|
|
“OKU”MAK...
Okumak ve yazmak, bireyin kişisel gelişim sürecini verimli kılmasını sağlayan ve zenginleştiren önemli beceriler arasında yer almaktadır.
Okuma ve yazma becerisi bir sürece yayılarak bireyden başlayan, aile, toplum ve ülke geneline yayılan bir gelişmişlikle doğrudan orantılıdır. Okumak aynı zamanda düşüncenin terbiyesi fiili olup, birey okuyarak düşüncelerini bir şekilde bir terbiye sürecinden geçirmekte ve fikir alemine yeni kapılar açmaktadır. Dinimizde de okumaya, ilim tahsil etmeye büyük önem verilmiştir.
Okumanın terbiye sürecine tüm insanlık ilahi kitaplar vasıtasıyla muhatap olmuşlardır. İnsanlık alemi ilahi kitaplarda verilen ilahi mesajlara uyarak gerçek huzur ve aydınlığa kavuşmuşlardır. Bütün insanlık bu saadeti yaşamak için, Kur’ân-ı Kerim’i okuyarak anlamalı ve yaşamında Kur’ân’ı Kerim’in ölçütlerine göre hareket etmelidir.
Hayatımızın her ‘an’ında muhatap olduğumuz durumlar, yaşam içinde bağ kurduğumuz ya da kuramadığımız her varlık üzerinde düşünerek tefekküri mânâdaki okumalar ile kâinatın esrarı hakkında bilgilenme, keşfetme, tanıma ve yaşama geçirmeyi sağlayan okumaları ihmal etmemeliyiz. Çocuklarımızın tatilde olduğu şimdiki dönemler, okuma faaliyetlerini gerçekleştirmek için çok uygun ve gerçek anlamda değerlendirilmesi gereken dönemlerdir. Okuma alışkanlığının kazandırılması ve yaşam içinde okumanın katkılarının, kazanımlarının sağlanması için, onların maddi ve manevi okuma donanımlarını, alışkanlıklarını kazanmalarına destek olmalıyız.
Hayatın anlam ve manalarını ifade eden, kâinat kitabından temalarla süslü, ebedi hayatın kurtuluş reçetesi olan Kur’ân’ı Kerim’in mükemmel bir tefsiri, eşsiz bir derya olan Risâle-i Nur’u tanımalarını, içindeki iman hakikatleri ile hayatın gerçekliğini keşfetmelerini sağlama yolunda destekleyerek, bu eserleri okumalarını sağlamalıyız. Çocuklarımızın bu hazineyle tanıştırmak için ilk önce kendimiz okuyarak onlara örnek olmalı, karşılarında iyi birer model olmalıyız. Bir nevi küçük bir dünyamız olan ailemizde, çocuklarımızın okuma alışkanlığını kazanmaları için ortak okuma saatleri düzenlemeli, çocuklarımızın okuma saatlerine katılmaları teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.
Okuma saatlerinde aile bireyleri olarak karşılıklı bir sohbet ortamında, açıklama gerektiren pasajları açıklayarak, açıklamaları onların dünyalarına hitap eden örneklerle süsleyerek, sıkılmadan okuma saatleri içinde aktif kalmalarını sağlamalıyız. Çocuklarımızın okuduğu bölümler, anladıkları kadarıyla anlattırılmalı ve kendileri dinlenilmelidir. Okuma sürecine katılım konusunda baskı ve zorlamaya gidilmemeli, bu şekilde yönlendirilen çocuklar okumanın amacı dışında kalacakları için belli bir süre sonra okumadan soğuyacaklardır. Okuma programlarına, Risale-i Nur merkezli etkinlik ve sohbet programlarına çocuklar teşvik edilmeli ve benzeri programlarda çocuklara bünyelerine uygun küçük sorumluluklar verilerek onların sevgisine dayalı, okuma kültürünün oluşmasına katkı sağlanmalıdır.
Çocuklarımız için çok önemli olan bu zaman dilimlerinde olumsuz aktiviteler içine girmelerini önleyerek ve kitle iletişim araçları ile sınırlı ve olumlu bir iletişim içinde olmalarını sağlayarak, okuma dünyasındaki yolculuklarında doğru ve güzel bir menzile doğru yürümeleri sağlanmalıdır. Günlük olarak gazetenin de beraber okunması ve incelenmesi okuma alışkanlığının kazandırılması açısından yararlı olacaktır. Küçük yaşlardan itibaren çocukların yazma becerilerini geliştirmek için anladıklarını yazmalarını ya da okuduğu bölümlerle ilgili yazı çalışmalarının yer alacağı bir okuma günlüğü tutulması da çok faydalı olacaktır.
