"Gerçekten" haber verir 02 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Habib FİDAN

Yangın var



Geçenlerde deniz kıyısında, sahil kenarında öylesine oturmuş, akşam güneşini izlemeye koyulurken, bambaşka duygular beni alıp ötelere götürdü. Öyle ki, denizin sahili okşayan dalgalarını sanki içimde hissediyordum. Deyim yerindeyse, gelgitler eşliğinde dalgaların cuşuhuruşuna ruhum da kapılıp gidiyordu.

Denizin kızıla çalan mavilikleri üstünde çığlık çığlığa uçuşan martılarsa ayrı bir temaşa âlemiydi benim için. Engin maviliklerden denize doğru süzülüşleri ve tekrar göklere kanat açmaları, bana hep Ahmet Hâşim’in, “Altın kulelerden yine kuşlar / Tekrarını ömrün eder ilân / Kuşlar mıdır onlar ki her akşam / Alemlerimizden sefer eyler?” mısralarını hatırlattı.

Bu düşünceler bana sonsuz bir kudretin, kuşları havada, balıkları denizde ve bunların dışındaki yaratıkları da karada dolaştırarak müthiş bir âhenk meydana getirdiğini hatırlatırken, denizin öte kıyısında yemyeşil görünümüyle gözlerime selâm yollayan huzurun timsali orman dikkatimi çekti. Bir an, sanki hemen her şey cemal olup ruhumun derinliklerinde ilâhî raksın âhengini yaşatıyordu. Ancak akşamın kızıllığı vardı bu romantik tablonun orta yerinde. Güneş bu yemyeşil ormanı kızıla çevirirken, sanki bana celâl denen “ateş” simgesini hatırlatıyordu. Hele ki son zamanlarda yaz aylarının kızıl ejderhası hükmünde olan orman yangınları zihnimin bir köşesinde dururken, hüzünlenmemenin imkânı yoktu benim için.

Evet, “Çanakkale Alev Alev, Bursa Yanıyor, Muğla’da Yine Yangın, Tatil Beldeleri Yangınla Boğuşuyor” gibisinden haber başlıkları, dev ateş kütlelerinin zaten gittikçe azalan akciğerlerimizi bir “semender” gibi yutmaya devam ettiğini kazıyor yüreğimin orta yerine. Ekranlarda yangından arta kalan çorak yerlerde vatansız gezen türlü canlılar, Şeyh Gâlib’in Hüsn-ü Aşk’ta Ben-i Muhabbet kabilesi için, “Erzâkları belâ-yı nâgâh / Âteş yağar üstlerine her gâh / Ekdikleri dâne-i şerâre / Biçdikleri kalb-i pâre pâre” gerçekliğini yaşıyordu sanki. Sahi, Şeyh Gâlib’in, “Gül âteş, gül-bün âteş, gül-şen âteş, cûy-bâr ateş” şeklinde belirttiği bir tabloyu şimdilerde yaşamıyor mu ormanlarımız? Tipik 1700’lü yıllarda meydana gelen İstanbul yangınları gibi, hemen her yaz bir karabasan misali çöküveriyor ormanlarımızın üstüne bu yangınlar.

Karşı taraftan bu duygular içinde güzelim ormanları seyre dururken, âdeta bir çıban gibi yükselen beton yığınları dikkatimi çekiyor. Sahi, “Sincaplar Edirne’den toprağa basmadan ve daldan dala atlayarak Kars’a kadar ulaşabilirler” diyen Evliya Çelebi’nin bir Anadolu tesbitini yağmalamak suretiyle yok etmemiş miydi insanoğlu? Yetişmesi için yıllarca emek sarf edilen güzelim ağaçlar bir bir yok edilirken, insanoğlunun sırıtan yüzü fütursuz beton yığınlarından denize hiç aksetmiyor mu sanıyorsununuz? O hâlde dikkatle bakmanızı tavsiye ederim, deniz kıyısında tabiatı tahrip yoluyla yükselen binalara. Ardından her yaz neredeyse kronikleşen orman yangınlarını da hesaba katın. Gözünüzden zihninize aksedecek tabloyu, tahmin edebilirsiniz artık. Zira, ancak insan parmağının olduğu yerde tabiatın tahribi azgın ve zaptedilemez bir hâl alır ki, yangın da bunlardan birisi.

Evet, ne zamandan beri bu yangın haberlerini her duyduğumda, 18. yüzyıldaki nârâlara benzer bir “Yangın var!” nârâsı atasım geliyor. Atacağım atmasına; ama bu nârâya çözüm getirecek “tulumbacı” ruhlu birileri var mı, o tartışılır işte…

02.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.07.2008) - Taziye edebiyatı

  (19.07.2008) - Neler oluyor bize?

  (05.07.2008) - Geceye medhiye

  (28.06.2008) - Hayatımız(da) futbol

  (21.06.2008) - Güzel (i) görmek elimizde

  (14.06.2008) - Karne serencamı

  (07.06.2008) - Ahmet Haşim’in “O belde”sinde

  (31.05.2008) - İstanbul’u anla(t)mak

  (24.05.2008) - BİR ÖMÜRLÜK MASKELİ HARİKALAR KUMPANYASI

  (17.05.2008) - ÇOCUKLARIN ANLAYACAĞI YUNUS EMRE ARANIYOR

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır