş merkezinde bulunan baz istasyonlarının sebep olduğu kuvvetli radyasyondur. 2G’nin DNA’yı olumsuz etkilediği, kansere sebep olduğu birçok ülkede yapılan bilimsel araştırmalarla ispatlandı.
Çocukların geleceğini nasıl etkileyecek? Baz istasyonuna ilk 300 m mesafede oynayan çocukların, diğer çocuklara oranla % 500 daha fazla kanser olma riski taşıdıkları yine bilimsel araştırmalarla ispatlandı. Okul, hastane, park gibi alanların çevresinde kesinlikle baz istasyonu ve yüksek gerilim hattı bulunmaması gerekiyor. Bizim ülkemiz maalesef bu konuda da gariplikler ülkesi! Birçok hastane, park ve okul çevresi baz istasyonları ile çevrili.
Cep telefonu ödül olmaz! Çünkü bu ödül değil, onların hayatından sağlıklarını çalan ölümcül bir alet! Dikkat edin baz istasyonlarında örümcekler yaşamaz, kuşlar da çevresine yuva yapmaz! Elektromanyetik kirlilik hayvanları ve tabiî hayatı da çok olumsuz etkiliyor. Yeni sistem tabiî hayatı tehdit ediyor!
Hangi hastalıklar artacak? Kalp ameliyatı geçirmiş olanlar İstanbul gibi büyük metropollerde yaşayamaz hale gelecek. Alerji vak'alarında büyük artışlar gözlenecek. İsveç’te yapılan bir araştırmada 3G sisteminin gelmesinin ardından alerji vak'alarından büyük artış gözlenmiş. Almanya’da yapılan bir araştırmada çocuklarda erken ergenlik ve obezite, kadınlarda menopoz sorunlarında artışlar ortaya çıkmış.
Çevre ve insan sağlığını korumak için çözüm ne? Cep telefonlarının mümkün olduğunca az kullanılması gerekiyor. Çünkü sağlığa tamir edilemeyecek derecede büyük zararlar veriyor. Mevcut sistem insanları korumuyor. Sigara konusunda devlet ve toplum çok geç uyandı, ama artık büyük hassasiyet gösteriliyor. Çok geç olmadan cep telefonu konusunda da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. Bunun için, sivil toplum örgütlerine, devlete ve özellikle telefon kullanan vatandaşlara büyük görev düşüyor. (www.iyilikguzellik.com)
3G ne anlama geliyor?
“3G, kablosuz sistemlerin yani hücresel ağ sisteminin en gelişmişi. Önceden tanıdığımız 1G ve 2G’ye göre çok büyük yenilikleri var. Şu ana kadar sesli iletişim aracı olarak kullandığımız cep telefonunda, artık görüntü, bilgi aktarımı, sayısal veriler, TV, faks, internet, medya haberciliği gibi büyük iletişim kolaylığı getiriyor.” |
31.07.2009 |
Gözünüzün tansiyonu kaç? GÖZ içi basıncının yüksekliğine bağlı olarak ortaya çıkan ‘glokom’, sinsi bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde görme kaybına sebep olur. Erken teşhisle tedavide başarı oranı artan glokomun risk grubundaki kişiler ise; ailesinde glokom hastalığı bulunanlar, diyabet hastaları ve miyoplardır. Türkiye’de yaklaşık 400 bin glokom hastası olduğu, ancak bunlardan beşte birinin tedavi için başvurduğu tahmin ediliyor. Dünya Göz Hastanesi’nden Prof. Dr. Can Üstündağ, glokom hakkında şunları söyledi:
Glokom nedir? “Glokom, görme sinirinin ilerleyici olarak hasar görmesidir. Bu hasarın başta gelen nedeni göz içindeki basıncın yüksekliğidir. Normalde göz içinde sürekli bulunan, aynı zamanda sürekli bazı kanallarla dışarı atılan sıvı var. Göz merceği ve saydam tabakanın beslenmesini sağlıyor. Bu sıvı dışarı atılamadığında göz içi basıncının artmasına neden oluyor. Artan göz içi basıncı ise görme siniri hücrelerinin ölümüne yol açıyor. Göz siniri hücreleri öldüğünde kalıcı görme kaybı ortaya çıkıyor. Görme sinirinin dolaşımının bozulduğu, doku zafiyeti veya yapısal bozuklukların görüldüğü durumlarda görme siniri basınca daha duyarlı hale gelebilir. Basınç yükselmeden de hasar gelişebilir.
Nasıl tedavi ediliyor? Tedavi hayat boyu sürer. Hayat boyu ilâç kullanmak gerekir. Araştırmalar şunu gösteriyor; yaş ne kadar genç ise ameliyatın başarısı o kadar düşük. İkinci iyi bilinen durum; hasta ne kadar uzun süreli ilâç kullanmışsa ameliyatın başarısı o kadar düşük. Glokom hastasında tedaviyi planlarken hastanın ortalama ömür beklentisini dikkate almak gerekiyor. Her göz tansiyonu yüksek hastada glokom ortaya çıkar mı? Bundan 15-20 yıl öncesine bakarsanız göz tansiyonunun yüksekliği eşittir ‘glokom’ hastalığıydı. Ancak daha sonra görüldü ki göz içi basıncı kadar, görme sinirinin o basınca gösterdiği direnç de kişisel farklılıklar gösteriyor. Dolayısıyla göz içi basıncı eşit olan iki kişiden birinde glokom hastalığı saptanırken, diğeri normal olabilir. Önemli olan, kişinin görme sinirinin ölçülen göz içi basıncına dayanıp, dayanamadığıdır.