Hayat yolculuğumuzu iman noktasında sağlıklı, sebat içinde, istikameti şaşırmadan menzile erdirmek için Kur’ân-ı Kerim’in rehberliğine muhtacız ve mecburuz. Rabbi Rahim’in ilahi kudret elinden çıkan her varlık, her şey kâinat kitabında bir harf, bir sözcük, bir cümle, bir paragraf, bir metin olup kainat kitabını tezyin etmektedir. Gören gözler ve düşünen akıllar için okunmayı, ders almayı sağlayan ve yaşamın varlık sebebinin anlaşılmasına yardımcı birer mükemmel eserlerdir. İnsanlığı iki cihanda da gerçek saadete kavuşturacak İlahi Kitabımız ve onun düsturlarını bize ders veren Risâle-i Nuru okuyup, anlayıp, prensiplerini hayatına tatbik eden kullardan olabilme dua ve ümidiyle…
|
Osman AKTAN
15.07.2008
|
|
Sınav birincileri de açıkta kalırsa şaşırmayın!
Eğitim sayfamızı takip edenler bu başlığı bir yerlerden hatırlayacaklardır. Geçen yıl sınav sonuçları açıklandığında ‘‘Yakında sınav birincileri de açıkta kalırsa şaşırmayın!’’ (17.07.2007, Yeni Asya) diye yazmıştım.
Yazının bir bölümü şöyleydi: ‘’Önceki yıllarda okul birincilerinin bir yere yerleşememesi günlerce konuşulurdu. Bu gidişle sınav birincileri de açıkta kalmaya başlayacaklar. Eskiden bir birinci çıkar, ikinci ve üçüncü olanların dershaneleri gazetelere tam sayfa ilânlar verirlerdi. Sonuçların açıklanmasından bir gün sonra gazetelere baktığımızda her dershanenin onlarca ikinci, üçüncüsü olduğunu görüyoruz. Belki de birinci olan bu öğrenciler istedikleri okula gidemeyip daha azıyla yetinmek zorunda kalacaklar. Bu sonuçlardan ziyade yerleşme puanındaki dereceler daha önemlidir. Çünkü yerleşme (Y-ÖSS-Söz 1, Y-ÖSS-Say 1, Y-ÖSS-EA 1, Y-ÖSS-Söz 2, Y-ÖSS-Say 2, Y-ÖSS-EA 2) puan türlerinde dereceye girenler, gazetelerde gördüğümüz kişiler değiller…’’
Ya bu seneki sonuçlar! OKS’de birinci enflasyonu var. OKS’de görünürde 97 birinci var ama 263 öğrenci bütün soruları doğru cevapladı ama yaşı büyük olduğu için ya da diploma notu sebebiyle dereceye giremediler. Bu öğrencilerin tercih sürecinde nasıl bir travma yaşayacaklarını düşününce, sistemde hala önemli aksaklıklar olduğunu görüyoruz. Öğrencilere şunu tavsiye edebiliriz: Tercih yaparken yüzdelik diliminizi ve başarı sıranızı dikkate alın. Çünkü puanınız sizleri yanıltabilir.
BES Genel Başkanı Gürkan Avcı açıklamasında şöyle diyor: “İlk ve ortaöğretim okullarını eğitim başarısı ve kalitesine göre kredilendirmeye tabi tutarak, bağımsız bir öz değerlendirme sistemi hazırlayarak, öğrencinin okul başarısı ve notları liseye ve üniversiteye girişte esas haline getirilmelidir. Ülkemizdeki eğitim bileşenleri dikkatlice incelenirse, bunun dışında eğitimi dershanelere bağımlı kılmaktan kurtarabilecek bir çıkış yolu mümkün görünmemektedir. Tüm eğitim sisteminde sosyo-ekonomik şartlar dahil bölgeler, okullar, cinsiyetler arasındaki eşitsizlikler giderilmeli, herkesin eşit eğitim hakkından, eşit ve parasız olarak yaralanacağı hale getirilmelidir. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Aksi takdirde her yıl yapılan sınavlar öncekilerin tekrarı olmaktan öteye gitmeyecektir, eğitim sistemi yeni başarısızlıklar üretmeye devam edecektir…”
ÖSS VE OKS TERCİH TAKVİMİ
OKS Tercihleri bireysel ya da ilgili okul müdürlükleri aracılığıyla 11-18 Temmuz arasında gerçekleştirilecek. Sınav sonucuna göre adaylar için iki kez yerleştirme ve bir kez de tercihte yükselme işlemi yapılacak. Birinci yerleştirme sonucu 25 Temmuz’da açıklanacak. Aday, kazandığı okula 28 Temmuz-4 Ağustos arasında kesin kaydını yaptırabilecek. Kesin kayıtlardan sonra boş kalan okul kontenjanları ise 5 Ağustos 2008’de ilan edilecek. İkinci yerleştirmeye katılmak isteyen adaylar, 6-10 Ağustos arasında başvuru işlemlerini yaptırdığı okul müdürlüğüne ikinci yerleştirme tercih talep dilekçesini doldurarak müracaat edecek. Sonuçlar 15 Ağustos 2008’de ilan edilecek. İkinci yerleştirme sonucuna göre kayıt hakkı kazanan adaylar 16-22 Ağustos arasında kesin kayıt yaptırabilecek. 23 Ağustos’ta ise ikinci yerleştirme sonucuna göre boş kalan kontenjanlar ilan edilecek.
Üniversite adayları ‘’2008-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’’nu başvuru merkezlerinden 3 YTL karşılığında edinebilecekler. Kılavuz, ayrıca 15 Temmuz’dan itibaren ÖSYM’nin internet sayfasında yayımlanacak. Yükseköğretim programlarının kontenjanlarında önemli artışlar olduğu için, başarı sırasına göre dar bir aralık yerine, geniş bir aralıkta tercih yapılması adayların yararına olacak. Adaylar, tercih çalışmalarında destek almak için ÖSYM’nin ‘’http://rehberlik.gov.tr’’ internet adresinden yararlanabilecekler. Adaylar tercihlerini başvuru merkezleri aracılığıyla ya da bireysel olarak internet üzerinden ÖSYM’ye gönderebilecek. Tercihler 23 Temmuz-4 Ağustos 2008 tarihleri arasında yapılacak. Yerleştirme işlemlerinin tamamlanmasıyla 20 Ağustos’a kadar sonuçların açıklanması planlanıyor.
Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
|
Mustafa OĞUZ
15.07.2008
|
|
Yaz tatilini nasıl değerlendirelim?
Ömür dakikaları çabuk geçiyor ve yine bir yaz mevsimi içinde bulunuyoruz. Genelde öğretmenler ve öğrenciler açısından tatil olarak algılansa da yaz aylarında tatilin yanında eğitim ve öğretim son derece önemlidir.
En başta kâinat kitabını okumak ve onu anlamaya çalışmak ve kainat kitabının Yazarı ile buluşup O’nla konuşmak hayatımızın en önemli anlarını oluşturmaktadır.
Kâinat kitabı aslında bizim bir eğitim-öğretim yılı boyunca öğrenmeye çalıştığımız derslerin bize anlatmaya çalıştığı, içinde yaşadığımız mekanın, dünyanın, kainatın ve bunlar içindeki varlıkların ve hayatın ta kendisidir.
Aslında okul tatil oluyor ama eğitim öğretim belki de yeni başlıyor. Çünkü bir yıl boyunca öğrendiğimiz bilgileri ve daha önceki deneyim ve bilgilerimizi kullanarak kainat kitabını okuma ve anlama eğitim-öğretim dönemi başlıyor. Bazılarımızın aklına şöyle bir soru gelebilir: “Okulda öğretmenlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyorlar, kâinat kitabını okurken Allah’ı nasıl tanıyabiliriz”. İşte sizin yıllardır okulda okuduğunuz dersler, ilimler ve fenler sürekli Allah’tan ve kâinat kitabından bahsediyorlar, öğretmenler size bu konuda rehberlik yapabilirler. Bu derslerin bize anlattığı konuları dinlemeli ve sürekli düşünmeliyiz. Bu açıdan yaz tatili olarak bilinen dönemi çok iyi değerlendirmek gerekmektedir.
En başta bize bu kâinat kitabını tefsir eden Kur’ân-ı Kerim’i öğrenmeli ve bize neler anlattığını anlamaya çalışmalıyız. Kur’ân-ı Kerim’in de açıklaması olan tefsir kitaplarını (başta Risale-i Nur olmak üzere) okuyup anlamaya çalışmalıyız. Okuyup anladıklarımız, kâinattaki varlıklar ve olaylar ile ilgili tefekkür etmeliyiz. Unutulmamalıdır ki bir saat tefekkür bazen bir sene nafile ibadete denk gelebilmektedir.
