Napolyon topçu birliğine sormuş: “Toplar niçin ateşlenmiyor?”
Komutanlardan birisi “Bunun 10 sebebi var, sayayım” demiş ve başlamış: “Bir. Barut yok. İkii…” Napolyon hemen susturmuş; “Tamam, gerisini saymaya gerek yok.”
Ergenekon soruşturmasını sulandırmak isteyenler tutuklamaların, operasyonların keyfiliğini ileri sürüyor, iddianameyi bekliyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, detayına girmeden üç Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianameyle ilgili 11 başlığı açıkladı:
Bir. Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek. İkii…
Diğer 10 maddeyi saymaya gerek var mı? Silah ve terör yan yana olunca arkasından nelerin geleceğini tahmin etmek için ciltlerle kitap okumaya, diploma sahibi olmaya ihtiyaç yok. Adı üstünde “terör örgütü.”
***
Buna karşılık Başsavcı Aykut Cengiz Engin, nedense Ergenekon’un “klasik bölücü veya ideolojik terör örgütü olmadığını” açıklama gereği duydu.
Ardından tanım getirdi: “Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek. Devletin iç ve dış güvenliğini ve kamu düzenini bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemler terör suçu olarak kabul edilmiştir.”
Bu tanıma göre Ergenekon terör örgütünün neresi klasik? 70 milyonluk Türkiye’nin her ferdi yaşına göre yıllardır bunları yaşamıyor mu? Eğer bu tanımla açıklanıyorsa, Türkiye’nin en eski, en klasik ve en sık başvurulan terör örgütüyle karşı karşıyayız.
***
İddianameden sızan bilgilerle birlikte geçmişte yaşanan karanlıklar bir yandan insanları dehşete düşürürken, diğer yandan gelecek adına da umutlandırdı.
Grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan da umutların arttığını görerek Ergenekonla birlikte “maskelerin deşifre” olduğunu açıkladı. Ancak hızını alamadı. Baykal’ın “Ergenekon’un avukatıyım” sözlerine “ben de savcıyım” cevabını verdi. Kapatma davasına karşılık rövanş eleştirilerine malzeme verecek yeni polemiklere kapı açtı.
Eline fırsat geçen Baykal da boş durmadı ve Başbakan Erdoğan’ın “savcıyım” sözlerindeki açığı yakaladı. “Savcının önünde Cumhuriyet yazar. Savcı Cumhuriyetin savcısıdır. Avukatlar milletin avukatıdır.”
***
Başbakan Erdoğan ile Baykal arasındaki atışmalar -teşbihte hata olmasın- bana hep Hacivat ile Karagöz’ü hatırlatmıştır. Siyaset sahnesinin birbirini besleyen iki siyasetçisi gün geçmiyorki yeni kavramlarla birbirlerine laf yetiştirmesin.
Siyasette buna da ihtiyaç var elbette. Yeter ki gerçek gündemin önüne geçmesin, gölge etmesin…
16.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|