AKP Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’in gençlerle ilgili hazırladığı taslak doğmadan öldü(rüldü). Faillerin adlarını vermeye bile gerek yok. Manşetlere bakın anlarsınız.
Taslakta özetle; öğrencilere ücretsiz dershane imkânı, engelli ve kimsesizlerin devlet tarafından okutulması, gazete ve dergilerin şiddet ve cinsellik içeren yayın yapmalarının engellenmesi, pornografik yayınların satılmasının sınırlandırılması ve her dine mensup öğrenciler için ibadethane alanı kurmak yükümlülüğü yer alıyor.
Elbette her düşünce, fikir ve taslak eleştirilir. Ancak atılan manşetlerde pornografiye sınırlama ve okullarda ibadethane açma imkânı getirilmesi öne çıkarıldı. Şiddetle, yer yer nefret ve öfkeyle eleştirildi. Taslağa karşı çıkma gerekçelerinde sadece bu iki konu manşete çekildi. Bununla ne amaçlandığının takdirini size bırakıyorum.
***
“Okullarda ibadethane” teklifi—okullarda başörtüsünde olduğu gibi—bir kesimin tüylerini diken diken ediyor. Birdenbire laiklik elden gidiyor, rejim sona eriyor, cumhuriyet yıkılıyor… Bu konuda gösterilen refleksi başka herhangi hayatî bir meselede ne gördüm, ne işittim. Sık sık nükseden aynı refleksi görünce “Bunlar Mars’tan mı geldi?” diye sormadan edemiyor insan.
Bununla sınırlı değil olay. Hemen arşivler açılıyor, geçmişte yaşananlar sayfalarda yer buluyor. Bu vesileyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oğlu Mehmet Emre Gül’ün de iki yıl önce okulunda mescit isteme gafletinde (!) bulunduğunu ve bunun nasıl geri püskürtüldüğünü de öğrenmiş olduk. (Fikret Bila, Milliyet 13.08.08)
TED Ankara Koleji’ni tercih etmesi için okul yönetimi tarafından ikna edilen Mehmet Emre Gül, “Ben ikna oldum. Teşekkür ederim. Sizden bir ricam olabilir mi?” diye soruyor. Okul Müdürü Melike Hoca, “Söyle” deyince, Mehmet Emre, “Acaba” diyor, “Bana okulda ibadetimi yerine getirebileceğim bir yer tahsis edebilir misiniz?”
Normal şartlarda bu isteğin makul karşılanıp yerine getirilmesi beklenir. Demokratik ülkelerde bunun çok örneklerini hepimiz görmüş veya duymuşuzdur. Ama burası Türkiye. “Bize özel şartlarımız vardır.” Müdire hanım, tüyleri diken diken olmuşçasına hem de “tereddüt etmeden”, içinde “birbirinden merdane fetvalar” da bulunan şu cevabı verir:
“Bu mümkün değil. Burası okul. Okulda böyle bir yer tahsis edemeyiz. Ayrıca senin okulda ibadet yapacak vaktin de olmaz. Okul programı yoğun. Eğer namaz kılmak için bir yer istiyorsan, bu eksikliği evde giderebilirsin, kazaları evde kılabilirsin ama okulda olmaz.”
Mehmet Emre Gül’e böyle bir diyaloğun gerçekleşip gerçekleşmediği soruluyor. Verilen cevap şöyle: “Evet, 2 yıl önce böyle bir görüşmem, böyle bir talebim olmuştu. 6. ve 7. sınıfların birer dönemini ABD’de okumuştum. O okulda benimle birlikte bir Müslüman öğrenci daha vardı. Orada bize böyle bir imkân sağlanıyordu. Ben de bu alışkanlıkla hocamla görüştüm.”
***
Yazıyı din hürriyetiyle ilgili bir alıntıyla bitireyim: “ABD’nin San Diego şehrindeki Carver İlkokulu, burada eğitim gören 100 kadar Müslüman öğrenci için geçen yıl ‘namaz vakti izni’ başlatmış. Stanford, Boston, Temple gibi 17 büyük üniversitede ‘ayak yıkama bölümü’ yani abdesthane açılmış durumda. George Mason Üniversitesi’nde büyük bir ‘mescid’ var. Bunlar, sadece devlet okullarındaki durum. Özel okullara gelince, oralarda zaten herkesin istediği kadar ‘dinci’ olması mümkün.” (Mustafa Akyol. Star, 13.08.08)
15.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|