Kâinat kitabını okumak dört duvar arasında olacak bir şey değildir. Yukarıda saydıklarımız dışında ya da içinde tabiata çıkıp dolaşmak, gördüklerimiz hakkında bilgi sahibi olmak ve düşünmek, sosyal, sportif, sanatsal ve kültürel faaliyetlerde bulunmak akrabaları ziyaret etmek, yeni arkadaşlarla tanışmak vb. etkinliklerin de yapılması gerekmektedir. İçinde yaşadığımız toplum ve diğer toplumlar hakkında gözlem yaparak, yaparak yaşayarak bilgi sahibi olmak bize birçok kazanım sağlayacaktır.
Kâinat kitabını okuma ve anlamada, beyin fırtınası, çoklu zeka, ders içi ve ders dışı etkinlikler, değerler, kazanımlar, proje ve performans görevleri, ölçme ve değerlendirme, araştırma, tartışma, düşünme, gözlem yapma, yaparak yaşayarak öğrenme, anlatım, sunum, soru-cevap vb. hepsi aklımızın bir köşesinde olsun ve bunlarla ilgili etkinlikler yapmayı unutmayalım (bu satırların yazarı da dahil).
İyi bir yaz eğitim-öğretim dönemi dileklerimle başarılar diliyorum.
|
Esat AKBAL
15.07.2008
|
|
Ben bir öğretmenim!
Ben bir öğretmenim, belki bir dağ köyünde,
Belki evden bozma bir köy odasında.
Ses olmaya çalıştığım uzak diyarlarda,
Unutulmuş bir masalımın kahramanı ya da.
Bir köy öğretmeniyim, elimde çapa,
Duvarlarla konuşurum, yaparken badana.
Bende gayrisi olmaz bazı zamanlarda,
Bir ben bir de yalnızlığım, baş başa.
Ben bir öğretmenim, bir pencere ardında,
Kış bastırdı, günlerdir kar yağmakta.
Elimde kitabım, bir mumun aydınlığında,
Okuyorum iki kez, bir kendime bir duvarlara.
…
Hayata perdelerin siyahla büründüğü yerde,
Karanlık ve korkunun birleştiği iklimlerde,
Gecelerimi kundaklayan çığlıklar içinde,
Hiç tüketmedim ümidi, yitirmedim kendimi.
Dokunduğum nice yüreği düşündüm hep,
Benden nefes alan çehrelerin haykırışlarını.
Şehirleri ölümler korkular kuşatırdı hep,
Bırakıp gitmedim, duymadım hiç fırtınaları.
…
Ben bir öğretmenim, umut ve sevginin yanında,
Minicik ellerin kocaman yüreklerin tadında,
Yaşadığı öykünün yazarı sessiz kahraman ya da,
Ben bir öğretmenim alnında ardı ardına çizgiler,
Nice yollar aşmışım nice gülşenler ardımda…
|
Osman AKTAN
15.07.2008
|
|
SÖZ BİRLİĞİ
Yaşamak, sadece soluk almak değil, çalışmaktır...
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır (Balzac). İnsan, yaşlanınca gençliğinden daha çok iş yapmalıdır (Goethe). Büyük karakterlerin başlıca belirtisi, doğru, onurlu ve çalışkan olmaktır (Alexander Von Homboldt). Kendi kendini yenmek zaferin en büyüğüdür (Eapıctetos). Çalışmak hayatın en önemli şartıdır. İnsanlık, mutluluğa ancak bununla ulaşabilecektir (Tolstoy). Bir işi bitirdiğinde tekrar bir işe başla ve yorul! (İnşirah Suresi). Uzak mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür (Gazali). Başarı kuvvetli olana gülümser. Başarısızlık zayıflara çullanır (O. Wilde). Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Önemli olan, dünkü halimizden üstün olmamızdır (Hint Atasözü). Kendisini kontrol edebilen bir kişinin başarıya koştuğuna hiç şüphe yoktur (Cemil Meriç). Çalışarak ün kazananlar, doğuştan ünlü olanlardan daha fazladır (Çiçero). Yorgunluğu en iyi, başarı giderir (Anonim). İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler (Montaigne).
|
15.07.2008
|
|
|
|