Güzel Söz...
’’Anladım işi san'at Allah’ı aramakmış,
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış‘’
Necip Fazıl Kısakürek
Bugün 27 Mayıs. Ne yazık ki hafızalarda pek de iyi izler bırakmayan bir tarih bu. Demokrasiye darbe geleneğinin başlangıcı aynı zamanda. Demokratlar için ise hüzün demek, acı hatıralar demek, kapanmayan yara demek. Aşağıda yaşanmış bir olay okuyacaksınız. Darağacına yolladıkları bir başvekilin nezaketini, insancıllığını, mûsıkî zevki ve kültürünü yansıtan basit ama oldukça anlamlı bir hatıra. Yıllar önce gazeteci yazar Beşir Ayvazoğlu yazmıştı. Ona da Türk Müziğinin yaşayan en önemli bestekârlarından Alaeddin Yavaşça Hoca anlatmış. Ben de sizinle paylaşmak istedim:
1952-1953 yılları... Halk Partisinden bir hanım milletvekili Demokrat Parti’ye geçmek istemektedir. Bunun için babasının yakın dostu Refik Koraltan’dan aracı olması için ricada bulunur. Tertip edilen yemekli bir toplantıda Refik Koraltan, bestekâr ve ses san'atkârı Dr. Alaeddin Yavaşça’dan da bir konser vermesini rica eder. Bu yemekli toplantıya Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan, bakanlar, milletvekilleri ve hanımları iştirak etmişlerdir. Menderes yaptığı etkili ve güzel konuşmayla, hanım milletvekilinin Halk Partisinde devam etmesinin daha uygun olacağını söyler ve demokrasi kültürü açısından da örnek bir tavır sergiler...
Sıra mûsıkîye gelmiştir. Alaeddin Yavaşça birkaç eser okuduktan sonra, Menderes’in kalktığını görür ve fena halde alınarak “Hiç konserin yarısında kalkılır mı, sevmiyorsan mûsikî istemeseydin” diye geçirir içinden. Fakat tam o sırada kulağında birinin nefesini hisseder ve bir fısıltı:
“Sayın doktor, acaba repertuarınızda ‘Bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitab-ı var’ şarkısı var mı?”
Dönüp baktım ki Adnan Menderes. Meğerse arkadan dolaşmış.
‘Var efendim’ dedim.
‘Lütfen okur musun. Rica edeceğim’.
‘Hay hay efendim’ dedim.
Gitti yerine oturdu ve bu sefer aynı şarkıyı yüksek sesle istedi. Düşününüz, bir san'atkârı istediği şarkının repertuarında bulunmaması ihtimalini düşünerek, kalabalık önünde küçük düşürmemek için önce kulağına fısıldıyor. Varsa isteyecek. Ne büyük incelik. Doğrusu içimden geçirdiklerimden utandım.”
Adnan Menderes’in bu şarkıyı istemesinin maksadı şudur: Akrabasından Dr. Nazım, İzmir suikastına karıştığı iddiasıyla İstiklâl Mahkemesi tarafından idama mahkûm edildikten sonra mutad olduğu üzere son arzusu sorulur. Ünlü İttihatçı der ki:
“Gidin Paşa’ya söyleyin: ‘Bu rüzgâr-i bi-mededin inkılâbı var.’ Bu söz, Menderes’in istediği Uşşak makamındaki şarkının 4. mısraıdır. Dr. Nazım’la ilgili idam kararı bir balo sırasında Mustafa Kemal’e imzalatılır. Refik Koraltan’ın Alaeddin Yavaşça’ya anlattığına göre Dr. Nazım’ın son arzusunun ne olduğunu sorar. Söylediklerini aynen naklederler. Bunun üzerine şarkı repertuardan çıkarılıp yasaklanır. Lem’i Atlı’nın uşşak şarkısı üzerindeki yasak bu yemekli toplantıya kadar sürecektir.
Menderes şarkıyı bir kez daha Alaeddin Yavaşça’ya okuttuktan sonra: ‘Çok rica ederim doktor, bunu bir radyo emisyonunuzda okuyunuz ve okuyacağınız zamanı bana da bildiriniz’ der.
Yavaşça, bu şarkıyı radyoda bir öğle yayını için repertuarına alır ve bunu Adnan Menderes’e bildirir. Yayın biter bitmez Yavaşça’yı arayan Başbakan heyecanlı bir sesle şunu söyleyecektir.
“Ağzınıza sağlık aziz doktor, çok memnun ve mahzuz oldum. Çok rica ediyorum, arkadaşlarınıza da eğer kendilerinde yoksa notalarını veriniz, repertuarlarına alsınlar.”
Yukarıda ki hikâyeye konu olan, Lem’i Atlı’nın Uşşak Şarkısının sözleri şöyledir:
‘’Bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitabı var,
Mihnet-medar olan feleğe intisabı var.
Eyler nesim-i subhu bize gird-bad-gam
Bu rüzgâr-ı bi-mededin inkılâbı var. ’’
Necip Fazıl Kısakürek’in vefat yıl dönümü
İki gün önce, Necip Fazıl Kısakürek’in vefat yıldönümüydü. Vefatının üzerinden 25 yıl geçmiş. Şair, 25 Mayıs 1983’de vefat etmişti. Yine enteresandır 26 Mayıs 1904 yılında da doğmuş. Hayat hikâyesi zaten malûmunuz. Benim en çok dikkatimi çeken yanı ise, bestelenmeye oldukça uygun bir şiir dili kullanmasıdır. Hep, ‘’acaba neden böyle büyük şairlerin şiirleri bestelenmez, albüm yapılmaz‘’ derdim. Yıllar önce böylesine hayırlı bir işi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş gerçekleştirdi. Necip Fazıl’ın bestelenen şiirlerini bir albümde topladı.
Şimdi bulabilir misiniz ve baskısı var mıdır hâlâ bilemiyorum, ama raflarda epeydir göremiyorum. Bu cd’de benim en çok beğendiğim şarkılardan biri olan ve Sadun Aksüt'ün bestelediği, şaire ait ‘’Akşamı getiren sesleri dinle / Dinle de gönlümü alıver gitsin. Saçlarından tutup kor gözlerine / Yaşlı gözlerine dalıver gitsin‘’ diye devam eden şiiri olduğu gibi, ‘’Bu akşam o kadar durgun ki sular‘’, ‘’İçerimde koca bir dağ gizlidir’’ , "Bu Yağmur’’, ‘’ Gönlüm ne dertlidir ne de bahtiyar’’, ‘’Elimde sükûtun nabzını dinle’’, ‘’Zindan iki hece Mehmedim‘’ gibi şiirlerinin bestelerini dinlemek de mümkün.
İstanbul Belediyesi Kültür Müdürlüğünü geçmişte yaptığı bu hayırlı işten dolayı kutlarken bu albümleri tekrar piyasaya sunmanın önemli bir kültür hizmeti olacağını hatırlatmak isterim.
27.05.2008
E-Posta:
alioktay@alioktay. net
|