"Gerçekten" haber verir 15 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Ali KAYA

Peygamberimizin (asm) iman dâvâsı



Peygamberimiz (asm) insanlığa bir dâvâ ile geldi. Bu dâvâ, iman dâvâsıdır. Yüce Allah bizleri Peygamberimizin (asm) dâvâsına destek olmaya çağırmaktadır. “Ey iman edenler! Sizler Allah’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 47:7) Peygamberlerin en önemli özellikleri ve vazifeleri, Allah’ın dinine hizmet etmeleridir. Allah’ın dini ise, “Tevhid” hakikatini insanlara duyurmaktır. Nitekim peygamberler birçok inananlar ile beraber Allah yolunda mücadele etmişler ve bu konuda gevşeklik ve zaaf göstermemişlerdir. Kendilerine isabet eden sıkıntılara sabır göstermişler ve Allah’ın sevgisini kazanmışlardır. (Âl-i İmran, 3:146)

Bu konuda en fazla sıkıntı çeken, Peygamberimiz (asm) olmuştur. Kendisine pek çok vaatlerde bulunan ve korkutmaya çalışan Mekke müşriklerine “Allah’a yemin ederim ki, Tevhit dâvâsı uğruna, Allah’ın bana verdiği vazifeyi yerine getirmek için onlarla savaşırım, ya Allah beni galip getirir veya bu uğurda başımı veririm” buyurarak büyük bir kararlılık göstermiştir.

Yüce Allah “iman dâvâsı için mücadele eden ve bu uğurda öldürülen mü’minlerin canlarını cennet mukabilinde satın aldığını” (Tövbe, 9:111) müjdelemiştir. Fani dünyanın insana kazandırdığı en büyük menfaat, ebedî hayatı ve cenneti kazanmaktır ki, bunun yolu da iman dâvâsına gönül vermekten geçmektedir.

Peygamberimiz (asm) bir savaştan dönmüştü. Âdeti üzere önce Mescid-i Nebevî’ye giderek iki rekât namaz kıldı. Sonra önce Hz. Fâtıma’ya uğradı. Hz. Fatıma (ra), Peygamberimizi (asm) görünce boynuna sarıldı ve ağlamaya başladı. Peygamberimiz (asm) neden ağladığını sordu. Hz. Fatıma da “Görüyorum ki benzin solmuş ve elbiselerin yırtılmış, büyük bir sıkıntı ve zahmet çekmişsin” buyurdu. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) “Ey Fâtıma! Ağlama, zira Cenâb-ı Hak senin babanı öyle bir dâvâ için görevlendirmiştir ki, yeryüzünde ne kadar ev varsa o dâvâ yüzünden ya aziz olacaktır veya zelil olacaktır. O dâvâ her eve girecektir” buyurdu.

Peygamberimiz (asm), iman dâvâsı için Mekke’de o derece sıkıntı çekmekteydi ki, bu sıkıntı gündüzün üzerine yağmış olsaydı gece olurdu. Bu hususu Peygamberimiz (asm) “Bu yolda gördüğüm eza ve cefa hiç kimsenin başına gelmemiştir. Bazen olurdu ki üzerinden otuz gün geçerdi de Bilâl’in koltuğunda bir parça yiyecekten başka ne bende, ne de Bilâl’de bir şey bulunmuyordu” hadisi ile belirtmiştir.

Peygamberimiz (asm) Kâbe’de namaz kılarken, Ukbe b. Ebu Muat gelip boynuna eteğini sardı ve bütün gücü ile boğazını sıktı. Ebû Bekir (ra) geldi de Ukbe’nin kolundan tutarak onu Peygamberimizin (asm) üzerinden kaldırdı. Sonra ona “Siz bir adamı ‘Rabbim Allah’tır’ dediği için mi öldürmek istiyorsunuz? Oysa o size Rabbinizden apaçık mû'cizelerle gelmiştir” dedi.

Peygamberimizin (asm) Allah yolunda ve dâvâsı uğrunda çektiği sıkıntıları saymakla bitiremeyiz. Peygamberimizin (asm) sahabelerinin de bu uğurda çektikleri saymakla bitmez; açlığa, susuzluğa, zulüm ve eziyetlere katlanarak bu dâvâyı bizlere kadar ulaştırmışlardır. Allah’ın yardımı onlar ile beraberdi ve önlerinde mû'cizelere mazhar peygamber vardı. Ama Allah'ın yardımı, çalışmaları ve gayret etmeleri, yılmamaları sayesinde kendilerine ulaşıyordu. Peygamberimiz (asm) “Allah bu ümmete zayıf olmaları, ihlâsları ve namaz kılmaları sayesinde yardım eder” buyurmuştu. Sahabeler bu hususa çok dikkat ediyorlardı. Yüce Allah da “Gevşemeyin, üzülmeyin, şayet gerçekten inanıyorsanız üstün olan sizler olacaksınız” (Âl-i İmran, 3: 139) buyurarak dâvâlarında gevşeklik göstermedikleri ve inançlarını güçlendirdikleri ölçüde kendilerine yardım edeceğini belirtmişti.

Yüce Allah, mü’minlerin ihlâs ve samimiyetle Allah’ın dini ve iman dâvâsına destek olmalarını, birbirlerine kenetlenerek Allah yolunda mücadele etmelerini istemektedir. “Allah, kendi yolunda birbirlerine kenetlenerek saf halinde savaşanları sever” (Saf: 61:4) buyurur. Bunu yaptıkları zaman “Allah’ın yardımının ve yakın bir fethin” (Saf, 61:10) kendilerine verileceğini müjdeler.

15.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.10.2008) - Âlem-i misâl

  (06.09.2008) - Âyete'l-Kürsî

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır