Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Ali KAYA

Kavl-i leyyin



“Risâle-i Nur’un mesleği, nezihâne ve

nazikâne ve kavl-i leyyindir”

(Bediüzzaman)

Kavl-i leyyin”, yumuşak ve tatlı şekilde konuşmak anlamına gelmektedir. Peygamberimizin (asm) konuşma metodu ve peygamberlerin tebliğ usûlünü ifade eden bir terimdir. Yüce Allah, Hz. Musa (as) ve Harun’a (as) Firavun’un yanına gittikleri zaman nasıl konuşmaları gerektiğini ders verirken şöyle buyurur: “Firavuna gidin. Çünkü o azmış ve yoldan çıkmıştır. Ona ‘kavl-i leyyin” ile konuşun ve yumuşak söz söyleyin, tâ ki öğüt alsın ve korksun.” (Taha, 20:43-44)

Leyyin, huşunet ve sertliğin zıddıdır. Peygamberimizin (asm) tebliğ metotlarının başında “kavl-i leyyin” gelmektedir. Nitekim yüce Allah, Peygamberimize (asm) “Allah’ın rahmeti ile ey resûlüm sen onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba ve katı yürekli olmuş olsaydın onlar senin etrafından dağılırlardı. Sen yine onları affet. Onlar için Allah’tan af dile. İş konusunda onlarla istişare et. Bir de karar verdiğin zaman artık Allah’a güvenerek kararlı şekilde hareket et. Şüphesiz Allah kendisine güvenenleri sever” buyurur. (Âl-i İmran, 3:159) Bu âyet Uhud savaşında Peygamberimizin (asm) sözünü dinlemeyerek yerlerini terk eden okçuları affetmesi üzerine nâzil olmuştur.

Musa (as) kavl-i leyyin ile Firavun’a şöyle nasihatte bulundu:

“Biz Rabbinin elçileriyiz. Rabbimizden deliller ile geldik. Allah bana vahiyle bildirdi ki, selâm ve kurtuluş hidayete tabi olanlaradır. Hak ve hakikatten yüz çevirenlere ise azabım çetindir.”

Bunun üzerine Firavun, Hz. Musa’ya:

“Ya Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?” diye anlattıklarına değer verdiğini gösterdi.

Musa (as) onun dinlediğini görünce şöyle devam etti:

“Rabbim, her şeyi yaratan ve her şeye fıtratının gereği hakkını veren ve onları hayra sevk edendir.”

Firavun, o zaman şöyle dedi:

“Peki öncekilerin durumu ne olacak?”

Musa (as) cevap verdi:

“Onların durumu Allah’a kalmıştır. Allah hiçbir zaman yanılmaz ve asla hiçbir şeyi ihmal etmez ve unutmaz. Elbette onların durumu da katındaki bir kitapta yazılı olduğu şekildedir. Görmez misiniz Rabbim yeryüzünü size beşik yapmıştır. Her nevî rızkınızı buradan vermektedir. O Allah size gökten yağmur yağdıran ve yeryüzünü o yağmur ile dirilterek her çeşit bitkileri çıkarandır. Siz de hayvanlarınız da bunları kendinize rızık edinirsiniz. Allah bizi topraktan yaratmıştır. Sonra tekrar toprağa inkılâb ettirecektir. Sonra tekrar ilk yarattığı gibi yeniden diriltecektir” dedi. (Tâhâ, 20:44-55)

Hz. Musa (as) bu şekilde “kavl-i leyyin” ile deliller getirerek nasihatlerde bulundu ama Firavun bütün bu sözleri işitip mucizeleri gördüğü halde yalanladı, kabul etmedi ve reddetti.” (Taha, 20:56)

Hz .Musa’nın (as) bu şekilde hak ve hakikati tebliğ etmesi, her ne kadar Firavunun kalbini yumuşatmamış ise de sarayda bulunan başkalarına tesir etmiştir. Firavun’un eşi Âsiye ve amcası, Hz. Musa’ya (as) iman etmişlerdir. (Mü’min, 40:28) Yine Hz. Musa’ya karşı sihirlerini gösteren sihirbazlar da Hz. Musa’nın (as) ortaya koyduğu deliller ile iman etmişler ve Firavunun öfkesini çekmişlerdir.

Demek ki “kavl-i leyyin”, yumuşak bir üslup ile deliller getirerek akıl ve kalbe hitap ederek konuşmaktır. Musa (as) böyle hareket etmiştir. Peygamberimiz (asm) de, Uhud Savaşı gibi stratejik önemi büyük bir savaşta Müslümanların büyük bir mağlubiyet yaşamalarına sebep olan sahabelerini dahi affederek onlara yumuşak davranmıştır.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri “Risâle-i Nur’un mesleği, nezihâne ve nazikâne ve kavl-i leyyindir” (Lem’alar, 23. Lem’a, 2005, s. 420) buyurarak Peygamberimizin (asm) bu tebliğ metodunu ve mesleğini takip ettiğini beyan etmiştir. Ayrıca Barla Lâhikası’ndaki bir mektubunda, bir müftüye atfen “..envâr-ı Kur’âniyenin suhûlet-i intişarları için irşad ve nasihatinde ‘Ona kavl-i leyyin ile söyleyin’ âyetindeli lütf-i irşadı kendine rehber etsin” (No: 210, s. 405, 2006) demesi de, bizlere mühim bir ders vermektedir.

12.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.05.2008) - Yaratılışta israf yoktur

  (20.02.2008) - Siyasetin hedefi

  (17.02.2008) - Siyasal kavramlar

  (12.02.2008) - Saadetin sebepleri

  (09.02.2008) - Siyasette doğru tercih

  (08.02.2008) - Risâle-i Nur’u okurken...

  (05.02.2008) - İlm-i Cifir ve Ebced

  (04.02.2008) - Ölümün mahiyeti

  (25.12.2007) - “Ilımlı İslâm”

  (13.12.2007) - Fıtrattan esmâya çıkmak

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır