Dini siyasete alet etmek sözünü duymuştuk da, dinin futbola alet edilmesini ilk defa duyduk.
Olay şu: İki büyük rakip Fenerbahçe ile Galatasaray bu akşam karşılaşacaklar. Burada maçın kritiğini yapacak değilim. Onu Spor Müdürümüz Erol Doyuran yapacaktır. Ben burada bir bardak suda koparılan fırtınayı yazmak istiyorum.
Galatasaray’lı millî futbolcu, Türkiye gol kralı Hakan Şükür, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi bir temennîde bulundu. “Taraftarlar stada kesici aletlerle değil, güllerle gelsin” dedi. Bu temennî çok güzel.
Bakın Hakan Şükür başka neler söylemiş: “Kutlu Doğum Haftası içindeyiz ve ona lâyık olmalıyız. Peygamberimize lâyık olmalıyız. Çocuklarımızı, gençlerimizi de Peygamberimizin hoşgörüsü etrafında hayata hazırlamalı, yaşantılarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. Hafta sonunda Fenerbahçe ile önemli bir derbi müsabakası oynayacağız. Herkesin bu maçta içinde bulunulan haftanın atmosferi içinde hareket etmesini temenni ediyorum. Dostça ve centilmence mücadele etmeliyiz. Herkes dürüstçe elinden geleni yapmalı. Allah kime nasip ederse o kazansın…”
Vay bu temennileri sen mi dile getirirsin, irticaî faaliyetten dâvâ açılmasını isteyenden, hakkında soruşturma açılıp takımından atılmasını isteyene varıncaya kadar çiğ, ne dediğini bilmez ifadeler kullanıldı.
Bu cümleyle dinî siyasete alet ettiğini bile söyleyenler oldu. Bakarsınız bu hafta çıkacağı söylenen fakat henüz Meclis Genel Kurulu’na indirilmeyen TCK’nın 301. maddesinden bile dâvâ açılması için savcıları göreve çağıranlar bile olur.
* * *
Konu Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e kadar intikal etti. Gazeteci şöyle soruyor: “Hakan Şükür’ün ‘Kutlu Doğum Haftası’na yakışır bir derbi olsun’ açıklaması var. Sporun dinle karıştırılması!..”
Bakan ne cevap verdi dersiniz: “Hakan Şükür’ün bunu iyi niyetle söyleyebileceğini düşünüyorum. Tabiî, sizin söylediğiniz gibi, dinî duygularımızın karışmaması gerekir spor etkinliklerine. Ama, bu amaçla da söylediği kanaatinde değilim. Herhalde Hakan Şükür şunu ifade etmek istemiştir. Dostluğun, kardeşliğin ve centilmenliğin öne çıkacağı bir maç olsun temennisinde bulunmuştur. Sanırım kastı da budur…”
Bakan kalkıp, “Bu sözde ne var” demek yerine “Sanırım kastı da budur” diyerek niyet okumasını nasıl izah etmek lâzım? “Kutlu Doğum Haftası’na yakışır bir derbi olsun” cümlesinden kasıt başka ne olabilir ki? Burada spora dinî duygularımızı karıştırmayalım” demenin gereği var mıydı? Ama Şahin, hem eski spordan sorumlu Devlet Bakanı olunca, hem de şimdiki Adalet Bakanı olunca bunları söyleme gereği duydu belki de.
Burada gerek futbol camiasından, gerekse bazı siyasetçilerin ve yazarların yazdıklarına cevap verecek değilim. Gazetemizde bu yöndeki yazılara en güzel cevap verildi. Ben meselenin bu yönü ile ilgili görüşlerimi aktarmakla yetineyim.
* * *
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Biraz sağduyu… Birileri öküz altından buzağı aramaktan vazgeçmeli.
Nasıl ki, Hıristiyan ve Yahudi futbolcular dinlerini yaşamaları gerekirse, Müslüman bir ülkede böyle cümlelerin altında hınzırlık aramak kimseye bir şey kazandırmaz.
Dinini yaşamak isteyenlere karşı saygılı olunmalı…
27.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|