Hayatın, Türkiye’nin ve dünyanın gereklerinden habersiz olanlar; hâlâ, zorla baş açtırarak ‘kazanacaklarını’ zannediyorlar. Bu ‘zan’ o kadar yanlış ki, ayrıca izaha gerek duymuyoruz.
Anayasa Mahkemesinin aldığı karar, ‘teknik’ yönleriyle tartışılıyor. Ama asıl, fiilî neticelerinin tartışılması gerek. Mahkemenin kararını ‘sevinçle’ karşılayan bazı üniversiteler, bütün işlerini-güçlerini bir yana bırakıp ‘başörtülü öğrencileri yakalama’ya başladılar. Televizyonlara da yansıdığı üzere, Van’daki üniversite yöneticilerinin emriyle görevliler öğrenci servislerini durdurup başörtülü öğrencilere başlarını açtırdı, açmayanları da otobüsten indirdi. Bu uygulamada o kadar ileri gidildi ki, serviste bulunan ve okulun ‘lojmanları’na giden, öğrenci olmayan başörtülüler de otobüslerden indirildi. Bu uygulama hen insan haklarına aykırıdır, hem de insafla, iz’anla ve iyi niyetle izah edilemez.
Kanunsuz şekilde uygulanan “Başörtülü öğrenciler üniversiteye giremez” kararını ne hakla “başörtülü veliler de üniversiteye giremez” haline getiriyorsunuz? Vicdanları yaralayan bu uygulama ile ne kazandığınızı zannediyorsunuz? Hatırlatalım; sadece ‘beddua’ ve ‘ah’ kazanıyorsunuz. Son tahlilde, ‘kazanmanız’ mümkün değil, çünkü kökten haksızsınız!
Herkes mahkemenin aldığı kararı tartışıyor, ama asıl tartışılması gereken “Bu çağda, üniversite öğrencisi sırf başı örtülü diye kapı dışarı edilebilir mi?” sorusu olmalıdır. Dünyada eşi ve benzeri olmayan bu uygulama ile Türkiye’nin iyi noktalara gitmesi mümkün değildir.
Tabiî ki bu noktalara bir günün yanlışıyla gelinmedi. Zamanında yapılan uygulamalar ‘küçük meseleler’ olarak görüldü, ikâzlar dikkate alınmadı. Mesela, İstanbul Üniversitesi merkez binasına girmek isteyen başörtülü ‘veli’ler içeri sokulmadı. İlave olarak aynı üniversite davet ettiği bir yabancı ‘uzman’ı, daha sonra sırf başörtülü olduğu için reddetti, geri çevirdi. Bu ve benzeri yanlışlar bütün üniversitelerde yaygınlaşırken, Türkiye’yi ‘idare’ ettiğini zannedenlerden ses çıkmadı. Sustular, sustular ve maalesef kanunsuz yasak uygulayanlar yanlışlarını daha ileri noktalara taşıdılar.
Van’da yaşanan hadiseyi, koltuğunda oturup ‘rahatça’ izleyen ya da “Bunca ‘fetva’ya rağmen hâlâ başlarını açıp okumuyorlar ve bizi zor durumda bırakıyorlar” diyen siyasetçiler varsa Allah onlara insan ve iz’an versin!
Gün gelip yasakçılar da anlayacak ki, zorla baş açarak insanların kalplerini fethetmek mümkün değil. Anlayacaklar ki, ‘kazandık’ diye düşündükçe kökten kaybediyorlar. Anlayacaklar ki, bu uygulamalar ‘atmaca’nın ‘serçe’ye tasallutu gibi başörtülülerin daha şuurlu hale gelmesine sebep oluyor. Anlayacaklar ki, ‘ikna odaları’ ile bir yere varmak mümkün değil. Anlayacaklar ki, zorla baş açtırarak, anaları ve bacıları ağlatarak ‘demokrat’ olmak mümkün değil. Anlayacaklar ki, dünya da uzun süre bu haksızlık karşısında susmayacak. Anlayacaklar ki, son kaybeden kendileri olacak.
Umalım ve dua edelim ki, mağdurlar daha fazla bedel ödemesin...
12.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|