Kronik glokom hayat boyu mu sürer? Kronik glokomun sürekli tedavisi gerekir. Ancak bazı özel durumlarda tedavi kesilebilir. Cerrahi girişim sonucunda tedavi gereksinimi ortadan kalkabilir. Ama bu hastaların sürekli izlenmesi gerekir. Hastalığın başlangıç dönemindeki cerrahi girişimin artıları ve eksileri var. Vak'aların büyük çoğunluğunda hastalık kontrol altına alınabilir veya önemli ölçüde seyri yavaşlatılabilir. Tedavi göz damlaları, lazer veya cerrahidir. Ameliyattan sonra çoğunlukla ilâç tedavisi kesiliyor. Ancak bu tüm hastalarda mümkün olmuyor.
Göz tansiyonu ne kadar sıklıkta ölçtürülmeli? Birinci dereceden akrabası göz tansiyonu hastası olanlar, 39 yaşından sonra her yıl muayene olmalı. Bunun dışında göz içi basıncı ölçümü, her göz muayenesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Erken teşhis edilebildiğinde glokom hastalığının seyri yavaşlatılabilir ve görme kaybı gelişimi engellenebilir. |
31.07.2009 |
Çocuklarda hipertansiyon, kalıcı risk taşıyor ADNAN Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferah Sönmez, çocuklarda fark edilemeyen hipertansiyonun çok önemli hastalık riski oluşturduğunu söyledi. Sönmez, günümüzde çocukluk döneminde hipertansiyonun belirlenmesi ve tedavisinin erişkin dönemdeki damar sertliği, kalp ve beyin damar hastalıklarının görülmesini azaltacağını, çocuklarda hipertasiyonun yetişkinlerdeki gibi baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, burun kanaması gibi durumlarda teşhis edilebileceğini bildirdi. ‘’Çocuklarda hipertansiyon fark edilemezse kalbe, böbreğe ve beyne kalıcı zarar verebilir’’ diyen Sönmez, şu bilgileri verdi: ‘’Çocuklarda hipertansiyon fark edilemezse kalbe, böbreğe ve beyne kalıcı zarar verebilir. Son yıllarda özellikle çocuklarda şişmanlık, hareketsiz yaşam ve kötü beslenme alışkanlıklarındaki artış dolayısıyla ergenlik döneminde hipertansiyon görülme oranı artmıştır. Hipertansiyonun erken tesbiti, bu son derece hastalık risklerine bulaşmadan tedavi edilebilecektir.’’ |
31.07.2009 |
İLGİNÇ BİLMECELER
Hangi karnede sıfır olmaz? (Sağlık karnesinde) Bir bardak soğuk suyun üzerine bir bardak kaynar su döksek ne olur? (Alttaki su haşlanır) Otomobil’de sekiz tane, tren’de dört tane olan şey nedir? (Harf) Kimler sürekli olarak havadan sudan konuşur? (Meteoroloji uzmanları) |
31.07.2009 |
Neden saati sol kolumuza takarız? GENELDE bizler saati sol kolumuza takarız. Solak ya da istisnai durumlar olmadıkça tabi. Buradaki ayrıntı saati kullanma amacımızdır. Bir çok şey yaparken genelde sağ kolumuzu kullandığımızdan dolayı saatimizin zarar görmesini istemeyiz. Sol kola takmak alışkanlık haline geldiğinde ise başımızı hep bu yöne çevirmek durumunda kalırız. Özellikle de saatimizi ayarlarken sol kola takmanın inceliğini ortaya koyuyor zaten. Saatimizi ayarlarken ayar düğmesinin 3 göstergesinin yanında olması ve sağ elle uzandığımızda ters düşmemesinden dolayı saatimizi genelde hep sol kolumuza takarız. |
31.07.2009 |
Bardak içindeki buzlar neden birbirine yapışır?
BİR buz kütlesinin erimesi için sıcaklık gerekir ; ama basınçta gerekir. Kayalar üzerinden kayan buzlarda buna örnektir. Alt kısımlarda basıncının etkisiyle eriyen buz yüzünden kaymalar olur. Bardağın içindeki buzlarda sıcaklığın yanında basıncın da etkisiyle küçük bir kısmı erir. Eridikçe oluşan su buzların arasından geçerken tekrar donar ve buzları birbirlerine yapıştırır. Bir daha burada erime de olmaz. |
31.07.2009 |
Eşek
GARİBAN bir köylü şehre inmiş. Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını görmüş. İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyormuş. Merak etmiş ve içeri girmiş: “Selâmünaleyküm ağalar.” “Aleykümselâm hemşehrim ne istiyorsun?” “Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?” Köylü ile dalga geçmek isteyen emlâk komisyoncusu sırıtarak cevap vermiş: “Eşek satıyoruz.” Köylü de taşı gediğine yerleştirmiş: “Sadece ikiniz misiniz, yoksa daha var mı? |
31.07.2009 |
Zehir
BİR karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve bir kaç karpuzun eksildiğini fark eder. Biraz düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verir: Dikkat! Karpuzlardan birinin içine zehir konuldu.” Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti: “Şimdi o karpuzlardan iki tane var!” |
31.07.2009 |