Kutlu Doğum’un kudsî havasının sadece ülkemizi değil, bütün dünyayı, hatta biz bilsek de bilmesek de bütün âlemleri kuşattığı bir dönemde Avusturya’da aralarında AKEV’imizin de bulunduğu İslâmî derneklerin ortak organizesiyle bölgemizde gerçekleştirilen programın ana çerçevesine geçen yazımızda temas etmiştik. Bu yazımızda hatibimiz Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Muhammed Şevki Aydın’ın hitabının ana çizgilerini yakaladığım kadarıyla aktaracağım:
* Diyanet Teşkilâtı olarak biz, hizmet politikamızda ayrıştırıcı ve itici olmayız. Farklılıklarımız zenginliğimizdir.
* Kutlu Doğum programlarında maksadımız, Efendimizi (asm) sadece anıp geçmek değildir. Onu tanımak içindir. Biz onu tanımadan İslâmı ve Kur’ânı anlayamayız. Çünkü o, Hz. Ayşe’nin tabiriyle “yaşayan Kur’ân”dır.
* Biz Kur’ân’ı anlamazsak bu hayatın tadına varamayız.
* ”Acaba ben nasıl bir âhiret hayatına sahip olacağım?” sorusu seni çok düşündürüyorsa, cevabı gayet açıktır:
“Nasıl bir dünya hayatına sahipsem.. ’’
* Kur’ân emrediyor: "Eşlerinizle iyi geçinin, onlara iyi muamelede bulunun.” Bu emre itaat noktasında en kusursuz örneğimiz ve rehberimiz Resulullah’tır (asm). Onu örnek alabilmemiz için, onu tanımamız lâzım. Kur’ân, onu taklit etmemizi istemiyor, örnek almamızı istiyor. Onu tanımak için o asra gidip inceleyelim. Kısa zamanda yaptığı icraata, muvaffak olduğu mukaddes inkılâba bakıp ibret alalım. Onun Sünnet-i Seniyyesini alıp çağımıza getireceğiz, başka kalıplar içinde.. Öz kalacak, kalıp değişebilir. Kur’ân tesettürü emrediyor.Yıllardır, öz korunarak, değişik formatlarda devam ediyor.
* Bazılarının kafasında örnek alınması imkânsız olan “efsanevî” bir peygamber var. Halbuki Kur’ân’ın Resulullah’a olan hitabı açık ve nettir. “De ki: Ben sizin gibi bir beşerim.” İşte ben de örnek olsun diye, onun davranışlarını anlatıyorum. O nasıl bir babaydı? O nasıl bir eşti? O nasıl bir komutandı? Kısacası her alanda o nasıl bir rehberdi? Bu yıl “Barış içinde birlikte yaşamak” konusu hafta boyunca işlendi. İşte Medine hayatı. Müslümanlar var.. Yahudiler var. Hıristiyanlar var. Ve barış içinde yaşamanın esaslarını ortaya koyan Medine Vesikası var..
* Resulullah’ın riyasetinde mü'minler muzaffer olarak Mekke’ye girdiklerinde, Efendimiz, Mekkelilere “Hepiniz hürsünüz” dedi..
* Cenâb-ı Hak, “İsteseydim, sizi tek ümmet yapardım” buyuruyor.
* ”Laikrahe fiddin / Dinde zorlama yoktur.”
* ”Gattebeyyenerrüşd / Hakikat bütün berraklığıyla ortaya çıkmış.”
* İslâmın hakim olduğu yerlerde diğer inanç sahipleri, inançlarının gereğini serbestçe yerine getirmişler. Müslümanlar onlara yardımcı olmuş. Avrupalılar yeni yeni çok “din”li toplumsal hayata alışıyorlar.. Biz ise, asırlarca birlikte yaşamışız, tecrübe sahibi olmuşuz. Biz kendimizden ve itikadımızdan eminiz. Âyet-i Kerimede, (Aleyküm enfüseküm lâ yedurruküm men dalle izehtedeytüm) “Siz kendi nefsinize dikkat edin, kendinize bakın! Siz hidayet üzere olursanız, sapık olan insanlar size zarar veremezler” buyruluyor.
* Peygamber Efendimiz, “Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu insandır” buyuruyor.
* Geliniz, Kur’ân yeniden nazil oluyormuş gibi, Peygamber Efendimiz aramızdaymış gibi, kendimize çeki düzen verelim.
* Sahabeler birer birer dünyaya dağıldılar, halleriyle örnek oldular, insanları cezbettiler.
*Resulullah’ı (asm) ve Sahabelerini tanımak hususunda Allah yardımcımız olsun.
01.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|