Maksudumuzu ve maksadımızı anlatmak için önce birkaç alıntı yapalım. Sedat Sertoğlu Akşam gazetesinde AKP dâvâsının sonucuyla alâkalı şunları yazmış (acaba ABD’nin sonucu önceden bildiğini mi ima ediyor?): “Karar açıklanmadan 3 saat önce CNN (Türk olanı değil), “kararın 6-5 olduğunu ve bu nedenle AKP’nin kapatılmayacağını” açıkladı. Ankara’da bizim yüzlerce gazeteci tahminlerini söylerken, bir Amerikan televizyonu kararı açıklamıştı bile…” Ve Ulusal Kanal gibi kanallar da uluslar arası finans kurumlarının durumu birkaç gün öncesinden bildikleri haberini aktardı. Peki bunlardan ABD’nin sonucu biliyordu neticesini çıkartabilir miyiz? Burada iki ihtimal var. Tahmin etmek ve bilmek. Öncelikli olarak Mark Parris kapatma dâvâsı sonuçlanmadan önce yaptığı değerlendirmede ibrenin kapatılmama yönünde seyrettiğini ve kararın bu yönde çıkacağını tahmin etmişti. Kimileri bunu tahminden ziyade bilgi olarak okuduklarından Mark Parris’i paylamışlardır. Özellikle Vatan gazetesi yazarları Mark Parris’in içten bilgi aldığı kanaatine varmışlardır. Bununla birlikte, Parris’in değerlendirmesi nihayetinde tahmin ve analiz olarak değerlendirilebilir. Zira ondan sonra da onlarca kişi ve yazar havanın kapatılmama lehine döndüğünü yazmışlardır ki; genel hava buydu. Bununla birlikte, kimileri de bazı üyelerin kararlılığını ve bunun ‘devletin’ karizmasını çizdirmek’ olacağını düşündüklerinden gelişmeler ne yönde seyrederse seyretsin sonucun değişmeyeceğini söylemişlerdir. Burada da netice itibarıyla, establishment, konjonktüre yenilmiştir. Eğer Amerikalılar gerçekten sonuçları önceden öngördülerse o takdirde, bu, mahkeme safahatında veya öncesinde içeriden bilgi aldıklarını gösterir. Acaba içeride yaşanan pazarlıkları mı haber aldılar? Bilindiği gibi Köksal Toptan dâvâ başladığında orta bir çözüm bulunması dileğini ifade etmişti. Osman Paksüt ise sonucun Türkiye’deki bütün taraflar için kıyamet olacağını söylemişti. Başkan Haşim Kılıç ise ‘Endişeye mahâl yok, kıyamet falan kopmayacak’ diye yardımcısını düzeltmişti. Nazlı Ilıcak da bunu teyid edercesine ‘Nisap’ başlıklı yazısında sözkonusu skor ve sonucun sağlanması için Haşim Kılıç’ın adeta ‘moderatör’ gibi çalıştığını ifade etmiştir.
***
Bu da sonucun pazarlıklar sonucu belirlendiğini ve bu bilginin de dışarıya sızdığını gösterir. Amerikalıların tahminleri bilgi ise o takdirde bu pazarlıklar ve sonuçları dışarıya yansımış demektir. Peki bunun bir adım ötesinde sonuçların bu şekilde alınmasında Amerikalıların bir dahli ve payı olabilir mi? Bu soruyu soranlardan birisi de Emre Aköz ve bu kararın gerisinde ABD’nin ciddî etkisi oluğuna inanmaktadır. Tabiî ki ona göre bu rol olumsuzdur. Peki Amerikan tarafı kiminle iş tuttu? Bu görüşmenin bir tarafında Haşim Kılıç olmayacağına göre ilk akla gelen eski diplomat Osman Paksüt olmalıdır. Tabiî bu sadece bir ihtimâl. Bununla birlikte, AKP’nin durumu kapanmaktan beter olmuştur. Zira kapansaydı Tayyip Erdoğan kefeni erken yırtar ve siyasî hayata yeniden ve belki de daha güçlü bir şekilde geri dönebilirdi. Şimdi ise ortada çok bilinmeyen ve bıçak sırtı bir durum var. Aköz’e göre, AKP açısından bu zafer ‘Pirus zaferi’ olmuştur. Bu Pirus zaferi meselesi aslında iki taraf için de fazlasıyla geçerlidir. The Times ve Le Figaro gibi gazeteler sonucu: “AKP kıl payı kurtuldu ve AKP direkten döndü’ şeklinde okumuşlardır. Haddi zatında yanlış da değildir. Hüsamettin Cindoruk, Serdar Akinan ve Melih Aşık gibiler ise meseleye ‘hem kapandı hem de kapanmadı’ gözüyle bakıyorlar.
***
Birçoklarının öngördüğü veçhile Anayasa Makemesi’nin kararı AKP üzerinde demoklesin kılıcı gibi asılı durmaktadır. Ve Emre Aköz’ün dediği gibi vesayet rejimi de olduğu yerde devam etmektedir. Bundan dolayı başta Baykal çok hırpalanmış görünmesine rağmen Onur Öymen akabinde kararı bir zafer olarak nitelendirmiştir. Burada korkutucu ve ürkütücü olan mesele tarafların bu ve Ergenekon dâvâsıyla birbirlerini yaralı bırakmaları ihtimâlidir. En tehlikeli ihtimâl de bu olsa gerek. Zira yaralıların hesaplaşması ölümcül olur.
***
AKP’ye kapatılma dâvâsında Amerikan etkisini görenler olduğu gibi Ergenekon dâvâsında da Amerikan parmağını görenler veya arayanlar var. Eski tüfeklerden Mihri Belli’ye göre Ergenekon operasyonu tamamen Amerikan merkezli bir operasyondur. Onlara göre NATO bağlantılı oluşumlar yerli oluşumları tasfiye ediyor. Savaş Vural da aynı kanaati paylaşıyor. Gerçekten de ABD kimin tarafında? Ergenekon karşıtı mı yoksa AKP karşıtı mı? Yoksa her ikisinin de mi? Herhalde zamanla kokusu çıkar.
02.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|