Bu seneki Kutlu Doğum Haftası bir başka renkli geçti. Bazı kesimlerin, 23 Nisan kutlamalarının arada kaynayıp gittiği ya da gölgede bırakıldığı iddiaları da bu ciddî kutlamalara gölge düşüremedi..
Gerçi başyazarımız Kâzım Güleçyüz, bu iddiaların geçersizliğini delilleriyle ortaya koydu. 1920’nin Cuma gününe rastlayan 23 Nisan’ında Hacı Bayram Camiinde kılınan Cuma namazından sonra yürüyerek Meclise gidilip Kur’ân-ı Kerimlerle, duâlarla, hatimlerle ve kurbanlarla Meclisin açılışını da sevinçlerle hatırlatan 23 Nisan’ların Mustafa Kemal tarafından çocuklara armağan edilmiş olması, onu “çocuksu” eğlence-lerle gölgelemiş olmuyorsa eğer; bu Kutlu Doğum p-rogramları onu hiç gölgelemez. Merak edilmesin.
İddia sahipleri, 23 Nisan’ları millî; Kutlu Doğum kutlamalarını ise dinî çerçevede görüp, iki mânânın zıt kutuplarda seyrettiği zehabına mı kapıldılar? Halbukî bizim millî olan her meselemizin dinî boyutu da vardır zaten. Millî Marşımızın sözleri bunu açıkça gösteriyor. Hem zaten “dinsiz” bir millet yoktur, olmamıştır ve olamaz da..
İddia sahipleri, yoksa daha vahim bir yaklaşımla, birini çağdaş ve modern, öbürünü irticaî mi buldular? Ama hayır hayır, böyle bir şeyi akla getirmek bile yanlış olacağı için, bu meyanda söz söylemek abes olur. Hele hele Avrupa’da yaşayan bizim insanımız, ister dinî olsun, ister millî olsun, bizden olan, bizim tarihimizin, bizim kültürümüzün çizgilerini ve izlerini taşıyan her mese-leye sahip çıkıyor ki, Avrupa’da doğan yavrular, kendi değerlerimize ve geleneklerimize yabancı kalmasınlar. Hatta Türkçe ve Türk Kültürü dersleri öğretmenleri hâlâ 23 Nisan adına çocuk şenlikleri tertipliyorlar. Hatta ve hatta Haziran ayında icra etmek üzere hazırlıklarına devam edenler bile var. Hiçbir Müslüman onlara, “Yahu siz ne yapıyorsunuz, çocuk şenliği yapmanın zamanı mı şimdi?” şeklinde bir soru yöneltmiyor. Her neyse biz asıl konumuza biraz daha devam edelim.
Kutlu Doğum Haftası programları Avusturya’da bilhassa son üç yıldan beridir, birlik ve beraberliğimizin sembolü olmaya devam ediyor. Burada yaşayan insanlarımızın farklı görüş ve fraksiyonlarıyla farklı kulvarlarda seyretmesinin ayrılığa, hatta zaman zaman sürtüşme ve kavgaya dönüşmesini önlemek için bu güne kadar farklı alanlarda ve platformlarda farklı metodlarla gayretler sarf edilmiştir. Hatta ülkemizin dış temsilcilikleri bile dolaylı olarak bu birlikteliğe destek vermiş, ‘çatı’ derneklerinin kurulmasına yardımcı olmuştur. Ama bu gayretlerin büyük oranda neticesiz kaldığına üzülerek şahit olmuşuzdur. Son üç yıldan beridir Din İşleri Müşavirliğimizin ciddî gayretleriyle çeşitli grup, dernek, cemiyet ve cemaatlerin hep beraber ortaklaşa tertip ettikleri Kutlu Doğum Haftası programları, birlik ve beraberliğimizin en güzel ve göz kamaştırıcı gücünü gözler önüne sermeye devam ediyor. Bilhassa “devlet-millet el ele” parolası da bu sayede, teoriden pratiğe dönüşmüş oluyor. Bu programlarda farklı görüş ve düşünce sahibi dernek, cemiyet ve cemaat mensupları aynı salonda bir araya geliyorlar. Programın akışı içerisinde onların temsilcileri ve devlet temsilcileri sah-neye davet edilerek, el ele tutmuş vaziyette birlik ve beraberlik mesajı veriyorlar.
Başta Viyana olmak üzere Avusturya’nın çeşitli bölgelerinde yapılan Kutlu Doğum programlarından biri de 4 Mayıs Pazar günü Yukarı Avusturya’nın başşehri Linz’de yapıldı. AKEV olarak biz de bu programın icra edicileri arasındaydık. Başta Salzburg Başkonsolosumuz, Müşavir ve Ateşemiz olmak üzere, konuşmacılarımız önemli mesajlar verdiler. Bilhassa Türkiye’den davetli hatibimizin konuşması, değil bir makaleye, belki bir kitaba sığmayacak konuların özetiydi. İlahîler ve ezanlar ise, aralarında Avusturyalıların da bulunduğu salondakilere coşkulu anlar yaşattı.
Böyle programların devamı, dileğimiz ve duâmız olsun...
25.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|