CHP son zamanlarda hep dâvâlık konularla, milletin mukaddeslerini alaya almasıyla gündeme geliyor.
Bu dâvâlardan birisi 32. Olağan Kurultay öncesi CHP’nin afişlerinde kullandığı bir ifade ile ilgili. “Çekil aradan... Din de bizim, Devlet de bizim, Millet de bizim!” gibi anlamsız bir afiş yaptırıp Ankara sokaklarına asılmıştı. Kurultay öncesi bununla ilgili bir yazımızda “Din nasıl sizin oluyor? Din bütün Müslümanların ortak malı değil mi? Din adına ne yaptınız ki sizin olsun? Din sizin tekelinizde mi?” diye sormuştuk.
Bu afişlerdeki “din de bizim” bölümü Öğretmen-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi’nin de dikkatini çekmiş. Tanrıverdi, bu ifadenin Anayasaya ve Partiler Kanununa göre suç olup olmadığını öğrenmek için 24 Nisan 2008 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasî Partiler Sicil Bürosuna bir dilekçe verdi. Cevap 7 Haziran 2008 tarihinde geldi. Yazıda, “dilekçenin içeriğinin değerlendirilmek üzere kayda alındığı” belirtilip, ilgileri dolayısıyla teşekkür edildi.
Görüştüğümüz Tanrıverdi’ye bu durumu nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda, parti kapatmaya karşı olduğunu söyledi, “İllaki bir parti kapatılacaksa o da CHP olmalıdır. Din istismarcılığı yapan, Anayasa Mahkemesi’ni tehdit eden, demokrasiyi işlemez hale sokan, millet iradesine ipotek koyan, totaliter bir rejim isteyen, darbelere zemin hazırlayan ve insan haklarını hiçe sayan partinin varlığı kimin yararına?” diyerek görüşlerini açıkladı.
Şu anda bu dilekçe CHP’nin sicil dosyasına girmiş oldu. Bakalım önümüzdeki günlerde AKP ve DTP’ye kapatma dâvâsı açan Yargıtay CHP’ye de kapatma dâvâsı açacak mı merakla bekliyoruz.
* * *
Bu yazımızda esas üzerinde duracağımız konu, CHP’nin iki numaralı ismi genel sekreter Önder Sav’ın söylediği bir söz. Sav öyle bir lâf etti ki, Danimarka’daki Müslümanları küçük düşüren karikatürlerden daha fazla etki yaptı. Sav’ın bu sözleri CHP zihniyetini ortaya koydu.
80 yaşlarında ismi Mustafa Ünal olan yaşlı bir vatandaş Sav’ın yanına gelip, hacca niyetlendiğini söyleyip yardım isteyince, Sav, bu zihniyette olan başkalarının da söylediği gibi, “Boş ver. Araplara para kaptırma” diye alaycı bir üslûpla cevap verdi. Uzun yıllardır arkadaşı olan Ünal, alaycı üslûbu anlamayarak, “Niye yaşım 80’e gidiyor. Bir ayağım çukurda” diyence Sav’dan o yakışıksız sözler duyuldu: “Bakarsın orda Muhammed bırakmaz seni. Buraya göndermez. Onun için sen yine şey yapma…”
Sav’ın bu sözü günlerdir tartışılıyor ve tartışılmalıdır. Müslümanlar için farz bir ibadeti küçük görmenin yanında, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (a.s.m) haddini aşarak alay etmesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Sav’ın bu sözleri dinî değerlerimizi aşağılamadır ve bütün Müslümanları rencide etmiştir.
Önder Sav, pişkin pişkin kendini savunurken “takıldım sadece” demiş. Peşinden de demiş ki, “Orada kamera olduğunu fark etmedim!..” Bu cümleden de anlaşılıyor ki, kamera önünde farklı, arkasında farklı konuşuyorlar. Özrü kabahatinden büyük… Baykal, Sav’a bir ceza vermek, partiden atmak veya uyarmak yerine sadece “dikkatli konuşun” demiş. Yakışanı yapmış aslında. Peygamberimize ve dinimize hakaret eden Danimarkalı karikatürist bile özür dileyip Sav’dan “çıt” çıkmaması da bunu göstermiyor mu?
CHP tarafından bakılınca olay kapanmış görünüyor. Ancak, Sav’ın bu yakışıksız ve çirkin sözleri artık mahkemelik oldu. Diyanet-Sen ve Büyük Birlik Partisi Sav’ı mahkemeye verdi. Mahkeme nasıl bir karar verir bilemiyoruz ama milletin vicdanında en sert şekilde cevabını aldı. Millet kararını da verdi…
Seçim meydanlarında dindarlardan oy almak adına -tabiî kameralar önünde- dinî motifler kullanan, seçimlerde başörtülülerin resimlerini kullanmaktan kaçınmayan, başörtüsü konusunda fetvalar veren, partisinin grubunda din âlimi gibi konuşan, büyük günahları tek tek sayan Baykal’ın dinî konulardaki sözlerinin samimî olduğunu zaten düşünmüyorduk da hiç değilse kameralar önünde ortaya çıkan bu çirkin konuşmadan sonra kamuoyunun gözünü boyamak olsa bile bir uyarı veya kınama cezası verebilirdi. Biz beklemiyorduk. Zaten o da bizi yanıltmadı…
CHP’nin dine, dinin mukaddes saydığı değerlere ve dindarlara bakışı, bu iki olayda da görüldü.
25.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|