Gustavsburg’da bir okuma programı
Gustavburg’taki Nur kardeşlerimizin davetleri üzerine eşim Yasemin Yaşar’la birlikte bir okuma programına iştirak ettik. Almanya’nın beş farklı şehrini (Dusseldorf, Köln, Bayer Leverkusen, Mainz, (Gustavsburg, Ginsheim, Kostaim, Bisofshaim) ve Frankfurt’u kapsayan 11 günlük gezi notlarımızı sizlerle paylaşmayı arzu ettik.
Gezdiğimiz şehirlerdeki hizmet mahallerimize uğramayı ihmal etmedik. Pek çok kardeşimizde tanıştık ve görüştük. Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, gidilen yerler, Nur mekânlarına ve nurlu insanlara uğrayınca anlam kazanıyor. Çünkü kulağa ezanın, kalbe tefekkürün dokunabildiği her yer, iman ve Kur’ân hizmetlerinin dokunduğu yerler anlamına geliyor. Bu çağda, farklı bir hizmet tarzı olan okuma programlarını çok ciddi ele almak gerekiyor. Okuma programları binlerce, yüzbinlerce ehl-i imanın hayatı ve olayları doğru yorumlayabilmesini ve meşru bakış açısı kazanmasını netice veriyor. Ortama yeni katılanlar için ise, algısı farklı apayrı bir iklim yaşanıyor ki, o da, iman kardeşliğidir. Belki sadece annelerde görülen karşılıksız, sadece Allah rızası için atılan pek çok adımlar, yani şefkatli adımlar, okuma programlarında kendini göstermektedir. Rengi, ırkı, memleketi ne ve neresi olursa olsun, iman kardeşini, kendi nefsine tercih ancak bu programlarda öğrenilmektedir. Asr-ı saadet tabloları, İslâm tarihinin nasıl etkileyici ve farklı manzarası olmuşsa, günümüzde iman kardeşliği de aynı etkileyiciliği ve farklılığı taşımaktadır.
OKUMA PROGRAMLARI SAHABE MESLEĞİNİN ÖN ÇALIŞMASIDIR
Dünyevi kardeşlikten çok öte bir ebedi kardeşlik yansıması taşıyan bu programlara, sahabe mesleğinin ön çalışmaları demek mümkün.
Tabii bu haliyle, bu programlar, ensar ve muhacir davranışlarına çok benzemektedir. İman kardeşi için, maddi ve manevi lezzetlerinden azaltmak (aslında çoğaltmak anlamına geliyor), maddi ve manevi emanetlerden kardeşiyle paylaşmak anlamlı birer davranış şeklidir. Buna Kur’ân ve sünnet iklimi demek yerinde olur. Başka bir ifadeyle helaket ve felaketler çağında birer oksijen çadırıdır. Ne zaman geniş ölçekte toplum hayatında da bu iklim yaşanır hale gelirse, işte o zaman hayat cennetâsâ bir bahara dönüşecektir.
BAHTİYAR ALMAN MİLLETİ
Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 1066’da bu iklimi oluşturacak kaynağın, Risâle-i Nur eserleri olduğuna vurgu yapmaktadır. “İttihad-ı İslâmı meydana getirmek için çalışan ehl-i İslâma yegâne çarenin Risâle-i Nur olduğu mütehassıs zatlar tarafından kabul ve tasdik edilmektedir. Hem, bugünkü dünyadaki ihtilâfları halledecek olan; aklen, fikren terakki etmiş yirminci asır insanlarına hak ve hakikatı anlatabilecek yepyeni bir ilmî keşfiyatı ve bir teceddüdü Amerika’da, Avrupa’da hususan Almanya’da, taharri eden cereyanlar meydana gelmiş; eğer idrak edebilirler ve görebilirlerse, işte Risâle-i Nur Külliyatı... Nitekim bu hakikatın idrak edilmeye başlandığını gösteren emareler bahtiyar Alman Milleti içinde görülmektedir.
***
KARDEŞLERİMİZLE TANIŞTIK
Okuma programı ve bayan seminer programları çerçevesinde eşimle birlikte gittiğimiz Almanya’nın Düsseldorf hava alanında bizi kıymetli dost Erdoğan karşıladı. Erdoğan’la akraba olmamız yanında aynı zamanda sıkı bir iman kardeşliğine de sahibiz. Dolayısıyla onunla karşılaştığımızda pek çok noktadan birlikteliklerimiz bulunan bir iman kardeşiyle karşılaşmış olmaktayız.
Aynı günün ikindisinde Köln’ün hemen yakınında bulunan Bayer Leverkusen şehrine gittik. Burada Bayer ilaç firmasının büyük tesisleri dikkat çekiyordu. Büyük binaların ortasına kurulmuş olan Japron Park, o çevreyi bir dinlenme ve gezinti yeri haline dönüştürmüş. İnsanlar bu harika mekâna gelip dinleniyorlar ve binlerce çiçekler içerisinde vakit geçiriyorlar.
