Anayasa Mahkemesi kapatmama kararı verdi. Olması gereken de buydu. Hatta üye yapısı nazara alındığında ortaya çıkan sonuç sürpriz bile sayılabilir. Baykal ve onun gibi düşünenler için ise “malûmun ilâmı” olmadı ama yapacakları bir şey yok.
Başkan Haşim Kılıç kararı açıklarken her ne kadar dış baskılardan etkilenmediklerini ifade etse de buna “YAŞ”sız, “kuru kuru” inanmamızı beklemesin. Burası Türkiye. Her an her şey olabilir. Biz ne “etkilenmemiş” kararlar gördük. Aynı mahkeme, aynı üyelerle 367 kararını önce onaylamış daha sonra da reddetmemiş miydi?
**
Bir kere daha ifade etmekte fayda var. Eğer Türkiye çağdaş, demokratik bir devlet olsaydı söz konusu iddianame mahkeme kapısından bile giremezdi.
Halkın inanç dünyasına hakaret eden gerekçelerle ortaya çıkarsanız her şeyi alt üst edersiniz. Siyaset normal seyrinden sapar. Kapatılması istenen parti başarısızlığını mağduriyet pozu ile örterek haksız rekabetle üstünlük sağlar.
Türkiye’de illa parti kapatılacaksa darbe isteyen partiler kapatılmalı. Halkın tercihini yeterli görmeyip eli sopalı idarecileri göreve çağıran partiler kapatılmalı. Parti adı atında çetecilik yapan partiler kapatılmalıdır. Demokrasi düşmanı partiler kapatılmalıdır.
**
AKP’nin kapatılmasını bekleyen kesimlerden uzlaşma çağrıları tekrar gelmeye başladı. Uzlaşmadan kastın ne olduğu belli aslında. AKP, demokrasiden taviz anlamını taşıyan uzlaşma çağrılarına uyduğu için bu noktaya geldi.
Bugün için uzlaşma bellidir: Yeni, demokratik bir anayasanın yapılmasıdır. Demokrasi ama herkes için tam ve gerçek bir demokrasidir.
Bunun dışındaki bütün uzlaşmalar oyalamaca ve kandırmacadan ibarettir.
**
Karar açıklandıktan sonra Başbakan Erdoğan’ın ilk değerlendirmesi, “Türkiye için Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedeflerini temsil eden Avrupa Birliği yolundan dönüş yoktur, olmayacaktır” şeklinde oldu.
AB cenahından gelen ilk tepkilerde de “reformlara kaldığı yerden devam edin”, “artık eyleme geçin” hatırlatmaları vardı.
Belki de kapatma dâvâsının en hayırlı sonucu AB sürecinin hızlanması olacak. AKP, AB sürecini aksatınca başına kapatma dâvâsı musallat oldu. Umulur ki gerekli dersler alınmıştır.
Alınmıştır da Türkiye’nin demokratik geleceği için, daha özgür ve müreffeh bir ülke için, darbecilerden ve çetelerden kurtulmak için AB sürecine hız verilir.
O halde, durmak yok, AB’ye devam!
01.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|