Evin hanımı beyine seslenir:
- Haydi Bey, geç kalıyoruz. Toplantı başlamak üzere.
- Ya hanım gitmesek olmaz mı, hiç canım istemiyor?
- Olur mu canım, koskoca vali, bizi de adam yerine koymuş, davet etmiş. O bizi huzuruna kabul ediyor da biz mi nazlanıyoruz. Hem medenî bir insan olarak böyle davetleri geri çevirmek bize yakışır mı?
Konuşma bu minval üzere devam eder. Bulundukları ilin valisi, bir bayram vesilesiyle şehrin ileri gelenlerine birer davetiye yollar ve onlara ikramda bulunarak sohbet etmek ister. Böyle bir davete icabet etmemek her halde akıllıca bir davranış olmaz. Evin hanımının da dediği gibi, en azından kabalık olur.
Peki, bu kâinatın Sultanı, mülkünde misafir ettiği insanları günde beş defa huzuruna davet ediyor, bu davete icabet edenlere ebedî saadet gibi bir ikramda bulunuyorsa, buna icabet etmemek acaba akıl kârı mıdır? Bir valinin davetini geri çevirmek kabalık kabul edilip ayıp karşılanıyorsa, Cenâb-ı Hakk’ın dâvetini geri çevirmek nasıl bir kabalık, hatta nankörlük olur acaba?
Günde beş defa ezanlar okunuyor ve herkes huzura davet ediliyor. Bu davette hiçbir ayırım yapılmıyor. Zengin fakir, büyük küçük kim olursa olsun; rengi, dili, makamı, rütbesi ne olursa olsun, herkes huzura kabul ediliyor. Herkes niyetine ve samimiyetine göre ikramlara nail oluyor.
Namaz, medenî insanların çok ehemmiyet verdikleri nezaket ve nezafetin de (temizlik) en önemli göstergesidir. Rabbinin huzuruna çıkan insanlar, bedenî ve ruhî kirlerden de temizlenirler. Hem insan böyle bir Sultanın huzurunda her türlü ihtiyacını dile getirir, bütün dertlerine çare bulabilir, bütün sıkıntılarını orada giderebilir. Çünkü “her şeyin dizgini O’nun elinde, her şeyin anahtarı O’nun yanındadır.”
Hem namazda aklın, kalbin ve ruhun da büyük bir rahatı vardır. Kalp, o huzurda huzur bulur, ruh orada rahat eder, akıl ne büyük bir nimet olduğunu bu şekilde idrak eder.
Namaz aynı zamanda en az sermaye ile en çok kazanç sağlanan bir ticarettir. Günde 24 saatlik ömür sermayesinin bir saatini namaz için ayıranlar, bunun karşılığında ebedî bir ömrü kazanabilirler. Namaz insanın fâni ömrünü bâkî eder.
Kâinat Sarayının Sultanı bizi de adam yerine koymuş, huzuruna dâvet ediyor. Bu dâvete icabet edenlere ebedî saadet gibi bir ikramda bulunacağını vaad ediyor. İnsan olan insan, böyle bir dâveti canına minnet bilerek kabul eder.
NAMAZ (Dördüncü Söz)
Ezan sesleriyle açılan gonca,
Nergizdir, lâledir, sümbüldür namaz.
Hayatın süsüdür ömür boyunca,
Mi’raç’tan yollanan bir güldür namaz.
Hayatta en büyük hakîkat iman,
İmandan sonra da namazdır inan,
Onunla kulluğun gösterir insan,
Cennet postasına bir puldur namaz.
Namaz Hak’ka kul olmanın gereği,
Onunla nurlanır, insan yüreği,
Efendimiz demiş “dinin direği”
Mi’rac’a çıkaran bir yoldur namaz.
Huzura durup da alınca tekbir,
Esrar perdeleri açılır bir bir,
Kâbe gözlerinin önüne gelir,
Tarifi imkânsız bir hâldir namaz.
Namazla dost isen, çekmezsin firak
Elemi, kederi, korkuyu bırak,
Kabirde ışıktır, Sırat’ta Burak,
Seni savunacak vekildir namaz.
Kurtarır kalpleri gamda kederde,
Gıdadır, şifâdır her türlü derde
Dehşet içindeyken mahşer yerinde,
Elinden tutacak bir eldir namaz
Namaz nurlandırır aklı şuuru
Secdede bulunur kalbin huzuru
Gönlümün ilâcı, gözümün nuru,
Lâtiftir, şirindir, güzeldir namaz.
13.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|