Tartışmalar TCK’nin 301 maddesini kilitlenmişken, gazetelere bir haber yansıdı. Gazetemizde bu konuyu Salı günü manşet yapıp, “Tehlikeli tavize hayır” ikazında bulundu. Haber, AKP’nin kapatılmaktan kurtulmak için anayasaya “Devlet memurları, kamu kurumu yöneticileri dinsel simge kullanamaz” ve “İlk ve ortaöğretimde dinsel simge sayılan kıyafetler giyilemez” gibi maddeler koymayı düşündüğüne dairdi.Yani, hiçbir kanunî dayanağı olmayan bu yasağın kanunî hale getirileceği ileri sürülüyordu.
Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran maddeler görüşülürken AKP sözcülerinin üstüne basa basa ilköğretimde ve kamuda yasağı kaldırmanın mümkün olmadığı güvencesini verdiklerini bildiğimiz için bu habere hemen dikkat kesildik.
Bu konuyla ilgili tepkileri almadan önce kendisi de anayasa ile ilgili çalışmalar yürüten AKP Grup Başkanı Bekir Bozdağ’a sorduk. Arkadaşımız Kemal Benek’le görüşen Bozdağ, “Özel sohbetlerde dahi bununla ilgili bir şey yok. Bunu yapsınlar, şunu yapsınlar diye birileri yazıyor. Şu anda birileri temennilerini yazıyor” diyor, ancak yine de temkinli ve dikkatli olmak lâzım. Her an önümüze böyle bir madde çıkarsa şaşırmamak lâzım… Çünkü kapatma dâvâsı, TCK 301 dâvâsı, Ergenekon soruşturmaları, pirinçte yaşanan fırsatçılık derken bir anda gündeme gelebilir.
Bilindiği gibi, AKP, MHP’nin desteğiyle üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırmak amacıyla anayasa değişikliğine gitti. Değişiklik mağduriyetleri sona erdirmedi, yasak kalkmadı. Hatta daha da derinleşti. Bazı okullarda öğrenciler kütüphanelere ve kampüse girebiliyordu. Şimdi giremiyorlar. CHP’de bu değişiklikleri Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Dosya mahkemece inceleniyor.
Bu durum önümüzde dururken, yasağı anayasal ve yasal hale getirecek bu tür bir çalışma olduğunu duyduğumuzda temkinli davranıyoruz.
Üzerinde durmak istediğim konu, madem konu gündeme geldiğinde “yasak kanunî değil” diyoruz, bunu açıklamak.
Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türkiye’de, kadınların kıyafetiyle ilgili hukukî bir düzenleme getirilmemiştir. Yürürlükteki mevzuat içinde kılık-kıyafet konusunda iki kanun bulunuyor. Birisi, şapka dışındaki başlıkların giyilmesinin adet haline getirilmesinin yasaklanması, ikincisi din adamlarının dinî tören kıyafetlerini dinî mekânların dışında giyemeyecekleri hükmünü getiriyor.
Devlet memurlarına başörtüsünü yasaklayan kanunî bir düzenleme yok, sadece bir yönetmelik var. 25 Ekim 1982 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik”tir. Bu yönetmelikte de şöyle yazıyor: “Elbiseler temiz, düzgün, ütülü, sade; ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı; görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış; tırnaklar normal kesilmiş olur… Pantolon, kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi ayakkabı giyilmez” görüleceği üzere sadece burada yasakla ilgili olarak “baş daima açık” denilmektedir. 26 yıl önce ihtilâl döneminde yayınlanan yönetmeliğinin diğer bölümlerine bakıldığında pek çok hususun da bugün uygulanmadığı görülebilir.
Çözümü gayet basittir. Yönetmelikteki “baş daima açık” ibaresi metinden çıkarılabilir.
Bir diğer yönetmelik ise, “Millî Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik”tir. Bu yönetmelikte, ihtilâl döneminde 22 Temmuz 1981 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Orta öğretim kurumlarında çalışan personelin ve öğrenim gören öğrencilerin kılık kıyafetini düzenlemektedir. Yönetmelikle öğrenci ve görevlilerin başörtüsü takmaları yasaklanmıştır. Bir yönetmelik değişikliği ile yasağın kaldırılması sağlanabilir.
Görüleceği üzere yasağın kalkması için anayasa ve yasa değiştirmeye gerek yok. Mesele yönetmelikler değiştirilerek çözülebiliyor.
Hal böyle iken, sırf parti kapatmayı engellemek ve bir yerlere mesaj vermek adına tavizler vererek yasak kanunî hale getirilirse, bunu yapanlar bu tavizin altında kalırlar, millete hesap veremezler. Peki, kanunî olmayan başörtüsü yasağını kaldırma iddiasında olanların yasağı kanunîleştirme hatasına düşebilirler mi? Bunun vebalini taşıyabilirler mi? Kimse bu oyuna düşmemelidir…
19.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|