14 Temmuz tarihi Fransa’nın millî günüydü. Bu ve Ergenekon bağlamında Sabah gazetesinden Erdal Şafak 15 Temmuz’da (2008) ‘Demokrasi ve ötesi’ başlıklı bir makale kaleme aldı. Makale şu cümlelerle başlıyor ve devam ediyor: “ Ta baştan beri dikkat çekici bir zamanlama tekniğiyle yürütülen Ergenekon soruşturmasının iddianamesi de önemli bir yıl dönümüne denk geldi: Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik (Dayanışma) ilkeleriyle dünyada yepyeni bir çığır açan Fransız Devrimi’nin 219. yıl dönümüne. Devrim bu üç ilke üstüne kurulmuştu veya bu üç ilkeyle beslenmişti ama 14 Temmuz 1789’da Bastille Kalesini kuşatan halk bunlardan sadece biri için harekete geçmişti: Eşitlik. Yasalar önünde eşitlik....”
Yaklaşık bir yıl önce cereyan eden 22 Temmuz (2007) seçimleri de benzeri bir tarihe denk gelmişti. Biz de 22 Temmuz 2007 tarihi münasebetiyle bir yıl önce aynı gün şunları yazmışız: “Seçimlerin yapıldığı 22 Temmuz tarihinin bir gün öncesi yani 21 Temmuz tarihi de Türk demokrasisi açısından tarihî bir gündür. Tam 61 yıl önce 21 Temmuz 1946 tarihinde Türkiye ilk çok partili seçimlerle birlikte demokrasiye adım attı ve bu yolda emeklemeye başladı. 4 yıl sonra da Demokrat Parti iktidara geldi. Seçimlerin bir gün sonrası yani 23 ve 24 Temmuz tarihleri de Türk tarihi açısından çok önemli günler. İttihatçıların II. Abdülhamid’i meşrûtiyeti ikinci defa ilân etmesine zorladıkları tarihtir. Bu süreç içinde II. Abdülhamid Han: “Ben hatimussalatinim / ben son sultanım’ diye meşhur sözünü sarfetmiştir...”
***
Dolayısıyla Ergenekon iddianamesinin yayınlanması ile Fransız İhtilâl-i Kebir’i olarak da anılan Fransız Devriminin aynı güne denk gelmesi rastlantının ötesindedir ve Türkiye’nin kayıtlarını kırdığının ve düzlüğe çıkmaya başladığının işaretidir. Fetretin küresel ayaklarından birisi, 1989 Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla ve ardından da 1991 yılında SSCB’nin tasfiye edilmesiyle ortadan kalkmıştı. İkinci ayağı ve İslâm dünyasına bakan yüzü de Türkiye üzerinden kırılmaya başlandı. Bunun simetrik tarihi 2008 ve 2009 yıllarıdır. Fetretin kırılması ve kalkmasıyla birlikte İslâm dünyasının iç düzeni Türkiye üzerinden yeniden şekillenecektir. İslâm dünyasının iç düzeni kurulurken Haçlılara bakan ikinci küresel ayak da Ortadoğu’dan ricat edecek ve geri çekilecektir. Bu ayak Napolyon’la başlayan Churchill ile zirve yapan ve baba ve oğul Bush’larla Moğol devrini ikmal eden bir süreçtir. Dolayısıyla Ergenekon iddianamesi ile Fransız Millî Günü veya Fransız Devriminin tarihlerinin çakışması hiç de tesadüf değildir. Birisinin kasıtlı planlaması olduğunu da zannetmiyorum. Olsa olsa kaderin bir remzi veya işareti olabilir.
***
Fransız devrimi sömürgecilik savaşlarını tetiklediği gibi aynı zamanda imparatorlukların tasfiyesi sürecini de başlatmıştır. Devrimin tarihî yansımalarından birisi olan Birinci Dünya Savaşı sırasında yaklaşık üç imparatorluk tarihe karışmıştır. Osmanlı, Hasburg ve Romanovlar hanedanlıkları. Sovyet Devrimi Fransız Devriminin tabiî bir devamı ve sonucudur. Pozitivist felsefenin tarihi materyalizmi doğurması gibi. Küresel fetretin başlangıcı 1789 Fransız Devrimidir. Bundan tam 9 yıl sonra da Napolyon Bonapart’ın Mısır üzerinden şark hamlesi başlamıştır. Devrimin Osmanlı duvarlarına vurması ve yalaması ise İkinci Mahmut’un cülüsüyle birlikte olmuştur (1808). 1989 yılında başlayan küresel fetret sürecinin bir diliminin kapanması 2000 yıl sonra Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyladır. Bu Bolşevizmin garp cephesinin ve kapısının yıkılmasıdır. Şark kapısı ise 2 yıl sonra yani 1991 yılında kırılmıştır. Aynı yıl Soğuk Savaş bitmiş ve Cengiz misali baba Bush İslâm dünyasına çöreklenmiştir. Bu devrede fetretin İslâm dünyası veya Churchill ayağı muakkaten zafer kazanmıştır. Bu arizi dilim ise 2001 yılında 11 Eylül’le devam etmiş ve ardından ABD’nin çöküntü ve büzüşme devresi başlamıştır. Dolayısıyla fetretin küresel ayağı 1989 ile 1991 yılları arasında kırılmıştır. Bu fetretin iki temsilcisi Stalin Churchill (Harry Truman) veya Bush ile Gorbaçov arasında çekişme olsa da netice itibarıyla bunlar fetretin ayaklarıdır. İslâm dünyası ayağı ise 1808’de İkini Mahmut’un culüsüyle başlamış ve 1826’da reformlarla zirveye tırmanmıştır. 1808 ve 1908 aralığında 2 asırlık fetretin 100 yıllık birinci dilimi Osmanlı içinde yaşanmıştır. İkinci dilimi de 1908 ve 1909’da başlamıştır. 100 yıllık post-Osmanlı dönemini kapsamıştır. Hareket Ordusunun zaferi, Fransız Devriminin Osmanlı içindeki bir zaferidir. İslâm dünyası içindeki fetretin aktörleri ise Selanik’te kümelenmişlerdir. Selanik, dönmeleriyle ve dahi İttihatçılara merkezlik yapmlasıyla anılmıştır. Selanik merkezkaç bir şehirdir ve daha sonra ruh göçüne uğramıştır. 1908 ve 1909’da İstanbul’a uğramış ve ardından Ankara’ya taşınmıştır.
200 yıllık fetretin küresel ayağı Berlin’de ve akabinde Moskova’da yıkılırken İslâm dünyası içindeki ayağı da 1808 ve 1908 ve 1909 aralığından geçerek 2008e uğramıştır. Ve burada iki düğümün çözümü çıkışın yolunu da belirleyecektir. Birincisi Ergenekon soruşturması ikincisi de AKP’nin kapatılması dâvâsıdır. Bu bağlamda, Ergenekon iddianamesinin tarihçesinin kareköküne uzanması manidardır. Ergenekon, referansı Fransız Devrimi olan Hareket Ordusu zihniyetine dayanmaktadır. Şimdi çözülme menziline girmiştir.
16.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|