Bir sanayi tesisi ancak bu kadar güzel kamufle edilebilir. Bu parka hiçbir gürültü ve kirlenme gelmemesi ince düşüncenin bir ürünü olduğunu hissettiriyor. Parktaki bir görüntüyü size aktarmadan geçemeyeceğim. Bir fotoğrafçı kocaman fotoğraf makinesiyle bir çiçeğin resmini alabilmek için adeta yerde sürünüyordu. Biz de onun bu halini görüntüledik ve “İşte İlahi sanat eserine ilgi bu” diye aramızda espri yaptık. Aynı günün akşamında akrabalarımıza gittik ve Almanya’nın zengin sofra geleneğiyle karşılaştık. Doğrusu gittiğimiz evlerde taşıdığımız misyonun bir etkisiyle olsa gerek oldukça zengin ve farklı sorularla karşılaştık. Özellikle de aile konusunda çok sıkı çalışmalar gerektiği kanaatine vardık. Buradaki Müslüman kardeşlerimizle çok ciddi ilgilenmek gerekiyor. Çünkü hem manevi beslenme eksikliği hem de çevresel etkilenmeler sonucu pek çok aile dramları yaşanıyor. Bu konuya hem diyanet olarak hem de dini camialar olarak eğilmek bir sorumluk olarak görülmelidir. Köln’de bazı kardeşlerle tanışma imkânı bulduk. Doğrusu Risâle-i Nur mektebinin şubelerini ülkelerin hemen her ilinde faaliyette görmek ve bilmek oldukça heyecan verici bir bilgi. Aynı satırlardan beslenen insanların oluşturduğu güzide topluluk yeryüzü yuvarlağı için bir can simidi konumunda. Onun için dünyanın hemen her yerindeki Kur’ân dersi takdim eden kardeşlerimize duâlar etmeliyiz ve onların da muvaffakiyetleri için Rabbimizden yardım dilemeliyiz.
BAYAN NUR TALEBELERİ
Bayanlar, şefkat kahramanı olarak hizmetlere daha yatkınlar. Gustavburg’ta da hanımlar hemen her akşam ev sohbetlerine katılıyor ve Risâle-i Nur sohbetleri yapıyorlar. Ev dersleri, cami sohbetleri, seminer programları ve kermes hanım nur talebelerinin yaptıkları programlar içerisinde.
GUSTAVSBURG’TA BİR GRUP
Gustavsburg’a geldiğimizde bize otelden daha güzel ve anlamlı olur düşüncesiyle Özcan beylerin misafir dairesini bize hazırladıklarını öğrendik.
Okuma programımızın yapıldığı mekân ise, Ayasofya Camii idi. Caminin dernek işlerini yürüten Adnan bey, gerçekten diğer kardeşlerimiz gibi hizmet etmekten zevk alan bir hizmet eri. Hasılı buradaki her bir kardeşimizin takdir edilmesi gereken ayrı ayrı hususiyetlerinin olması iş bölümünü kolaylaştırmış. Adeta Bediüzzaman’ın iğne örneğinde olduğu gibi, kimisi demiri keser, kimisi ucunu sivriltir, kimisi deliğini açar ve bir iğneye bedel yüzlerce iğne yapılmış olur misali, burada kardeşler de, her biri hizmetlerin bir yerinden tutarak yürütmeye çalışıyorlar.
YENİ ASYA TÜRKİYE’DEN ADETA BİR DOST ELİ
Günlük gazetemiz Gustavsburg’a birkaç gün gecikmeli de olsa geliyor. Değerli eğitimci Şemsettin Çakır, her camiye girişte gazete gelmiş mi acaba diyerek ilgiyle bakıyor. Ve gelen gazeteleri tetkik edip, cemaatiyle oradan aldığı bilgileri paylaşıyor. Aynı zamanda Yeni Asya International, ilgiyle takip edilen yayın olarak, Almanya’da yaşayan kardeşlerimize hizmet veriyor.
GUSTAVSBURG’A GELİYORUZ
Öncelikle buradaki kardeşlerimizin bir iki günlük resmi tatillerini, okuma programına hasretmeleri oldukça anlamlı bir davranıştı. Yani tatil deyince akla Risale okumalarının gelmesi manidar. Gustavsburg’ta bulunan bir gurup kahraman kardeşimiz, çalışmaktan fırsat buldukları birkaç günlük tatillerini Risâle-i Nur eserleriyle geçirmek üzere harekete geçiyorlar. Altı ay öncesinden karar alarak, erkekler olarak bir okuma programı ve bayanlara da birkaç tane seminer programı ile birlikte her akşam ev dersleri yapmak konusunda karar veriyorlar. Bu vesileyle de, Türkiye’den de eşim Yasemin Yaşar ile bendenizi aralarında görmek istemişler. Buradaki Risâle-i Nur talebeleri, talebe-i ulum tanımlamasını oldukça liyakatli bir şekilde hak ediyorlardı. Almanya’nın yoğun iş hayatının içerisindeki kendilerine tanınmış olan bir iki günlük bir tatilin, kendi nefislerine uygun bir tatil günü değil de, vicdanlarına, kalplerine uygun bir hayat hali içerisinde bir program kararı gerçekten birer kahramanlık örneği.
YARIN: OKUMA PROGRAMINDA
NELER VARDI?
|